Cıa translate Spanish
186,895 parallel translation
Daha da ısınmadan önce onu burada çıkartmalıyız yoksa kalbi hiç çalışmayacak.
Tenemos que sacarlo de aquí antes de que se ponga demasiado caliente o su corazón nunca comenzará a latir.
Çıplaklar kaplıcasına gittiniz.
¡ Fuisteis a un lago nudista!
Lucinda'yı durduramazsak elinde 500 milyon dolar sahte parayla yurtdışına çıkacak.
Si no paramos a Lucinda, saldrá del país con 500 millones de dólares en superbilletes..
Amerikan tarihi boyunca bizim, halkımızın, sağlamlığıyla bilinen adayları olmuştur dürüstlüğüyle, cesaretiyle bilinen adayları... ve sonra böyle bir adam çıktı.
A lo largo de la historia americana, nosotras, las personas, hemos tenido candidatos conocidos por su fuerza, integridad, coraje y después está este chico.
Yüzlerce, tümü çıplak gözle görülemez durumda su, üstümüzde ve etrafımızdaki toprağa sızıyor.
Cientos de ellas, todas invisibles al ojo humano, filtrando agua al suelo encima y a nuestro alrededor.
Adamımı o kuleden çıkartabilmem için ne kadar vakit var?
¿ Cuánto tiempo falta para que pueda sacar a mi hombre de esa torre?
Şef, hortuma giren bağlantıyı sağlama aldım ve tutuş biriminin menfezlerini açmak için silonun tepesine çıktım.
Jefe, he asegurado las conexiones de la manguera y he subido a la parte superior del silo para abrir las aberturas de la unidad de contención.
- Adamını derhal oradan çıkart!
¡ Saca a tu hombre de ahí ahora!
Sly, beni buradan çıkartmak zorundasın yoksa boğulacağım!
¡ Sly, tienes que sacarme de aquí o me voy a ahogar!
Keserek seni oradan çıkartacağız ama biraz vakit alabilir.
Cabe, vamos a cortarla para sacarte de ahí, pero puede llevar unos minutos.
Ve elimdeki işi bitirene kadar, kafanın üstüne çıkmış olacak.
Y para cuando hayamos terminado, va a estar por encima de tu cabeza.
Kendime güzel bir kadın bulmalı ve çıkıp dans etmeliyim.
Buscarme una mujer guapa y salir a bailar un poco.
Her şey planladığın gibiydi, ama arkadaşın kontrolden çıkıp sürücülerine saldırdı ve onu vahşice öldürdü.
Todo fue como planeaba hasta que a su amigo se le fue de las manos atacó a su conductor y le mató brutalmente.
- Seni buradan çıkaracağız.
Vamos a sacarle de aquí.
Ama Lorraine oyumu değiştirirsem benimle yemeğe çıkacağını söyleyince bugünlere geldik işte.
Pero Lorraine me dijo que saldría a comer conmigo si cambiaba mi voto y aquí estamos.
13 yaşında bir çocuğun bakıcısına, Randall'in annesinden çaldığı ipek bluzu giydirtip onu, arka aydınlatmanın güzel vücut hatlarını belli etmesi için açık bir buzdolabının önüne koyması olabilir hadi.
Una cosa es que un chico de 13 años ponga a su niñera delante de una nevera abierta para poder disfrutar de los contornos a contraluz de su hermoso cuerpo con esa blusa de seda que le robó a la madre de Randall.
Kendini bana tekrar tanıttığında bebek bakıcımız olduğunu bile hatırlamadım.
Se volvió a presentar y... ni siquiera me acordaba de que había sido nuestra niñera.
Eski nesillerde böyle insanları cadı olmakla suçlayıp çığlık atacaklar mı diye bakmak için üzerlerine su atarlarmış.
En generaciones anteriores acusaban a la gente así de ser brujas y las tiraban agua para ver si gritaban.
Bir bakıcı tutarım. Bu evi satıp apartman dairesine geçerim.
Contrataría una niñera, vendería la casa, me mudaría a un piso.
Taşra kozandan çıktığın an daha iyilerine layık olduğunu fark edip yoluna devam edeceğini biliyordum.
Una vez que saliste de tu capullo campesino, sabía que solo era cuestión de tiempo que te dieses cuenta de que podías aspirar a más y siguieses adelante.
Diane kendi şirketinde küçük ortakların kararlarına karşı çıktığın olmaz mıydı hiç?
En tu bufete, Diane, ¿ decidías a veces en contra de las decisiones de tus socios junior?
- Andrew Hart, Trump'a destek çıkan sayılı Afroamerikan iş adamlarından.
