Derken translate Spanish
11,032 parallel translation
Derken Walt beni arayıp kendisini arayan bir gazetecinin Manitowoc bölgesinde kaybolan adının Teresa Halbach olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir kadınla Steven Avery arasındaki bağlantı hakkında yorum yapmak istiyor muyuz diye sorduğunu haber verdi.
DE 2005... cuando recibí una llamada de Walt, que me dijo que lo había llamado un periodista para preguntarle si a alguno de nosotros nos interesaría comentar la aparente conexión en la vida entre Steven Avery y una mujer que había desaparecido en Manitowoc, que más tarde supimos que era Teresa Halbach.
Sonra derken?
Después? ¿ Qué quiere decir "después"?
Ama videoyu dikkatli izlerseniz bence bariz bir şekilde, Brendan'a "Doğruyu söyle" derken aslında demek istedikleri "Bize onu anlatma, başka bir şey anlat."
PERITO DE DEAN Y JERRY EXPERTO EN CONFESIONES Pero al mirar los videos, para mí, queda claro que cuando le dicen a Brendan : "Di la verdad", eso en realidad significa... "No digas eso, di otra cosa".
Bence "pek zeki değil" derken, Avery aleyhine tanıklık ederse bunun Dassey için doğuracağı olası sonuçlara gönderme yapıyor.
ABOGADO DE OFICIO DE BRENDAN Pienso que las palabras "no muy inteligente" hacen referencia a las posibles consecuencias para Dassey si testifica contra Avery.
Derken, David Duchovny ve Gillian Anderson'la tanışıyorsun.
Y entonces usted cumple con David Duchovny y Gillian Anderson.
Yumruktan sonra, solundan içeri giriyor, derken buradan hamle yapıp kroşe için içerden yaklaşıyor.
Así, después del golpe... auge llega con su izquierda, Y simplemente recoger aquí y ven en el interior de un gancho.
Yapamamak derken ne demek istiyorsunuz?
¿ Qué quiere decir?
"Ne mi yapıyorum?" derken, neyi kastettin?
¿ Cómo que qué estoy haciendo?
Tabii karanlık derken, uyuşturucu kullanmamdan bahsediyorum.
Me refiero, claro, a mi uso de drogas.
"Tehditler" derken neyi kastediyorsun?
¿ Qué quieres decir con "amenazas"?
- Yerden kaldırın derken?
- ¿ Lo recoges?
Evet. Bilim insanları o aptal ödülleri kazanacağım derken saçmalıyor.
Como cuando los cientificos quedan atrapados en premios tontos.
Binam derken?
¿ "Tienes" el edificio?
Kötü derken, yani County Morgue güneşli sokaklarımızı kirleten tüm cesetleri dondurmak için Burger King'in soğutmaları kamyonlarını kiralamak zorunda.
"Complicado" significa que la morgue le rentó camiones a Burger King para conservar en hielo todos los cuerpos tirados en la calle.
Öyleyse Bay Darcy başarılı bir kadın derken beklentileriniz çok yüksek olmalı.
Entonces, Sr. Darcy debe incluir muchas cosas en su idea de una mujer consumada.
Video yapımı konusunda büyük tecrübe derken?
Gran experiencia en todos los aspectos de la producción de vídeos.
Uyuşturucu testi derken?
¿ Un examen toxicológico?
Değişiklik derken?
¿ Cambios?
Mola vermek derken, dinlenmeni kastettim çatıdan düşüp boynunu kırmanı değil.
Para descansar, no para que te rompas el cuello si te caes del techo.
Narkotik beni sildi derken şaka yapmıyordum.
No bromeaba cuando dije que la DEA me expulsó.
- Biz derken?
- ¿ Nosotros?
Keyfime bakmak derken, neler yaparsın?
¿ Y qué haces para divertirte, Chuck?
Geçiriyoruz derken?
¿ "Terminamos"?
Esir uzaylımız "O her şey" derken bunu kastetmiş.
A eso se refería el prisionero extraterrestre con "ella lo es todo".
Ve hepiniz derken Trol Kasabası'ndaki tüm Trolleri kastediyorum.
Y me refiero a todos los troles de Villa Troll.
Ve aklanmak derken, tüm sonuçlarıyla birlikte. Tam olarak hepsiyle.
Y cuando digo tirar de la manta lo digo con todas las consecuencias.
- Sesi genç derken?
- "¿ Vaga de edad?" - Sí.
Şüphe derken, tahmin mi yani?
"¿ Cree?" ¿ Como que "cree"?
"İptal" derken, ben ayrıldım demek istemiştim. - Anladım.
Al decir "cancelaron", quise decir que me fui.
Kehanet derken, geleceği mi görebiliyor?
¿ Proféticos? Es decir, ¿ puede ver el futuro?
Çok küçük bir lambayı tutayım derken elini kaldırdı ve bilek kırıldı.
Levantó la mano para detener una mini lamparita y se le rompió la muñeca.
Hayır, şeysi derken takılmak istemiyorum.
No. Con "cosa" quiero decir un deseo de no acompañarlos.
Arabuluculuk derken bunu mu kastettin?
¿ A esto te referías con "mediación"?
Kızları derken?
¿ Hijas?
Karate derken?
¿ Karate?
- Sermek derken efendim?
- ¿ Vencerlo, señor?
Annemi mutsuz edeceğim derken hayatımı mahvettim.
Arruiné mi vida por evitar complacer a mi madre.
Size katılacağım ve havalı biri olduğumu düşünecek. Derken hop, H.İ. danışmanı olacağım.
Luego me acercaré, creerá que soy interesante, y antes de que te des cuenta, seré su nueva RR.
Ama arazi vergisi derken gübre parası derken, sigorta derken batıverdik işte.
Pero entre los impuestos inmobiliarios, el costo de fertilizante y el seguro... Al diablo.
- Sinirgelişimsel rahatsızlık derken?
¿ Trastornos del comportamiento?
Kısa saç derken benim saçım gibi mi? - Yoksa seninki gibi mi?
Pero cuando dices cabello corto, es como el mío o cabello corto como...
- Özel tenis dersi sıran derken?
- ¿ Cómo que estás de...? ¿ Irás a dar una clase particular de tenis?
Bu, neredeyse kaçınılmazdı derken, neyi kastediyordunuz?
¿ Qué quisiste decir con que esto era casi inevitable?
Hasar derken?
Lo que se deteriore?
- Güm derken?
- ¿ Qué?
- Temizleme derken bombayla falan mı?
- ¿ Cómo limpiarlos de bombas? No, amigo.
Derken bu muhteşem komşularımız taşındı. Kendimi bu kadar kırılgan hissederken... şüphelenmem ve kabahati onlarda aramam çok normal.
Luego se mudan unos vecinos asombrosos y como estoy tan vulnerable, es natural que sospeche de ellos y les busque defectos.
Hapishane tarzı derken?
¿ Estilo presidiario? ¿ Qué es eso?
İhtiyar derken annemden mi bahsediyorsun?
Lo bueno y lo malo.
- "Biz" derken?
¿ Quiénes?
Skype'taki o barışmamız, Gabi'nin nişanı falan derken harika bir Anneler Günü sürprizi olur diye düşündük. - Hem de birkaç gün öncesinden.
Voy a pensarlo.