Emlakçıyım translate Spanish
167 parallel translation
- Emlakçıyım. Tenisi yakından izlemiyorum.
No soy seguidor del tenis.
Ben emekli bir emlakçıyım.
Yo soy un agente de la propiedad retirado.
Ben Ed Tallent, emlakçıyım.
Soy Ed Tallent, su agente inmobiliario.
Ben sadece bir emlakçıyım.
No lo sé. Soy de la inmobiliaria.
Ben Dana Borkow. Emlakçıyım.
Soy Dana Borkow, la vendedora.
- Nancy Sosha, emlakçıyım.
- Nancy Sosha, agente inmobiliario.
Ben Catherine, emlakçıyım.
Soy catherine, soy la agente.
Eğer satmakla ilgilenirsen haberim olsun. Artık emlakçıyım. Justin burada değil.
Si en algún momento quisieses vender, ahora trabajo como agente inmobiliario.
Bayan Soprano, adım Virginia Lupo. Emlakçıyım.
Sra. Soprano, soy Virginia Lupo, de la REIMAX Bienes Raíces.
Ben bir emlakçıyım.
Soy agente inmobiliario.
Teşekkürler ama ben emlakçıyım.
Oh, gracias. Yo sólo soy el agente.
Ruhsatlı emlakçıyım.
Soy agente de bienes raíces.
Oh, Ben emlakçıyım.
Soy un agente de propiedades inmobiliarias.
- Emlakçıyım.
Trabajo en bienes raíces.
Ben emlakçıyım.
Soy agente inmobiliario.
Ben de emlakçıyım.
Yo también los vendo.
Emlakçıyım.
- Soy corredora de inmuebles.
Yırtıcı Nosferatu daha henüz, yoldayken, emlakçı Knock, onun tılsımının etkisine çoktan kapılmış görünüyordu.
Parece que al acercarse el estrangulador Nosferatu, ya arrastraba a su sombra al agente inmobiliario Knock.
Bakalım. Dört yıl önce emlakçılık yapmıyor muydu?
Hace cuatro años, él comercializaba propiedades.
Paul Harris'in ayarlanmış bir arazisi var. Bir parçanın hepsi bir emlakçı veya öyle bir şeyden ve sanırım içine bir havuz bile koyabiliriz.
Paul Harris tiene el terreno visto... con algún agente de bienes raíces... y creo que hasta una piscina cabrá.
Şehirdeki tüm emlakçılara adamın resmini gösterip resimdekine benzer bir adama ev satıp satmadıklarını soracağım.
Que le muestre a los agentes de bienes raíces, la foto de este tipo. Y preguntarles si vendieron una casa a un tipo como él.
Emlakçıları aradım, evet evet. Ve onlar, onlar dediler ki Bay Garcia'nın kirası ödenmiş ve Morsalkımlı Pansiyon'da her şey usulüne uygunmuş.
He llamado a los agentes inmobiliarios, sí sí, y dicen... dicen que el alquiler del señor García está pagado y que todo estaba en orden en el pabellón Wisteria.
Sonra Allan Kardeşler'i yani emlakçıları aradım ve onlardan öğrendiğime göre köşk kiralanmış.
Entonces llamé a Allan Brothers los agentes de la propiedad y supe que la casa había sido alquilada a través de ellos.
- Emlakçıyı aradın mı?
¿ Llamará a la de bienes raices esta mañana?
- Emlakçımızla birlikte.
- Y nuestro agente.
Teşekkür ederim. Şey, inzivaya çekilmek için bir yılı aşkın süredir burada yaşıyorum. 3 gün önce bir emlakçıdan çağrı aldım.
Gracias bueno he estado en esta casa por más de un año teniendo una vida retirada hace tres dias tuve una llamada de un agente inmobiliario.
Numaranızı Massachusetts'deki emlakçıdan aldım ve sizinle konuşmak istiyorum.
Un vendedor me dio su número en Massachusetts y quisiera hablar con Ud.
Ben emlakcıyım.
Trabajo en bienes raíces.