Andrew Hart es uno de los pocos hombres de negocios afroamericanos que dirigió una plataforma pro Trump.
- Sayın yargıç, bu ameliyat...
Señoría, esta operación no puede ser llevada a cabo.
Yargıçların görünce çılgına döndüğü gülümseme.
¿ Vuelven loca a la juez?
Sayın yargıç, davalı tarafın tanığı hastanın kimliği için açık kapı bıraktı.
Señoría, el testigo del gobierno acaba de abrir la puerta a la identidad del paciente.
Sayın yargıç, Doktor Picot, Tariq'in ameliyatına devam etmelidir, çünkü yardım ettiği terörist değil ve aksine bir teröristi eve getirmeye çalışıyor.
Señoría, debería permitirse al Dr. Picot continuar la operación de Tariq, porque la persona a la que está ayudando no sólo no es un terrorista, sino que está tratando de que un terrorista vuelva a casa.
Kardeşini ortaya çıkarmak istediler.
Querían obligar al hermano a salir.
Sayın yargıç müvekkilimin gelecek hafta İngiltere'ye planlanmış bir seyahati var.
- Señoría, mis clientes tienen planeado un viaje a Inglaterra la semana que viene.
Oradan bir sonuç çıkmaz ama, bir şeyler bulmayı kafaya koymuş.
No hay nada ahí, pero... está decidido a encontrar algo.
- Bunda 500 kişinin önüne çıkacağım.
Esto soy yo frente a 500 personas.
Sayın yargıç üzgünüm ama teklimizi yarıya indirmemize rağmen dalga...
Señoría, lo siento pero hemos reducido nuestra petición a la mitad - y ellos me han intimidado...
Sayın yargıç yayınlamayacakları bir bölüm için zarar tazmini istiyorlar.
Señoría, nos piden que paguemos daños a una serie que nunca pretendieron emitir.
İlk turu kazandılar sayın yargıç, müvekkilimiz bölümü internete koydu.
Mire, señoría, ellos ganaron el primer asalto. Nuestro cliente subió el episodio a Internet.
Bay Weintraub gibi birini küçük düşürdüğünüzde o sınırı aşmış oldunuz. - Çetin ceviz çıktın.
Cuando se avergüenza a hombres como el Sr. Weintraub, se sobrepasa esa línea.
Sayın yargıç kararınızı açıklamak üzereydiniz.
Señoría, estaba a punto de decidir.
Resmi özür kısmını çıkaralım ve ödeşmiş sayılalım.
No a las disculpas públicas y zanjamos.
Bence sürekli bu tarz gönderiler paylaşan kullanıcıların yasaklanması konusunu oylamalıyız.
Creo que deberíamos votar expulsar a los usuarios que envían continuados mensajes de acoso.
- Bu tanığa itiraz ediyoruz sayın yargıç.
Protestamos a este testigo, señoría.
Daha da ileriye gideceğim sayın yagıç.
Voy a ir más lejos, señoría.
- Theroux'ü kürsüye çıkartabilir miyiz?
¿ Podemos subir a Theroux al estrado? Sí.
Theroux'u kürsüye çıkaracağız.
Vamos a poner a Theroux en el estrado.
Nereye gittiğinin bilinmesinin ortaya çıkmasını istemiyor.
No quiere que salga a la luz que iba a donde iba.
Henry'yi sandal gezisine çıkardı.
- Llevó a Henry a hacer canotaje.
Elimde olsa intikam almak için yola çıkan... herkesi durdururdum.
Intentaría detener a cualquiera que quisiera vengarse.
Bahse varım bir ayyaşın... yük arabasını yoldan çıkardığına inanacaklar.
Apuesto a que creerán que un borracho se salió del camino.
Kazadan sağ çıkma ihtimalini şansa bırakmasak iyi olur.
Mejor nos aseguramos que no sobreviva a la caída.
Yazıcısı olan bir bey var.
Conozco a un caballero con impresora.
Şeye çıktı köpeği gezdirmeye.
Tuvo que ir a pasear al perro.
Ölmesini tercih ettiğim o küçük, cılız insanı bile kurtarmasına yardım ettim.
Incluso le ayudé a salvar a su flaca y pequeña humana, a la que prefiero muerta.
Ona bakıcılık yapmasını ister misin?
¿ Quieres ir a medias con una niñera?
Listelerde sıraya girmiştik, radyolarda şarkımız çalıyordu ve büyük bir tura çıkacaktık.
Es decir, subimos en las listas y empezamos a sonar en la radio, nos iban a reservar para esta gran gira.