Diyebilirim translate Spanish
5,709 parallel translation
Ne diyebilirim ki?
¿ Qué puedo decir?
Bu tecrübeden sonra insan hayatının kutsallığına olan saygım daha da arttı diyebilirim.
Puedo decir que me alejé de la experiencia con un gran respeto por la santidad humana.
Ne diyebilirim ki?
Bueno, ¿ qué puedo decir?
Ee, William. Sana William diyebilirim değil mi?
Así que, William... ¿ puedo llamarte William?
Ne diyebilirim ki, bahçecilik etnik kökenimde var.
¿ Qué puedo decir? Soy jardinero por raza.
Bir de "siksen olmaz" diyebilirim.
Supongo que podría decir, "carajo, no".
Ya da "siktir oradan" diyebilirim.
O "vete a la mierda".
Ne diyebilirim?
¿ Qué puedo decir?
Ne diyebilirim Howard?
¿ Qué puedo decirte, Howard?
Orada çıkıp velayet ona verilmeli diyebilirim ama senin de bana yardım etmeni bekliyorum, Elliott.
Podría adelantarme y decir que tú deberías tener la custodia, pero... necesito ayuda, Elliott.
Genel durum göz önüne alındığında, nekroz ve subakut pankreatit diyebilirim.
Considerando su estado general, diría que necrosis y pancreatitis aguda.
Yüzde doksan beş diyebilirim.
- Yo diría que el 95 % - Oh.
Şu anki durumumuz böyle diyebilirim.
Estamos en ese momento.
Aslında her zaman harikadır ancak bu gece formunun zirvesindeydi diyebilirim.
Siempre es genial pero esta noche estuvo particularmente afilada.
Mesele arkada bırakılmak olduğunda uzmanıyım diyebilirim.
Cuando se trata de ser rechazada... soy como una experta.
Bu 45'lik tabanca için çok can yakar diyebilirim.
Bastante genial.
- Evet, ne diyebilirim ki.
- Si, ¿ Qué puedo decir?
Pekala, isterseniz ben diyebilirim.
Si quiere, yo puedo decírselo.
Bir önceki geceyi de sayarsak. 28 saat kadar diyebilirim.
Contando la noche anterior, diría que, como 28 horas.
Ama ne diyebilirim ki Randall?
¿ Pero qué puedo decir, Randall?
Yani burada fark olabilir. Plajda Robert De Niro ile koştum diyebilirim. Oysa ki kızgın bir hâlde peşinden koşuyorum ve o da hayatını kurtarmak için kaçıyordur.
Yo digo que corro con Robert De Niro, cuando, en realidad, lo persigo furioso y él corre para salvarse.
Winter'a ne olacağını bilmeden ona nasıl bir şey diyebilirim?
¿ Cómo esperas que pueda decirle algo si no sé qué pasará con Winter?
Başka ne diyebilirim bilmiyorum.
Yo no... No sé qué mas decir.
Seviyorum, ama ne diyebilirim ki?
¿ Sabes? Lo hago pero, ¿ qué puedo decir?
Size diyebilirim ki bunun gerçekleşmediğine hiç şüphe yok.
Le puedo decir, sin lugar a dudas, que no pasó esto en nuestra institución.
Hiçbir şey yapmadım... Sadece buna değerdi diyebilirim.
Nada de lo que he hecho... he podido decir nunca si ha valido la pena.
Ne diyebilirim ki?
¿ Que puedo decir?
Ne diyebilirim ki?
- ¿ Qué puedo decir?
Tabii ki "benim" diyebilirim.
Yo puedo también clamarla.
Aslında, acayip korkuyorum diyebilirim.
De hecho, voy a decir que estoy por debajo de muy asustado.
Daha ne diyebilirim ki?
¿ Qué más puedo decir?
Dedektif Dobson, ne diyebilirim ki?
Detective Dobson... ¿ Qué puedo decir?
- Ne diyebilirim ki?
- ¿ Qué puedo decir?
O zamanları çok iyi hatırlamıyorum. O birkaç saati diyebilirim.
Yo no tengo una buena colección de esas siguientes horas, así por decirlo.
ne diyebilirim... hasta insanlar varken o çok iyi biri..
¿ Qué puedo decir? Él era demasiado bueno para ser donde los hombres estaban enfermos...
Hayır diyebilirim.
Digo que no.
Bugün çok iş yaptık diyebilirim.
Diría que hemos hecho mucho hoy.
Sen de sarsılmışsın diyebilirim.
Usted también está alterado por esto.
Sana ne diyebilirim bilmiyorum.
No sé qué decirte.
Ne diyebilirim ki?
Bueno, qué puedo decir, ¿ sabes?
Ne diyebilirim ki ben her şeyini ortaya koyan bir insanım.
Bueno, ¿ qué puedo decir? Soy del tipo que se arriesga.
Ne diyebilirim ki Sammy, bunu elimden kaçırdım.
Bueno, ¿ qué puedo decir, Sammy? Perdimos este.
Size dava açmasından endişeleniyorsanız, ben de oradaydım diyebilirim. Sizin hikâyenizi desteklemek için.
Si le preocupan los cargos, podría decir que yo estaba allí, para confirmar su versión de los hechos.
Ne diyebilirim ki efendim?
¿ Qué le puedo decir, señor?
- Ne diyebilirim ki?
¿ Qué puedo decir?
Hayatta olduğunu öğrenmek iyi oldu diyebilirim.
Supongo que puedo decir que es bueno saber que está vivo.
Bu çılgın dünyada sana nasıl deli diyebilirim ki?
¿ En qué universo de nuestra existencia te diría que estás loca?
Bishop ne zaman içmeye başlayacağını merak ediyordu ve bu lezzetli kıza bakarak yakın zamanda diyebilirim.
Bishop tenía curiosidad acerca de cuando te caerías del vagón, y por el aspecto de esta delicia, yo diría que pronto.
Eğer aşk buysa, cinayet... ya da... gerçekten sıkıcı bir oyun diyebilirim buna.
No puedo decir si eso fue amor, suicidio o un... video juego realmente aburrido.
Sözüm geçiyor diyebilirim.
Yo le puedo decir que mi palabra cuenta.
Bu neredeyse bir galibiyet diyebilirim.
Es todo un logro, debo decir. - Doctor