Ve böylece sizin bütün bilgileriniz Krim Emlakçılık'a mı gönderilir?
Y esa información se envía a Propiedades Krim.
Çalıştığımız emlakçılar o kadar yararlı olamıyorlar.
Y nuestros agentes no están resultando.
Tipik erkek karışımıydı ; % 10'u Wall Street % 10'u emlakçı, % 10'u önceden yattıkları.
Era una mezcla típica : 10 % de Wall Street, 10 % agentes inmobiliarios y 10 % ex-amantes suyos.
- Emlakçıyı görmemiz lazım.
Siempre ha sido un capitán.
Emlakçımla buluşmalıyım.
Debo verme con alguien por lo del restaurante
Bir emlakçı kılığına girip herkesin tek raylı demiryolu satın almasını sağlayacağım. Ve paralarını alıp kasabadan kaçacağım. Hayır mı?
Me haré pasar por agente de negocios, y convenceré a todo el pueblo de comprar un mono-riel, y defraudaré al pueblo y me iré con todo su dinero.
Ve havaalanındaki Hyatt'ta hafta sonları emlakçılık seminerlerine katılmaya başladım.
Y empecé a asistir... a los seminarios sobre bienes inmobiliarios en el aeropuerto Hyatt.
Emlakçım, Gloria'yı arayacağım.
- Yo... - Llamaré a mi agente inmobiliario, Gloria.
Artık dönmek için çok geç. Emlakçılarla şansımı deneyeceğim.
No es demasiado tarde para que demos la vuelta y me arriesgaré con los agentes inmobiliarios.
Emlakçılarla şansımı deneyeceğim.
No es muy tarde todavía Den la vuelta y lo intentaré con los agentes
Dün bir emlakçııyı bile yolladım.
Ayer envié a un agente inmobiliario a la casa modelo.
Evi, Amanda Reed'e satan emlakçıyı aradım.
Llamé a la agente de bienes raíces que se la vendió a Amanda Reed. - Espero su llamada.
Senin emlakçın mıyım ben, Rodney?
¿ Qué soy, tu agente inmobiliario, Rodney?
Lolita 14 kilo verdi ve kendine emlakçı lisansı aldı. Sanırım beni terk etmeye hazırlanıyor.
Lolita perdió 14 kilos y ha conseguido el título de agente inmobiliario, así que... creo que se está preparando para dejarme.
Ben Amiral Finch olacağım ve sen de Lady Constantina, benim gerçek emlakçım.
Yo seré el Almirante Finch de la flota'58 y tú serás Lady Constantina, mi agente de bienes raíces.
Tepeden inme gibi olacak ama ben bir emlakcıyım ve burayı sahibinin satmak isteyebileceğini duydum.
Esto es medio inesperado, pero soy agente inmobiliaria y me dijeron que el dueño podría querer vender.
Bir emlakçı, bir evhanımı, bir lise öğrencisi ve bir postacı.
Tenemos a un agente inmobiliario, a una ama de casa a un estudiante de secundaria y a un cartero.
Emlakçı, benzin istasyonu, market, sinema, ben de şimdiki ve eski çalışanların bir listesini çıkardım.
Entonces estoy buscando una lista de empleados, pasado y presente.
Emlakçıyı aradım.
Llamé al de la inmobiliaria.
Molly yarım gün emlakçılık yapar. Ben hayır işlerine bakarım.
Molly vende bienes raices medio tiempo... y yo hago algo de trabajo de caridad.
Bu çok komik. Konserden sonra konuştuğum insanların bir tanesi üniversite öğrencisi, diğeri emlakçı. Bir keresinde bir avukatla karşılaştım.
Es gracioso, a veces hablas y uno es universitario, otro es un estudiante secundario, otro es agente del estado.
Öncelikle emlakçıydı ve takım elbise giyerdi.
No. Era... era... agente inmobiliario, eso lo primero, así que... era un tipo de traje y corbata.
Biraz para kazanmalıydım, yani... emlakçılık lisansımı aldım.
Tuve que salir de eso y hacer algo de dinero, entonces... Cconseguí mi licencia de bienes raíces.