Daymış translate Spanish
613 parallel translation
Bütün gün sürse bile Florida'daymışım gibi bronzlaşmam lazım.
Necesito un bronceado de Florida aunque lleve toda la tarde.
Biraz hareketlilik görebileceğiz, Sör Henry, Sherlock Holmes Washington'daymış.
Sir Henry, debería hacer algo ahora que Sherlock Holmes está en Washington.
Gerçek şu ki kesinlikle benden daha aşağıdaymışsınız gibi davranmak istemiyorum. Ama siz tüm hayatınızı aynı türden insanlarla bir evin içinde geçirirken... benim, dünyanın dört bir köşesini gezerek birçok ulustan, birçok kişiyle... sayısız deneyimim oldu.
El hecho es, de una vez por todas, que no deseo tratarla como a una inferior, pero he... batallado a través de varias experiencias con muchos hombres de muchas naciones alrededor de medio mundo, mientras que usted ha pasado toda su vida
Sadece iş aramak için dışarıdaymış.
Acababa de volver de un trabajo.
Meksika'daymış.
Estuvo en Méjico.
Kedi bütün gece dışarıdaymış.
El gato ha estado fuera toda la noche.
Şimdi de Arizona'daymışız.
¿ Se supone que estamos en Arizona?
Mackey ve Sağlık Kurulu da toplantıdaymış.
Con Mackey y la Comisión de Salud.
Murphy, şehirdeki tüm kilise konutlarına bak..... dün gece hangi papazlar dışarıdaymış, bul.
Murphy quiero que vayas a todas las rectorías de la ciudad y averigües qué curas salieron hasta tarde anoche.
Karımla konuştum ve artık biliyorum ki o hep yukarıdaymış.
Hablé con mi esposa y me dijo que estuvo arriba todo el tiempo.
Sanki hala Rusya'daymışız gibi davranıyor.
Se comporta como si aún estuviéramos en Rusia.
Colonel yani Albay Bartlett'in kendini evinde gibi hissetmesini istiyorum. Amerika'daymışız gibi. Riverview'deymişiz gibi.
que el coronel Bartlett... se sienta como si estuviera en casa... como si los dos estuviéramos de vuelta en casa en Riverview.
Son 18 ayda Orta Doğu'daymış.
Estuvo apostado en el Medio Oriente durante 18 meses.
Neticede o gece karısı dışarıdaymış ki iki küçük fahişeyi eve almış.
No podrá negar que lo aprovechó para estar con dos putillas.
Biraz izin verebilir misin? Amiral yukarıdaymış. Sakın bir yere gitme.
Tendrá que disculparme, el almirante está arriba... no se vaya usted.
Aşağıdaymış.
En el sótano.
Mançurya'daymış.
No, dicen que está en Manchuria.
Doktor dışarıdaymış.
El doctor no estaba.
Oku her kim attıysa son 24 saat içinde Marsilya'daymış.
Quién arrojó ese dardo estuvo en Marsella dentro de las últimas 24 horas.
Söylediğine göre Zatoichi Agata'daymış.
Dice que Zatoichi ha estado en Agata.
- Almanya'daymış.
Está en Alemania.
Sadece aşağıdaymış gibi hissediyorsun.
Solo que parece que está abajo en la pierna.
Baban da Afrika'daymış!
¡ Y tu padre, en África!
O dönemde Amerika'daymış.
En ese momento estaba en los EE.UU.
Görüşebildin mi? Makamını aramış ama dışarıdaymışsın.
Dice que te llamó a la oficina y que no estabas.
Farkis Pavilion'daymış.
Está en el Pabellón Farkis.
Aşağıdaymış.
Esta aquí abajo.
Eli kanlı kuzenlerimiz İngiltere ve İrlanda'daymış. Babalarını öldürdüklerini itiraf etmiyorlarmış.
Nuestros primos están en Inglaterra e Irlanda y no han confesado su cruel parricidio.
Mösyö Gilliard hala Yekaterinburg'daymış.
El Sr. Gilliard todavía está en lekaterinburgo.
Yeni geldi. Avrupa'daymış.
Acaba de volver de Europa.
Nedense tam o sırada koruma dışarıdaymış.
El guardaespaldas fue a comprar.
Ruslar daha Mieloworno'daymış.
Que los rusos están en Mieloworno.
Beni o gün barımda gördüklerini söyleyenler, o sırada dışarıdaymışlar.
Los que dijeron verme en mi bar me vieron desde fuera.
Kasım'daymış gibi görünüyorlar.
Parece ser noviembre.
Karım yukarıdaymış.
Mi esposa está arriba.
Vietnam'daymış.
Fue a Vietnam, le gusta luchar.
New York'ta, Harry Winston'daymış.
En Nueva York, Harry Winston.
Sanki bir ayağım kapıdaymış gibi hissediyorum.
Me siento con un pie en la puerta, como un cobrador.
İtalya'daymış!
¡ Está en Italia!
Maymunlar yukarıda ve kediler de aşağıdaymış.
Los monos estaban arriba, y el gato debajo.
Ailem, şu anda Almanya'daymış.
Mis amigos están en Alemania ahora.
" Saat 10'daymış.
¿ A las 10 : 00?
Calderone Bahamalar'daymış.
Calderone es las Bahamas.
İkinci kocası Pete'yle birlikte Roma'daymış.
Muy bien. Está en Roma con su segundo marido, Pete.
Doktor dışarıdaymış.
El médico no estaba.
Cuma - bugün- ve Salıları saat 9'daymış.
Los viernes y los martes a las nueve en punto.
Savcı dışarıdaymış.
El fiscal salió. Está su asistente.
Amerika'daymış.
Está en América.
Dawn iyiymiş. Terre Haute'daymış.
Dawn está bien.
Oğulları Dien Bien Phu'daymış.
Su hijo está en Diên Biên Phu.
- Toplantıdaymış.
Está en una reunión.