Dalış translate Spanish
2,060 parallel translation
Dalış lideri ona Yaralı Yüz adını vermiş.
Los buzos líderes la han llamado Cara cortada
Film ekibi bir dalış teknesiyle orada buluşmak üzere ayarlandı.
El equipo de filmación ha arreglado que un barco de buceo se reúna con ellos.
Profosyonel destekli bir dalış botu,
Sin el apoyo de un barco de buceo profesional,
dalış botumuz buraya konuşlanmıştı... ve biz buraya gidiyoruz.
Nuestro barco de buceo se establece aquí... Y no vamos a estar aquí.
Dalış botunun oraya varması 45 saat sürer.
Para el barco de buceo, esto sería alrededor de 45 horas.
Bu yeni bölge dalış botunun menzili dışında kalıyor.
Para que este en el rango de la nueva ubicación de buceo
Nihayet, ekip geçen bir balıkçı teknesiyle irtibat kurdu, ve onun önderliğinde dalış botlarına yön verebildiler.
Finalmente, la tripulación hace contacto con un barco de pesca que pasa Y se dirige de vuelta en la dirección del barco de buceo.
Ancak ilk olarak, bu uçsuz bucaksız yerde dalış botunu bulmak zorundalar.
Pero primero, necesitan su barco de buceo a encontrar en esta vasta extensión.
Ufukta dalış botunu görebiliyorum, bu mesafeden küçük bir leke gibi görünüyor.
Veo nuestro barco de buceo en el horizonte, es una pequeña mancha en la distancia.
Dalış vakti.
Es hora de darse un chapuzón.
Dalış takımlarını ağlara koymamız biraz tuhaf görünebilir, ancak yararlı bir amacı var.
Puede parecer un poco extraño Por qué estamos poniendo red de pesca en nuestro equipo de buceo, Pero tiene un propósito muy útil.
Dalışa ilk başladığınızda, ağları hep uzakta tutan bir şey var gibi hissediyorsunuz, ancak dalışın sonunda tek düşünebildiğiniz şey ağlardan kaçabileceğiniz bir çerçeve bulmak oluyor, yönünüzü şaşırıyorsunuz.
Al comienzo de la inmersión, te sientes en una red Es algo de lo que debes mantenerte alejado, pero al final de la inmersión La red es la única cosa que puedes usar como referencia
Okyanusta ay ışığı altında çıplak dalış yapıyorduk.
Estábamos tomando un pequeño baño a la luz de la luna desnudos en el océano.
Evimi o kadar çok su basıyor ki, dalış takımlarıyla geziyorum, anlıyor musun?
Estoy tan bajo el agua en mi casa, debo serusar equipode buceo allí, ya sabes a qué me refiero?
- Ne? Evinde dalış kıyafeti giymek zorunda kaldığını söylemiştin.
Usted dijo que usted podría irbuceo con botellas de oxígeno en su casa.
Pilar'ın biyoteknoloji finali için dalış yarışması saat 1 : 00'de.
Reunión de buceo a la 1 : 00 para el pilar final de biotech.
Bayanlar Baylar, Tesla biyoteknik dalış finallerindeki bir sonraki karşılaşma 10 metre tramplen atlama.
Damas y Caballeros, para el siguiente evento en las finales de biotecnología de buceo Tesla, el salto desde trampolín 10 Metros.
İlk yarışmacımız Samantha Welke 2.1 zorluk derecesiyle, 2 1 / 2 ileri dalış yapmayı deneyecek.
Nuestra primera concursante, Samantha Welke, Intentara un un doble mortal y medio inverso con un grado de dificultad 2,1.
Samantha'nın dalışı Kelsey Hess tarafından idare edilecek.
El salto de Samantha será controlado por kelsey hess.
Bunun son dalış finalimiz olacağına inanamıyorum.
No puedo creer que ésta podría ser nuestra última final de salto.
Pilar, ilk dalış finalimiz bu.
Pilar, es nuestra primera final de salto.
Kaçmıyorum. İşimi yapmaya çalışıyorum. Böylece, Zoe'nin dalış finaline yetişebilirim.
No, no, no, yo sólo estoy tratando de hacer mi trabajo, para que yo pueda llegar a la cosa de salto de Zoe.
Serbest dalış mı?
... se cae el cielo?
- Dalış Bölüğü.
El escuadrón submarinista
- Dalış Bölüğü mü?
¿ El escuadrón submarinista?
Hey, kim Michael'ın gölete dalışını izlemek ister?
Oigan, ¿ quién quiere ver la zambullida de Michael en el estanque?
Hey, kim Michael'ın gölete dalışını izlemek ister?
¿ Quién quiere ver el hundimiento de Michael en el estanque?
Bir kadın daha var adı da İtalya bir de hava dalışı var.
Hay otra mujer, y su nombre es Italia, y paracaidismo en caída libre... -... y saltos en bungee.
