Erez translate Spanish
85 parallel translation
Tekelerimizi, ineklerimizi, kazlarımızı kutsal topraklara nakledeceğiz. İsrail, Erez'e!
Deportaríamos las cabras, las vacas, las ocas... a Tierra Santa, a Eretz Israel.
Seçilen insanların görevi, bizi sağ salim kutsal topraklara Filistin'e, Erez-İsrail'e götürmektir. Musa'nın bizi Mısır'dan çıkardığı gibi.
Esas personas tendrán por misión llevarnos a buen puerto, a Tierra Santa, a Palestina, a Eretz Israel, como lo hizo Moisés al sacarnos de Egipto.
Tanrı bu treni kutsasın ve bu tren bizi sağ salim ve sağlıklı olarak Filistine, kutsal topraklara ve Erez İsrail'e ulaştırsın.
Que Dios bendiga este tren para que nos conduzcan sanos y salvos a Palestina, a Tierra Santa, a Eretz Israel. - Amén.
Ekmek için "Erez" e gidiyorum. Seni sonra çağırırım.
Voy a "Erez" por pan, volveré luego
Ben de Erez'e, "Erez, bana bir iyilik yap..."
Entonces le digo a Erez, " Erez, hazme un favor.
"Dinle Erez, ya MAG'i bana verirsin ya da zorla alırım!" dedim.
"Escucha, Erez, dame tu MAG, o la tomare por la fuerza!"
- Erez, tuvalet kâğıdı bitmiş.
Erez, me quede sin papel higienico!
- Erez, oturma orada.
Erez, no se siente alla .
- Erez, şaka zamanı değil.
Erez, este no es momento para bromas.
Erez, babana kahve yap.
Erez, que papá un poco de café.
- Yakında mezun olacağız Erez.
Vamos a graduar pronto, Erez.
Erez. Erez, dur.
Erez, Erez, para!
- Erez!
- Erez!
Erez, bir aile el gibidir.
Erez, una familia es como una mano.
Erez. Annem haklı.
Erez, a la derecha de la mamá.
- Erez, ben ütülerim.
Erez, lo voy a hierro para ti.
Erez, sen bağımsızsın.
Erez, Eres muy independiente.
Sözlere sığmıyor Erez.
Ella está fuera de los límites, de Erez.
Erez, defterin lazım.
Erez, necesito tu portátil.
Hadi Erez.
Vamos, de Erez.
- Seni çözdüm Erez.
Yo te, de Erez.
- Erez, bir saniye bekle.
Erez, espere un segundo.
Babana bir şey demeyecek misin?
Usted no va decir nada con él? Erez!
Erez! Erez!
Erez!
Dur! Yapma Erez.
Basta, de Erez.
Erez, odadan çantamı al.
Erez, consigue la bolsa desde mi habitación.
Gidelim. Erez, hadi!
Erez, vamos!
- Ne oluyor Erez?
¿ Qué está pasando, Erez?
Ne fark eder Erez?
¿ Qué más da, Erez?
Bu akşam benimle kalır mısın Erez?
¿ Te quedarás conmigo esta noche, Erez?
- Merhaba Opher, Erez.
Hey, Opher, Erez!
Erez, bir saniye buraya gel.
Erez, ven aquí un segundo.
Erez!
Erez! Erez!
Zavallı Erez hâlsiz kaldı çünkü babası hasta ve- -
Pobres de Erez está cayendo a pedazos, porque su padre está enfermo, y...
- Ya sen Erez?
¿ Y tú, Erez?
- Tebrikler Erez.
Felicidades, de Erez.
- Sen hastalıklı doğdun Erez.
- No puedo trabajar.
Sende osteoporoz var.
Naciste un hombre viejo, de Erez. Tienes osteoporosis.
- Teğmen Ro Laren.
- La alf érez Ro Laren.
- Köprüden Teğmen Ro'ya.
- Puente a alf érez Ro.
Raporunuz, Teğmen.
Su informe, alf érez.
- Teğmen Ro gemide değil.
- La alf érez Ro no está a bordo.
Teğmen Anthony Brevelle konuşuyor.
Informa el alf érez Anthony Brevelle.
Teğmen Hickman.
Alf érez Hickman.
İdare subayı, Teğmen Ro Laren.
Oficial piloto, alf érez Ro Laren.
- Teğmen, onu alabildik mi?
- Alf érez, ¿ le tenemos?
- Teğmen Sutter'dan Danışman Troi'a.
- Alf érez Sutter a consejera Troi.
Teğmen Ro, Keiko O'Brien, Guinan ve ben, Marlonia gezegenine yaptığımız büyüleyici ziyaretin ardından Atılgan'a dönüyoruz.
La alf érez Ro, Keiko O'Brien, Guinan y yo volvemos al Enterprise tras una fascinante visita al planeta Marlonia.
Yüzbaşı Edward Hagler ve Teğmen Sariel Rager.
Teniente Edward Hagler y alf érez Sariel Rager.
Ben teğmen Hayes efendim.
Aquí el alf érez Hayes.
Teğmen Sito'nun kaçış kapsülünün bizimle buluşması beklenen Federasyon uzayındaki konumumuza ulaştık. Ancak 30 saatten fazladır beklememize rağmen ondan hiç iz yok.
Hemos alcanzado las coordenadas del espacio de la Federación donde la nave de la alf érez Sito debía encontrarse con la nuestra, pero llevamos esperando más de 30 horas y no vemos rastro de ella.