English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ C ] / Coşa

Coşa translate Spanish

146,209 parallel translation
Pekala, sadece dört tane var, yani bu sorun değil, değil mi?
Vale. Entonces... hay solo cuatro de ellos, así que no es gran cosa, ¿ cierto?
Derinlerde bir yerde, insanlığın başaracağı her şeyin bir gün yok olacağını biliyorsun.
En el fondo, sabes que cualquier cosa que consiga la humanidad se convertirá en polvo algún día.
O şeyi kapatmanın yolunu bulmalıyız.
Tenemos que encontrar la forma de cerrar esa cosa.
Ne?
¿ Qué cosa?
Böyle bir şey yapmayacağım.
No haré semejante cosa.
Kitap mağazasındaki şey, onu aldı fakat beni istemedi. Neden?
Esa cosa en la librería, se la llevó y no me quiso a mí. ¿ Por qué?
Sisteki şey beni istemiyorsa,... gidip yardım getirebilirim. - Hayır.
Si la cosa en la niebla no me quiere, podría ir a buscar ayuda.
Olay işte bu, Eve.
Así está la cosa, Eve.
Başka bir şey için gelmiştim.
Venía a buscarte por otra cosa.
Elindekinin düşüşünü yavaşlatacağını düşünmüş.
Pensó que la cosa la sostendría.
Ateş timi Ganymede'de basınç kıyafeti giymeyen bir "şey" tarafından öldürüldü.
Su equipo de ataque murió en Ganímedes por una cosa que no usaba un traje de vacío.
Bu şeyden nefret ediyorum.
¡ Por el amor de Dios! Odio esa cosa.
Ekibimin katledilmesini izlediniz.
Miraba como esa cosa masacraba a mi equipo.
Ganymede'deki şu şey konusunda haklısınız hanımefendi.
Tenía razón sobre esa cosa en Ganímedes, señora.
Bizim aradığımız şeyi arayıp aramadıklarını anlamak için Roci ve ben yani biz...
Así que nos imaginamos que quizá buscaban la misma cosa que nosotros, entonces la Roci y yo, nosotros... ¿ Nosotros?
O şeyi yakalayamazsak pek çok insan ölecek.
Si no atrapamos a esa cosa allí afuera, mucha más gente morirá.
Şu şey basınç kıyafeti giymiyor.
Esa cosa no tiene puesto un traje de vacío.
Bu ne böyle Holden?
¿ Qué diablos es esa cosa, Holden?
Ganymede'deki şu şey konusunda haklısınız.
Tenía razón sobre esa cosa en Ganímedes.
Ancak sana anlatmam gereken yalnızca tek bir şey var.
Pero hay una única cosa que necesito decirte.
O şeyi aramak için tüm sensörleri istiyorum.
Quiero a todos los sensores que tenemos buscando esa cosa.
O şeyi bir an için dışarıda görünce hayal gördüğümü sandım.
Cuando vi a esa cosa afuera, por una fracción de segundo creí que alucinaba.
Dışarıdaki o şey bir çeşit insan-protosaçmalık hibritiyse o zaman biz de dünkü modeliz demektir.
Si esa cosa de allí afuera es una especie de híbrido humano-protobasura, entonces somos el modelo viejo.
"Şey" diye bahsettiğiniz benim çocuğum da olabilirdi.
A lo que sigues refiriéndote como "cosa", - podría haber sido mi hija.
O bilim insanları laboratuvarı şu şeye bırakmak için toparlıyorlardı.
Esos científicos estaban empacando el laboratorio para irse con esa cosa.
Yani bu şey son derece etkiliydi.
Esta cosa era asombrosamente efectiva.
- O şey ölene kadar bir yere gitmiyoruz.
No vamos a ninguna parte hasta que esa cosa esté muerta.
Herkes "Burası ne işe yarar?" diye düşünüyordu.
La gente pensó : "¿ Qué cosa buena podría salir de aquí?".
Basitçe, bir şişe takılmış her şeye yakitori denir.
Yakitori es cualquier cosa en una brocheta.
İsveçliler yenilikçi ve yaratıcı insanlar. Mesela IKEA falan var.
Los suecos son gente innovadora y creativa, como IKEA y toda esa cosa.
Oo iyi, sen sağlamlaştırana kadar... bir şeyleri çekiştirirken kendimi güvende hissetmezdim.
Genial, porque no me sentiría segura tirando agresivamente de cualquier cosa hasta que lo hicieses.
Hampton'da bir malikanede senin de dahilindeki kararların onların hayatını nasıl kontrolden çıkaracağını biliyorsun.
Entonces, ¿ ya terminamos? Hay otra cosa que necesito. Escuchemos.
Sonra Sandicot'un gelişimine önayak olur merkezinde yeniden yapılanmaya gideriz.
Me pediste que los vigilara no que interpretara el significado de cada cosa que hacen.
- Görüşmenin ortasındayız. - Mafee dışarı! Ben de zaten şimdi çıkıyordum.
Nos interesa, como siempre, la misma cosa y quiero que sepa que nunca me negaría a aceptar una petición si de repente me diera cuenta que eso es lo más justo.
Ben tabii ki öyle bir şey istemiyorum.
Por supuesto que yo no quiero tal cosa.
İçime kapanmıştım ve sınırlar bir yana birbirimizi olanları paylaşmamaya teşvik etmemeliyiz.
Me estaba aislando, y una cosa son los límites pero no deberíamos limitarnos en compartir cosas.
Temiz görünüyor.
Parece cosa segura.
Aksi takdirde ön taraftaki klasik arabayı bana niye versin ki?
¿ Por qué otra cosa me regalaría ese Dodge de allí?
- Tamamdır. Hayatına devam et.
- Hecho, a otra cosa.
Galiba Axe'ı başka bir şeyle haklayacağım.
Creo que atraparé a Axe por otra cosa.
Bu Ice Juice meselesi her açıdan kazandırıyor.
Esta cosa de Ice Juice es muy buena. Ya he hablado con Ira.
- Yüzde 100 mü? - Öyle bir şey yoktur.
No existe tal cosa.
- Birkaç ilacım kalmıştı...
Tengo una cosa de grado farmacéutico...
Birde ölüye ait olan bir eşya lazım.
Se necesita una cosa del muerto.
Kazanacağın tek, tek gecelik ilişki de odur zaten.
Esa es la única cosa de una sola noche que vas a conseguir en la vida.
O şey göğüs dekoltesi verip gümüş kolyesini gösterse işimden olurdum. Çeviri : Quinzel İyi Seyirler.
Si esa cosa pudiera enseñar escote y robar cubertería de plata, yo me quedaría sin trabajo.
Ki bu hiç olmadı çünkü ben aptal değilim!
Cosa que nunca ha pasado porque ¡ no soy un maldito idiota!
Sonra seni öldürüp kadınını alacağız. Bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok.
Y luego te mataremos y tomaremos a tu mujer, y no hay una maldita cosa que puedas hacer al respecto.
O şey de ne?
¡ ¿ Qué demonios es esa cosa?
Bu şey için daha fazla cephane var mı?
¿ Más municiones para esta cosa?
Bu işi becerdiğimizi gösterecek herhangi bir şey.
Cualquier cosa que haga que parezca que podemos hacer esto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]