Estaban translate Spanish
41,196 parallel translation
Sonra cevapların tarihte olduğunu anladım.
Vi que las respuestas estaban en la historia.
İktidardakilerle iktidarda olmayanlar arasındaki karşıtlık. Tüm bölge muhalefetin elindeydi.
Los que estaban en el poder y los que no estaban en el poder la oposición, habían tomado toda esta zona.
- Hepsi sana karşıydı.
- Estaban todos en tu contra, Rosario.
Bunlar çiftlikte gördüğüm fotoğraflara benziyor.
Esta dirección, es como las fotos que estaban en la granja.
Bugün kendimi mahkemede gördüm.
Todos estaban en la pista de hoy.
Suç mahallinde olup olmadığımı sordular.
Estaban buscando una coartada.
Dengemi kaybedip, merdivenlerden yuvarlandım arkadaşlarım beni hastaneye götürüyor.
¿ Cómo te has hecho eso? No, es que me caí por las escaleras y mis amigos me estaban llevando amablemente a urgencias.
Bilmiyorum, takip edildiğini fark etti, ben de seni kurtarmak için geldim, hadi kımılda.
No sé dónde está. Se dio cuenta que te estaban siguiendo y yo he venido a salvarte. ¡ Muévete!
Onunla birlikte kalan kızlar olduğunu düşünüyoruz, zarar gördükten sonra daha iyi hissetmesine yardımcı oluyorlardı.
Bueno, pensamos que estaban en el hogar de acogida con él y que le ayudaban a sentirse mejor cuando le hicieron daño.
Sen şişeyi yerden almak için eğilmişken depoya götürülmekte olan bir seri alışveriş arabası kontrolden çıkarak sana çarptı.
Y cuando te inclinaste a recogerla, una larga fila de carritos del supermercado que estaban siendo devueltos a la zona de carritos de la tienda se fueron sin control y se estrellaron directos contigo.
O'nun hakkında konuşurlarken benimleydin.
Tú estabas conmigo cuando estaban hablando de ello.
On dakika sonra, 27 araştırmacının tamamı ölmüştü.
Diez minutos después, todos los 27 investigadores estaban muertos.
Ama pantolonundaki dikişlerin modası geçeli en az 40 yıl olmuş.
Pero los puntos de su pantalón estaban por lo menos 40 años pasados de moda.
2 gün önce herkes yaşıyordu.
Hace dos días todos estaban vivos.
SEAL'ların bu görevler için var olduklarını sanıyordum.
Pero creía que para eso estaban los SEAL.
Aşağı yukarı 6 ay önce, Progamın detaylarına bakıyordum... ve silah kayıplarının eksik rapor edildiğini farkettim.
Hace unos seis meses, estaba haciendo números para el programa... y la incidencia de pérdidas de las armas que no estaban siendo declaradas.
Bahislerimden bir kaçı tutmadı hatırladığım bir kaç at yarışı sonucu değişmiş.
Algunas apuestas estaban mal. - Algunos resultados cambiaron.
- O ve bir arkadaşı tepelerde kamp yapıyordu. - - Onları farketmemişler, eğer uyanık olursanız memnun olurum.
Él y un amigo estaban acampando en las colinas, y no han sabido nada de ellos, y yo apreciaría si usted estaría a la expectativa.
Aynı polis istasyonunda bulunan adamlar gibiydi.
Eso fue como los chicos que estaban en la estación de policía...
Tabi, bunu kanıtlamayamıyorum. Çünkü onun kasasında senin parmak izlerini bulamadım.
No puedo demostrarlo, obviamente, porque tus huellas dactilares no estaban en su caja fuerte.
Herkes yattığı için ertesi sabaha kadar kimseyi görmedim.
Hasta la mañana siguiente no vi a nadie... ya estaban todos en la cama.
GZK, 1999'da ilk cinayetini işlediğinde sen ve içindeki sesin, orta okuldaydınız.
Tu instinto y tú estaban en el colegio... cuando el ACP atacó por primera vez en 1999.
Neden kulübede oldukları belli oldu.
Ahora es evidente por qué estaban en el cobertizo.
Annemle babam olmadığı zaman, okul gezilerinde bize eşlik ederdi.
El tío que nos acompañaba en las excursiones del colegio cuando nuestros padres estaban fuera. Es... simplemente es...
Etrafındaki sandalyeler de yeniden düzenlenmişti.
Las sillas estaban todas recolocadas.
Nerede olduklarını buldun.
Averiguaste dónde estaban.
Onaylamadıkları görevleri yapmadığınızı görmek istediler.
Y para que no pudieran terminar una misión con la que no estaban de acuerdo.
Kızımın aranmasına yardım eden, tüm gönüllülere Çok müteşekkirim.
Estaba agradecida por todos los voluntarios que estaban ayudando a buscar a mi hija.
