English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ E ] / Enişte

Enişte translate Spanish

312 parallel translation
Em Teyze! Henry Enişte!
¡ Tía Em, tío Henry!
Henry enişte, Em teyze, almasına izin vermeyin!
¡ Tío Henry, tía Em, no dejéis que se lleve a Totó!
- Yapma, Henry enişte.
- ¡ No, tío Henry!
Henry enişte!
¡ Tío Henry!
Nereye gidiyorsun Bill enişte?
¿ Adónde vas, tío Bill?
Ayrıca Steve enişte.
Soy el tío Steve para ti.
Alo, Charlie enişte.
Hola, tío.
Enişte, gazeteyi okudun mu?
¿ Has terminado con el periódico?
Ne oldu enişte?
¿ Qué quieres, Mimura?
Enişte.
Hermana.
Enişte!
¡ Hermana!
Ne enişte ama. Cahil herif. İngilizce bilmiyor, okuma yazması yok.
Buen cuñado, un hombre ignorante que no sabe español, ni leer ni escribir.
Günaydın, Sol enişte.
Buenos días, tío Sol.
Müzik seni rahatsız etti mi, Sol enişte?
¿ Te molesta esta música, tío Sol?
Şuna bak, Sol enişte!
¡ Mira esto, tío Sol!
Frederick enişte bir şey söyleyecekmiş.
El tío Frederick tiene algo que decir.
- Ve de iyi geceler David enişte.
- Y buenas noches, tío David.
Fakat bu enişte iyi tanınan bir suçlu.
El cuñado es un conocido delincuente,
Kes be! Hey, enişte.
Cállate la puta boca.
Leland Enişte?
¿ Tío Leland?
Sarah Teyze yemek yapamıyor ve Leland Enişte da gecenin yarısını eski şarkıları dinleyerek ve ağlayarak geçiriyor.
La tía Sarah no está para cocinar, y el tío Leland se pasa media noche escuchando música antigua y llorando.
Sarah Teyze yemek yapamıyor ve Leland Enişte da gecenin yarısını eski şarkıları dinleyerek ve ağlayarak geçiriyor.
La tía Sarah no puede cocinar ahora y el tío pasa la noche despierto llorando y escuchando música de antes.
Leland Enişte...
Tío Leland...
Artık bana Jules Enişte demelisin çünkü Rose Teyzenle evlendim.
- Desde ahora, yo soy el tío Jules, Porque soy el marido de tía Rosa.
Kısa sürede, Jules Enişte en yakın arkadaşım oldu.
- Mi tío Jules pronto se convirtió en mi gran amigo.
Teşekkürler, Enişte.
¡ Rosa!
Jules Enişte ve Rose Teyze, Minimes Caddesinde yeni bir apartmanda, konforlu bir yaşam sürüyorlardı.
- Tío Jules y tía Rosa vivían en la calle de los Mínimos, en un piso dotado con todas las comodidades modernas.
Jules Enişte her şeyi ayarlamıştı.
El tío Jules había organizado todo.
Jules Enişte, bir köylü kadına "hizmetçi" lakabı bahşederek çamaşır ve bulaşıkları yıkaması için işe aldı bu sayede elleri de yıkanmış oluyordu.
- El tío Jules había otorgado el rango de criada a una campesina de mirada perdida que venía a lavar los platos y la ropa, lo que le daba la oportunidad de lavarse las manos.
Gel de gör, Jules Enişte yemek pişiriyor.
¡ Tío Jules está cocinando!
Jules Enişte!
- Tío Jules, ¿ qué es?
Jules Enişte, bütün gece, bilge bir profesör edasıyla konuştu. O kadar güzel dama oynayan, taşlar fırlatan sertifikalı eğitimci babamsa onu dikkatle, cahil bir öğrenci gibi dinlemeye devam etti.
- El tío Jules hablaba como un profesor, mientras que mi padre, que solía ser el examinador, que jugaba tan bien a las damas y la petanca, le escuchaba atento, ignorante como un alumno.
- Jules Enişte çok ukalâ. Durmadan babama emirler yağdırıyor.
- Es tío Jules es el que manda y habla todo el tiempo.
Ve Jules Enişte büyüklüğünü gösterdi.
- Entonces el tío Jules se mostró generoso.
Jules Enişte, avcıların iştahını övdüğü için etimi yalayıp yuttum, ve biraz daha patates istedim.
- Como el tío Jules había alabado el apetito de los cazadores, yo devoré mi chuleta y repetí las patatas.
Jules Enişte senden daha büyük bir yalancı.
Y el tío Jules, es todavía más mentiroso que tú.
Jules Enişte, avcı hikâyelerinin doğruluğunu kanıtlıyordu.
- Jules acababa de confirmar la exactitud de sus historias de caza.
Jules Enişte!
¡ Tío Jules!
Her zamanki cömertliğiyle, Jules Enişte bizi arabaya davet etti. Yağmurda, tüfek ve bagajlarla yürümemiz söz konusu olamazdı.
- Generoso, el tío Jules había alquilado una carruaje para no tener que volver a pie con armas y equipaje.
Eğer o birgün benimle evlenirse,..... o zaman sen de bana "enişte" diye hitap edeceksin.
Si algún día se casa conmigo... entonces tendrás que decirme Tío 13.
Hey, enişte, bütün hayaletleri yakaladın mı? Tabii ki.
Hey, tío ¿ Sacaste todos los fantasmas?
Ona "enişte" demiyor musun?
¿ No le llamas "cuñado"?
Şimdi bize iyi bir şişman enişte ol ve sandalye getir.
Ahora, tráenos una sillas como el buen cuñado que eres
- Enişte
- Mi cuñado "?
- Bitti ha? - Bitti enişte.
- Se acabó todo, entonces?
Enişte yapma!
No! Basta!
Enişte!
No!
Bubba enişte hiç değişmedi.
El tío Bubba no ha cambiado nada.
Hayır, teşekkürler, Bubba enişte.
Funcionó con tu culo. - No gracias, tío Bubba.
Jules Enişte.
- ¿ Tío Jules?
Şapkanı unutma, enişte.
No olvides tu sombrero, tío.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]