Dedim translate Spanish
66,979 parallel translation
Bacaklarımı açayım dedim.
Necesitaba estirar las piernas.
Alışveriş yapacaktım ama sonra arabayla gideyim dedim.
Quería comprar la despensa, pero creo que es mejor ir en auto.
Değişiklik olsun dedim.
Tengo ganas de un cambio.
Yapmam dedim.
Que no lo haría.
O zaman, kendim basa cikarsam, aciyi sadece ben cekerim dedim.
La cagué. Pero pensé que, si me ocupaba yo, el sufrimiento sería solo para mí.
Gitmeleri icin ne kadar para gerekirse oderim dedim.
Pagarles lo que fuese para que se alejasen.
Su anda kazandiklarindan fazla oderim dedim.
Más de lo que estaban ganando :
Michael dedim sana.
Te he llamado Michael.
Kimin pikabı bu dedim?
He dicho : "¿ De quién es esa furgoneta?".
İçeri gelecektim ama Jimmy beni görmese daha iyi olur dedim.
Iba a entrar, pero pensé que quizá Jimmy no debería verme.
5 yaşındayım ya, gittim adamın yanına dedim ki "Ağabeyimi nereden tanıyorsun?"
Cielos, y yo, a mis cinco años, me acerqué a él... y le dije : " ¿ De dónde conoce a mi hermano?
Mikey nerede biliyor musun dedim?
¿ Sabes dónde está Mikey?
Geçen gün seninle görüşmemden sonra eve geldi ve ben "Yavaş gidelim" dedim, o da sinirlendi.
Él llegó a casa cuando venía de verte y le dije que debíamos moderarnos y se molestó.
Dedim ya, daha yapacak çok iş var.
Lo dije, debo hacer mucho :
Sonra kendimi karanlık bir barda, hoca bana asılırken buldum. Ne olacağını düşünüyordu, bilmiyorum. "Kız arkadaşım var" dedim.
Estábamos en un oscuro bar, ella estaba coqueteándome y no sé qué intenciones tendría, pero le dije que tenía novia.
Dedim ya, konuşacak bir şey yok.
Como he dicho, no hay nada de lo que hablar.
"İşimiz bitince" dedim zaten.
He dicho "cuando acabemos".
Güzel bir film aksesuarı olur dedim.
Solo tenía ese trozo de madera antiguo. Pensé que sería un atrezo genial para una película.
Daha çok "Allah yardımcım olsun" dedim. Arkadaşının da.
Es más un "ayúdame, Dios mío" y a tu amigo.
Milli Eğitim Bakanlığı hackini okudum ve ne olmak istediğimi biliyorum dedim kendi kendime. Ama sonra her şeyi bıraktın ve işte bilgi işlem destek görevlisi gibi olmuşsun...
Leí de tu hackeo al Departamento de Educación y dije : "ya sé qué quiero ser", pero entonces tú lo dejaste y te convertiste en encargada del soporte informático y...
Sadece Green Arrow'u dinlemesen de Oliver Queen'i dinlersin belki dedim.
No. Sólo pensé que si no ibas a escuchar a Green Arrow, quizá podrías escuchar a Oliver Queen.
Gitmeme izin verirsen sevdiklerin güvende olacak dedim.
Te dije que si me dejabas ir, mantendría a tus seres queridos a salvo.
Beni beklemiyor ama şunları bırakayım dedim.
Ella no me espera, pero solo quería dejarle esto.
Doğum günü için dileğini gerçekleştireyim dedim.
Es su cumpleaños y quiero cumplir su deseo.
Şimdi olsa ne çıkar, dedim.
Así que mejor que sea temprano.
Dinlerken şöyle dedim, "Bu adam işini iyi yapıyor."
Mientras escuchaba, pensaba : "Este tipo sabe lo que hace".
Hemen "İki yıldır" dedim.
De inmediato dije : "Dos años".
Babam geliyor, temizlik yapayım dedim.
Mi papá viene a la ciudad, y pensé en limpiar.
- Dedim ki,
- Dije :
Sorun neydi, hatırlamıyorum ama sızlanıp duruyordu. Nihayet dedim ki,
No recuerdo por qué, pero ella se quejaba sin parar, hasta que dije :
Ben bile "Vay anasını" dedim.
Pensé : "A la mierda".
"Vay be" dedim.
Yo digo : "¿ Qué sucede?".
-... beni görmeye gelebilirsin, dedim.
-... podrías venir a verme.
Birlikte vakit geçirmek isteyeceğimizi düşündüğüm için "Hayır" dedim.
Y le dije que no porque pensé que queríamos pasar tiempo juntos.
- Sen kaybedersin, dedim!
- ¡ Dije que tú te lo pierdes!
Hayır dedim!
¡ Dije que no!
Stef Jesus'la birlikte, ben de gelip bir öğretmenleri ile görüşeyim dedim.
Pues, Stef estaba con Jesus, así que pensé que podía pasar para hablar con algunos de sus maestros.
Evet. Walker'ın yerini saptayamadığım için oluşan öfkem üzerinde kendi başıma çalışayım dedim.
No he tenido suerte localizando a Walker, así que he decidido ocuparme de mi frustración en privado.
Yeniden sahaya çıkacaksam daha fazla korunmalıyım dedim. İşte orada.
Supuse que si iba a volver al terreno, necesitaría un poco más de protección.
- Ben de hayır dedim.
- Y yo ya dije que no.
Konuşalım dedim bir.
Pensé que podríamos hablar.
- Konuşabiliriz dedim.
Pensé que podríamos hablar.
Hayır, en başta belki Chase açık uçları kapatmak istiyordur dedim ama aralarında hiçbir bağ bulamadım.
No. Al principio creía que era Chase intentando atar los cabos sueltos, pero no he podido encontrar ninguna conexión entre ellos.
- Dedim ki...
- Y ya te dije...
- Yap dedim!
- ¡ Hazlo!
Teşekkürüm için biraz daha kalayım dedim.
Bueno, pensé en pasarme para dar las gracias.
Ben de öyle dedim.
Lo que yo decía.
- Adrian, neredeler dedim? !
Adrian, ¡ ¿ dónde están?
- Basta olmaz dedim.
Al principio, dije que no.
Satış nerede dedim!
- ¡ Oye, oye!
Evimden çık dedim.
Sal de mi casa.