Tek bildiğim Flora'mı kaçıran köylülerlerle Yattıklarıydı
Lo que sabía era que estaban involucrados con los palurdos que se llevaron a mi Flora.
Ahırda bulduğumuz şeyi görünce Onlar da bizim gibi şok olmuştu
Estaban tan sorprendidos como nosotros de lo que encontramos en el granero.
Çiftlik evini kapsamlıca aradık bulduğumuz şey, Buraya kaçak yerleşmiş olmalarıydı.
Hicimos una búsqueda a fondo en la granja y basándonos en lo que pudimos reunir, estaban ocupando la tierra ilegalmente.
Birlikteydiler sonra ayrıldılar tekrar birleştiler ama ne olacak belli değil.
Estaban juntos. - Sí. - Ahora están separados, juntos de nuevo, pero ¿ quién sabe qué va a pasar?
Tamam falan değil pinatadan geriye bir tane bile şeker bırakmamışlar bana.
No, en el momento que llegué a la piñata todos los dulces ya no estaban.
The Bachelor, The Bachelorette ya da Bachelor in Paradise türevi yarışma programlarına daha önce hiç katıldınız mı? Ya da bu programlardaki ilişkilerden herhangi birini duygusal olarak... -... desteklediğinizi belirten sosyal medya paylaşımlarında bulundunuz mu?
¿ Has salido alguna vez en el programa de televisión estadounidense "The Bachelor" o en "The Bachelorette" o "Bachelor in Paradise", o escrito a cualquier sitio de redes sociales de que estabas emocionalmente identificada con cualquiera de las relaciones que los concursantes estaban buscando?
Saat 11'i 5 geçe Moe'nun yerinden döndüğümde hâlâ montlarını çıkarıyorlardı.
¡ Cuando volví de donde Moe a las 23 : 05, aún se estaban sacando los abrigos!
Tanrım, üstleri hep salya.
Dios, estaban llenas de baba.
Silahlı saldırıdan beri fotoğraflarınız her yerde.
Es decir, ¿ desde el tiroteo? Vuestras fotos estaban en todas partes.
İtalyanlar, çoğunlukla güneyinde..... İrlandalı çete liderleri ise kuzeyinde daha fazlalardı.
Los italianos estaban principalmente en el sur y había más bandas de irlandeses en la parte norte.
Mars yüzeyine iniş simülasyonu vardı. Aylar sürmüştü. Sadede gelirsek, altı ekip üyesinden sadece ikisi dengeli faaliyet seviyelerini korudu ve psikolojik açıdan sağlıklıydı.
aterrizaje simulado en la superficie y pasaron muchos, muchos meses y para resumir, de los seis miembros de la tripulación, dos lograron mantener niveles estables de actividad y estaban psicológicamente sanos.
Kimse Ay'a gitmeyi düşünmüyordu herkes Mars'a gitmeyi hayal ediyordu.
Nadie estaba pensando en ir a la Luna ; estaban todos imaginándose ir a Marte.
İsterdim ama cinayet sırasında ne yaptıklarını sorduğumda ikisinin de uyuşturucu kullandığını itiraf etti.
Y lo hubiera hecho, excepto por una cosa : cuando la presioné para decirme qué estaban haciendo los dos en la hora de los asesinatos, admitió que los dos consumieron metanfetamina.
Başları da dertteydi.
Estaban en problemas.
Biriken onca bulaşığa bak. Eskiden öylece lavaboya koyardım...
Solía sólo lanzarlos al fregadero, y mágicamente estaban limpios en la mañana.
Kocasının, onun oraya geleceğinden nasıl haberi oldu? Bilmiyorum.
¿ Cómo supo Blacktone que estaban en ese restaurante?
Kıçlarıyla güldüler çünkü onlara yaşadıkları yerden bahsediyordu. Sing Sing'de mi?
Rieron como locos porque les hablaba del lugar en el que estaban viviendo.
Tanıtım sırasında çöp görevinde bulunmuş kişilerin listesini ver.
Necesito la lista de todos los que estaban aquí recogiendo basura durante la orientación.
- Ne için savaşıyorlardı?
¿ Y por qué estaban peleando?
onlar sadece çılgınlardı.
Estaban locos de atar.
Laboratuvar ve sera yok olmuştu.
El laboratorio y el invernadero estaban destrozados.
Kaynağını takip etmek mümkün değil. Hikayen beni düşündürdü.
Las muestras estaban demasiado contaminadas para analizarlas, pero me imaginé que vendrían del este con la tormenta, debido al arco oriental del viento, no hay manera de rastrear su origen.
-... CIA göstermiş gibi ima ettin. - Hayır, hayır.
- que apoyaba tu intención de ir a la guerra. - ¡ No, no, no, estaba sacudido porque los sirios estaban detrás de las explosiones de cabezas!