English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ E ] / Escuchar

Escuchar translate Spanish

22,569 parallel translation
Tamam dostum, kalan 96 mesajı dinler dinlemez.
Bueno, pero después de escuchar estos otros 96 mensajes.
Bak, Elon, daha fazla ileri gitmeden önce, şu çocuğu dinlemek isteyebilirsin. Hadi. Anlat ona da.
mira, Elon, solo digo que antes de hacer algo quizas quieras escuchar a este niño vamos, dile a Elon
Sesinizi duymak istiyorum, tamam mı?
Quiero escuchar tu voz, ¿ sí?
Maria Bethânia çaldın mı ona?
¿ Le hiciste escuchar a Maria Bethânia?
- Dinler misin lütfen?
Tome un escuchar esto, por favor?
Kalbinden geçenleri bilmek isteyeceğine eminim.
Te garantizo que ella quiere para escuchar lo que está en tu corazón.
Her neredeysen oralarda bir yerlerde misin, beni duyabiliyor musun bilmiyorum.
Lo que usted es, Si está ahí fuera y que me puede escuchar...
İşte size süper caz hayranı bir dinleyici.
Aquí hay otro súperfan para escuchar cómo colocas los labios.
Baba, solo parçamı dinlemek ister misin?
Oye, papá, ¿ quieres escuchar mi solo?
Kalanını da duymak isterim.
Me gustaría escuchar el resto.
Onun senin için söylediklerini duysan...
Deberías escuchar cómo habla de ti.
Ve Janet bunu duymaktan usandı, yani ayrılmalarının sebeplerinden birisi buydu.
Y Janet, se cansó de escuchar, así que... el sombrero de las razones por las que se separó.
Beni dinlemedi.
Ella no quiso escuchar.
Onlarla görüşmelisiniz, onları bir dinleyin.
Mire, debería reunirse con ellos, escuchar lo que dicen.
Kimse senin kadın gücü saçmalıklarını dinlemek istemiyor.
Nadie quiere escuchar tus chorradas sobre el poder femenino.
Bunu duyduğuma memnun oldum.
Me alegra escuchar eso.
Vaktinde buna kulak vermediğime üzülüyorum şimdi.
Bueno, lamento no haber sido capaz de escuchar eso en su momento.
Tanrı'dan başka kimsenin lafını dinlemem gerekmez.
No tengo que escuchar a nadie excepto a Dios.
Eğer insanlar... ne olduğumuzu bilseler, etrafımıza doluşurlardı.
Si la gente pudiera escuchar lo que hacemos, correrían a nosotros.
Bu aşırı... büyük bir şey. Ve bu yüzden kendimizi dinlemeye öğretiyoruz. Çünkü dikkatli dinlerseniz yardım çığlığı atan ruhları duyabilirsiniz.
Y por eso es que nos entrenamos para escuchar, porque si escucha detenidamente, escuchará a las almas pidiendo ayuda.
Daha kimi duymak istiyorsun?
- ¿ Qué más quieres escuchar? ¿ Por qué no puedes decir la verdad?
Bence oğlunuz duymak istediklerinizi bilme konusunda kendini çok geliştirmiş.
Creo que su hijo ha aprendido muy bien a decir lo que ustedes quieren escuchar.
Müzik dinlemeye bile izniniz var mı ki, yoksa... Hayır.
¿ Siquiera te dejan escuchar música?
Ne duyuyorsun?
¿ Qué puedes escuchar?
Vasquez, o odada neler olduğunu duymam gerekiyor.
Vasquez, tengo que escuchar lo que está pasando en esa habitación.
- Duyduğunuz son çağrı budur.
Este es el último anuncio que van a escuchar por los altavoces.
Şuan duymak istediklerinin bu olmadığını biliyorum, ama bu odayı terkedemezsin.
Sé que no es lo que quisieras escuchar ahora, pero no vas a salir de este lugar.
Duyuyorsunuz, değil mi?
Las puedes escuchar, ¿ no?
Evet, bir lanet olsun ı edebilirsiniz?
¿ Puedo escuchar un "Mierda, si"?
Şimdi çok iyi dinlemenizi istiyorum.
A todos os quiero escuchar realmente duro ahora,
Eğer aşk sorunlarınız varsa beni dinleyin.
Si usted tiene problemas de amor, a continuación, escuchar a mí, Paula el mapache,
Kimse hususi bir bireyi dinlemek istemiyor.
A nadie le interesa escuchar a un ciudadano.
- Dinlemelisin bizi.
- No, necesitas escuchar esto.
Maalesef her insanın durumunu anında özümseyebildiğimden son on dakikadır dinlediğim şu saçmalıklar yüzünden kafamda bir fikir oluştu.
Desgraciadamente, estar en sintonía con la condición humana significa que después de escuchar esta mierda durante los últimos diez minutos, tengo pensamientos. Puta,
Az önce çok komik bir fıkra öğrendim.
Acabo de escuchar el chiste más gracioso.
Öyle hissediyorum. Her gün Amy Schumer'ı duyuyorum. Beni "daha az" hissettiriyor.
Bueno, sí siento que escuchar a Amy Schumer todos los días me hace sentir "menos que".
Onlardan haber alamıyorsam, kesinlikle tarikat tarafından alıkonulmuştur, kurtarmaya gitmeliyiz dedi.
Dijo que si no volvía a escuchar sobre ella, habríais sido raptadas por la secta y que viniese a rescataros.
Çatıya gitmeden önce bir çeşit meditasyon müziği dinkediğini duydum.
Bueno, le oí escuchar una clase de, como música de meditación antes de que subiera a la azotea.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Lamento escuchar eso.
Üzüldüm.
Lamento escuchar eso.
Sonra bir şeyleri fırlatmaya duvarları yumruklamaya, sesler duymaya başladı.
Luego empezó a tirar cosas, paredes de perforación, escuchar voces.
- Ne duydum ben demin?
¿ Qué fue eso que acabo de escuchar?
Dinlenecek bir haber programı kalmayana kadar haberleri dinledim.
Escuché las noticias hasta que no hubo nada más que escuchar.
- Bunu duyduğuma üzüldüm. - Hangi tarihe almak isteyeceğiniz belli mi?
Lamento escuchar eso. ¿ Saben cuándo les gustaría volver a planificarlo?
Sesini bir kere daha duyabilmek için her şeyimi verirdim.
Daría cualquier cosa para escuchar su voz una vez más.
Yavaş konuş, baban duyacak.
Habla más bajo que tu padre puede escuchar.
İşin doğrusu, buna sevindim. Çünkü Pasión... biraz gergin değil mi?
Y la verdad es que me alegra escuchar eso porque Pasión es un poco intensa, ¿ no?
Çılgınca bir şey duymak ister misin?
¿ Quieres escuchar una locura?
O yüzden size anlatmaya çalistiklarini dinlemelisiniz.
Por eso deberías escuchar lo que trata de decirte.
Fikrimi belirtmeli miyim yoksa sadece dinlemeli miyim?
Quiero decir, ¿ debo opinar o solo escuchar?
Başka ne duymak istiyorsun?
¿ Qué más quieres escuchar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]