Diario translate Spanish
9,435 parallel translation
Bir Leydi tarafından yazılmış seks günlüğü, neredeyse saraya gelen bütün asillerle yaptıklarını anlatıyor.
Es un diario sexual escrito por una dama que ha probado a la mayoría de los nobles que han venido a la Corte.
Günlük kaç yıl öncesine gidiyor?
¿ Hasta dónde llega este diario?
- Seks günlüğü.
- Es un diario sexual.
Günlükteki kelebek doğum izine sahip adam o.
Él es el hombre del diario con la marca de nacimiento de la mariposa.
Bir haber saklıyorum.
Hice un diario.
Bir günlük tutmak olduğunu biliyorum.
Sé que tienes un diario.
- Her gün buradan kahve alırım.
Vengo aquí a tomar café a diario...
San Antoino gazetesi Austin'de konserimiz olduğunu öğrenmiş.
El diario de San Antonio se enteró de que estábamos tocando en Austin... No sé cómo...
Şöyle yazıyordu :
del diario del domingo y decía,
Peki ya bunlar doğruyu söylüyorlarsa ve en başından beri günlük yalan söylüyorsa?
Entonces... qué hay si están diciendo la verdad... y es el diario... el que ha estado mintiendo todo el tiempo.
Ama belki de günlük düzmecedir.
Pero el diario puede ser una cobertura...
Jacob'ın ölümüyle adli tıpçı ofisinin onu ilk okuduğu zaman dilimi arasında günlüğe erişimi olan kişiler kimdi?
¿ Quién tuvo acceso al diario... entre la muerte de Jacob... y cuando el forense lo vio por primera vez?
- Şey yanınızda mı? - Jacob'ın günlüğü mü?
¿ Tienes el diario de Jacob?
Jacob'ın donanma günlüğü.
El diario Naval de Jacob.
Gazeteyi okudum.
Ya la he leído en el diario.
Peki ya günlüğün?
¿ Y tu diario?
Cennet kıymetli işine zarar gelmesin diye benimle çalışmanı yasakladı.
Espero que tu trabajo conmigo no ponga en peligro tu precioso trabajo diario.
Janine, günlüğünü buldum.
Janine, encontré tu diario.
Meşhur günlük.
En el famoso diario.
O bir video günlüğüydü. Ne?
Era un diario en vídeo.
Bu günlüğün hiçbir yardımı olmuyor!
¡ Este diario no está ayudando!
Bu günlüğün her sayfasını tek tek okudum. Görünen o ki, çıkarabileceğim kontrol edilebilir hiçbir sorun yok.
He leído cada página de este diario y parece que los problemas que quedan para liberar son casi incontrolables.
Bunu günlükte okumuştum.
Leí sobre eso en el diario.
Telefondaki fotoğrafını göstermek istiyor ama gösteremiyor ve bir de bakıyoruz çocuk bugünün gazetesinde çıkıyor.
Quiere mostrar su foto en el celular, pero no puede, y, ¿ mágicamente está en el diario de hoy?
Babamın dizine oturup Borsa Günlüğü'nü okurdum.
Sentado en el regazo de papá, leyendo el Diario de Wall Street.
Onların ismi ve benimki gazetelerde çıktı.
Sus nombres en el diario y el mío.
13 yıl boyunca o kişi, benim ormanım gibiydi. Ve tıpkı günlüğüm gibiydi.
Durante trece años, esa persona era mi bosque de bambú y mi diario.
Doğum öncesi günlük mü?
¿ Diario del Bebé?
Yine de bizi her gün şaşırtıyor.
Y aun así nos sorprende a diario.
Jeneratör sistemine ne kadar para harcadığımı duysan hayatta inanmazsın. Ama sürekli çöküp duruyor.
No te imaginas lo que he gastado en el sistema de generación, pero hay cortes a diario.
Ama Billy "boğa" Turrow'u dövdüğünden beri arkamı kolluyor,... ki kendisi hatırladığım kadarıyla her gün beni tartaklardı.
pero él siempre tendría mi apoyo desde que venció a Billy "THE BULL" Turrow, quien solia golpearme a a diario desde que tengo memoria.
İki hafta önce bir şey bulamadığımdan bunları gün aşırı kontrol ederim iki hafta önce frekansı taradım ve aman Tanrım o şey karşımdaydı.
Hace dos semanas lo miro prácticamente a diario por masoquismo. Hace dos semanas estaba sintonizando y, Dios mío ¡ ahí está!
Her gün El Diario, La Razón, La Prensa gibi önemli habercileri arayacağız, ve onlara Rivera hikayesini servis edeceğiz.
Todos los días, ganaremos los grandes medios : El Diario, La Razón, La Prensa... y vamos a darles con cuchara su historia de Rivera.
- YMCA'de yüzerdim eskiden sonradan her gün kaç kişi o havuza işiyordur herhalde dedim ondan sonra da keyfim kaçtı.
Solía nadar en la Y... y luego pensé que muchas personas deben orinar en esa piscina a diario y eso me quitó las ganas.
Sonra oraya gidip "Vücuduma iyi bak dostum, ne zamandır spor yapıyorum." dedi.
Y en algún momento dijo... "Mira qué hombre soy. He ido al gimnasio a diario". ¿ Sí?
Her gün işe gidiyor.
A diario.
Evet, her gün ödevlerle diş fırçalamadan sonra.
A diario, luego de su tarea.
Şimdi, bu rüya günlüğüm. Bu espri, bu dilek günlüğü ; bu da şiirlerim.
Bueno, mi diario de sueños registro de rarezas diario de deseos mis poesías.
Mark... Olanlar yüzünden her gün üzülüyorum.
Mark yo siento tristeza a diario por lo que pasó.
Her gün, bu konuyu konuşacağını düşünüyorum ama konuşmuyorsun.
A diario pienso que vas a hablar de él, pero nunca hablas.
- Günlüğün için teşekkürler.
-... y jugué 21 con Harry Dean Stanton. - Gracias por tu diario.
İpotekli tahvil kayıplarına birkaç milyar saklamış, büyük bankaların kriz döneminde yaptığı bir şey.
Escondió unos miles de millones en pérdidas de bonos algo que todos los bancos hacían a diario durante la crisis.
Biri günlük, biri ufak.
Uno de diario y uno de mano.
Bugünlük "Bay Pepys" bitti.
Así terminamos por hoy con el diario del señor Pepys.
Jewish Journal'ın bana "en yakışıklı, sünnetli stüdyo başkanı" dediğini biliyor musun?
¿ Te dije que El Diario Judío me nombró "Director Circuncidado Más Guapo"?
Bugün de ekmeğimizi ver ve bize karşı günah işleyenleri bağışladığımız gibi... sen de bize kötülük edenleri bağışla. Bizi günahlardan uzak tut... şeytana uymamıza izin verme.
Danos este día el pan diario y perdona nuestros pecados, como perdonamos a quienes nos ofenden y libéranos de la tentación y líbranos del mal.
Kardeşimin günlüğü!
¡ El diario de mi hermana!
Gençler, odaklanabilir miyiz?
Concéntrense. ¿ Dónde está el diario?
Hayır, kendimi salak gibi hissediyorum. Günlüğü aramaya devam etmeliyiz.
Hay que buscar el diario.
Bu onları tutmaz!
¡ Eso no los va a parar! - ¿ Encontraron el diario?
- Daha iyi hissediyor musun?
Esa persona era tu bosque de bambú y tu diario.