Dedikodu translate Spanish
2,775 parallel translation
Kızlar, gene pilotlar hakkında mı dedikodu yapıyorsunuz?
¿ Otra vez cotilleando sobre los pilotos?
Ne hakkında dedikodu yapıyorsunuz, hindiler mi?
¿ Qué glugluteáis, pavos?
Dedikodu konusunda değilim ama.
Bueno, pues no para los cotilleos.
Dedikodu çıkaralım hadi.
- Que se corra la voz.
Dedikodu, ağırlığınca altın ediyor
# Chisme digno de valer su peso en oro
Tüm muayenehanenin öğrenmesini ve dedikodu dönmesini istemedim, üzgünüm.
Sí, Jake es el único que lo sabe. No quería a toda la oficina... cotilleando sobre mi.
- Dedikodu neymiş, Lionel?
¿ Qué averiguaste, Lionel?
Ergen kızlar gibi dedikodu yapıyorlar tüm gün.
Ese hombre charla como una adolescente.
26'sı için sokaklarda herhangi bir dedikodu dolanıyor mu takip edelim. Özellikle çalışma saatleri sonrası yapılacak endüstriyel nakliyatları.
Tened monitorizada cualquier charla local en la calle para cualquier cosa que pase abajo en el 26, especialmente grandes envíos industriales que ocurran fuera de horas.
Ben de öyle ama bu benim için okul kurulu üyeleri ile dedikodu yapmam için büyük bir fırsat.
Bueno, yo tampoco, pero es una gran oportunidad para mi para estar con los miembros de la junta escolar
Bir dedikodu genelde kıskanç rakiplerin habercisidir.
Un rumor a menudo son señales de un competidor celoso.
Dedikodu dergilerini kontrol et.
Echa un vistazo a las revistas del corazón.
Dedikodu çıkmasına izin verirsen alay konusu olur çıkarsın.
Terminará haciendo el ridículo.
Yani telefonu açmazsam Peter'la ilgili dedikodu mu yapacaksın?
¿ Estás implicando que si no contesto la llamada... vas a revelar el asunto de Peter, basándote en lo que escuchaste?
Sadece dedikodu olduğunu mu düşündün?
Es sólo... ¿ pensaste que eran rumores sin base?
Yoksa... şu dedikodu... Olamaz, değil mi?
No puede ser eso, el rumor...
Kore devletinin memurları olarak,... sakın başkalarının hakkınızda dedikodu yapmasına sebep olacak şeyler yapmayın.
Como un servidor público de Corea... no hagan nada que dé lugar a que los demás hablen de ustedes.
Göreceksin. Şu günlerde herkes dedikodu kurbanı zaten. Hepsini inkar et.
Verás todo el mundo es víctima de chismes en estos días no te admito nada, adiós
Bu konu hakkında insanların dedikodu yapmalarına izin veremeyiz.
No quiero que se difundan rumores.
Yapma canım. Gazeteler dedikodu mekânlarıdır.
En los diarios hay mucho chisme.
O sadece köpeklerin yaydığı bir dedikodu!
¡ Es un rumor regado por perros!
Şehirdekilerin dedikodu yayması hiç hoşuma gitmiyor.
No me gusta que la gente de esta ciudad esparza mentiras.
İnsanlar dedikodu yapmayı kesmeli ya. - Herkesin neyi var böyle?
Harosh que chismes, nada mejor que hacer?
- Hayır, bunlar sadece dedikodu.
No, son sólo rumores.
Büyük kızın gerçekten lezbiyen mi yoksa bu iğrenç bir dedikodu mu?
¿ Es tu hija mayor una lesbiana o es sólo chismerío malicioso?
Dedikodu ister misiniz?
Le podría contar historias.
Ne oluyor lan burada? Dedikodu meclisi mi kurdunuz?
¿ Qué carajo está pasando aquí?
Bruce, baban benim hakkında dedikodu yapıyor, ahbap.
Bruce, tu viejo está chusmeando sobre mí.
Anlaşılan insanların seks kasetleri düştüğünde kendilerini uyarmaları için dedikodu sitelerine rüşvet veriyorlarmış. Bu işe bulaşmış bir ünlü var.
Parece que los sitios web de chismes sobornan empleados para que les avisen cuando alguien retira un video sexual, por si hay un famoso.
Biraz daha dedikodu.
Más chismes.
Başka dedikodu yok.
No hay más chismes.
İnsanlar arasında yayılan dedikodu zamanla unutulup gider.
Los rumores que la gente dice... pronto son olvidados.
Hâlâ dedikodu sayfalarının şeytani olduğunu düşünüyorum ama ben bile itiraf etmeliyim ki bütün bu "O Kız" muhabbeti avantajlı oldu.
Sigo pensando que las páginas de cotilleo son demoníacas, pero tengo que admitir que todo esto de la "it girl" tiene sus ventajas.
Gerçekten mi? Yani, o New York'un dedikodu bloglarının hükümdarıdır.
Quiero decir, ella es la joya de la corona de los blogs de cotilleo de Nueva York.
Basında seninle ilgili her türden dedikodu var.
Hay todo tipo de chismes en la prensa sobre usted.
Dedikodu falan yok.
No hay chismes...
Taze bir dedikodu ister misin?
- ¿ Quieres un poco de chisme caliente?
Bir dedikodu yok.
No hay murmuros.
Ufacık bir dedikodu da onlar manşeti yaparlar.
¡ Una sola mención y crean titulares!
- Dedikodu malzemesi olacak mıyım, demek.
- ¿ Seré el hazmerreir o no?
Yoksa balikçi kadinlar gibi anca dedikodu mu tasirsin?
¿ O queréis vender chismes como un par de pescaderas?
Evden ayrılmalarındaki gerçek dedikodu edicek kadar sağlam değil.
El hecho de que se escapen de la casa, no es motivo para todo eso.
Tabi canım, hiçbir dedikodu sitesi de daha önce sahte resim düzenlemedi zaten.
Sí, porque ningún sitio de cotilleos ha falsificado nunca una foto.
Sadece... bana bir dedikodu ver.
Solo... dame algún cotilleo.
Yoksa sen yeteri kadar dedikodu sayılır mısın?
¿ O estas cotilleando bastante?
Etrafta dedikodu yayılıyor.
Está corriéndose la voz.
Sadece Dedikodu ve Fısıltılar..
Solo cuchicheos y rumores.
Samantha dedikodu yapma.
Samantha, no seas cotilla.
Dedikodu çıkar.
- Que se corra la voz.
Dedikodu dergileri.
¿ De acuerdo con...?
Postacı dedikodu yapıyor olabilir.
- Puede irse de lengua.