Bu biraz zaman alabilir. Dalış yaparken köpek balıkları tarafından yenilmiş bir toys r us tuvaletinde bıçaklanarak öldürülmüş.
Esto podría llevar un rato.... apuñalado hasta morir en un baño de Toys R Us.
Eğitim bittiğine göre,... artık dalış bölgesine doğru gitme vakti ve Ross Denizi'nin donmuş yüzeyinin altına dalmaya hazır olmak gerek.
Con el entrenamiento finalizado es hora de viajar sobre el hielo hacia el lugar de buceo listos para ir bajo la helada superficie del Mar de Ross.
Ve burası dalış yapılabilecek en güneydeki yer.
Y esto es lo más al sur que se puede bucear.
Bu dalış için hava ve sıcaklık tükenince,... Doug yaşam deliğine doğru yola çıkıyor.
Con el aire y el calor agotándose para esta inmersión Doug vuelve a la línea de vida y a la superficie.
Tüm çekimler bitene kadar burada bir ay daha geçecek ve 100'den fazla dalış yapılacak.
Se quedarían otro mes aquí, y habría más de 100 inmersiones antes de que la secuencia sea finalmente completada.
İlk dalışını yapması için onu cesaretlendiriyor ama yavrusu hiç de istekli değil.
Lo anima a arriesgarse por primera vez pero casi sorprendentemente, no está entusiasmado.
Senin için Eyalet Dalış Şampiyonasına bilet aldım..
Tengo un boleto para tí, para el Campeonato de Clavados del Condado.
Cortez Denizi bir değişim yaşıyor ve biz bu değişimlere tanıklık edeceğiz. Ve bence bu bir dalış keşfi için muhteşem bir görev.
El Mar de Cortés es un mar que está cambiando, y nosotros vamos a presenciar esos cambios y creo que es una misión fantástica para una expedición de buceo.
Cortez Denizi'ne bir dalış keşfi düzenlemeye karar verdiğimiz anda aklımıza ilk gelen şey çekiçbaşlı köpekbalıklarıydı.
Ni bien reunimos una expedición de buceo en el Mar de Cortés, los tiburones martillo fue la única imagen que me vino a la mente.
Richard Bull, dalış güvenliğinden sorumlu.
Richard Bull está a cargo de la seguridad en las inmersiones.
Yine de bir dalış süresince onların konuştuğunu ve sakin olduklarını duyduğumda tamamen rahatlıyorum ve şu an durum böyle değil.
Si puedo estar tranquilo durante una inmersión es cuando puedo escuchar que hablan y están calmados y ahora no hay nada de eso.
Bu dalış, onların hareketsizden başka her şey olduğunu gösterecek.
Esta inmersión ha demostrado que no es así.
Dalış güvenliği denetçisi Richard Bull'da endişeli.
El supervisor de seguridad en inmersiones, Richard Bull, también está preocupado.
Her şeyden öte, bu dalış denizin sağlığının, neden içindeki yaşam için bu kadar hayati bir önem taşıdığını gösterdi.
Más que cualquier otra, esta inmersión ha ilustrado por qué la salud de este mar es fundamental para la vida que hay en él.
Yanlış tüple sualtı dalışındayım sanki.
Se siente como si estuviera buceando con la mezcla incorrecta.
Hazır buradayken dalış yapmak istemediğinize emin misiniz?
¿ Estás segura que no quieres un certificado de buzo?
Evet, 24 saatte en çok seyahat etme dalında Guinness rekorunu kırmaya çalışıyorum.
Sí, intento romper el récord mundial de Guinness de más kilómetros en 24 horas. ¿ Qué le importa?
Memişlerimi dürten üç adet dal ve popomu aydınlatan spot ışıkları...
Tengo ramas pinchándome los senos y luces iluminándome el trasero.
Zoe'nin dalışına gecikiyorum.
Llego tarde para Zoe.
Belki de rakun bir ninja gibi pencereden içeri dalıp adamın silahını ateşlemesine fırsat vermeden üzerine atlayıp suratını ısırmıştır?
Tal vez el mapache saltó por la ventana al estilo ninja, y antes de que este tipo pudiera dispararle, le cayó encima y le comió la cara.
Destek teknesi güvenli bir mesafeye çekilirken,... ekip batışı çekebilmek için dalıyor.
La tripulación se sumerge, lista para filmar su descenso mientras el bote de soporte se aleja a una distancia segura.
Ve ekip buldukları bir palmiye dalını gözden kaçırmayarak aksiyon başladığında yakınlarda olmaya çalışıyor.
Y el equipo se amarra a una hoja de palmera que va flotando para asegurarse de estar cerca en caso de que comience la acción.
Sayısız kelebek bu özel ağaçların her bir dalına konarak toplandı.
Incontables mariposas se apiñan en estos particulares árboles colgándose de cada rama.