Estela translate Spanish
623 parallel translation
Ne zaman balık damarı bulsam kıçımda bitiyorsun.
Navegas siguiendo mi estela cada vez que encuentro un buen lugar.
Pusulasız küçük gemiler öndeki büyük teknelerin peşinden gelsin.
Los barcos pequeños que no tengan brújulas que sigan la estela de los más grandes.
Arka ışıkları karanlıkta kaybolana dek arkasından baktım.
Me quedé ahí, mirándolo... hasta que la estela de luz se desvaneció en la oscuridad.
Sonraki resimde, bir dakika sonrasında nokta batıdan doğuya doğru hareket ediyor hızı bir çizgi oluşturuyor.
Un minuto después, el punto se movió al Este y dejó una estela.
"Merdivende yukarıya doğru giden... "... kan izleri... "... ve kızların odasında yerde...
"En la escalera había una estela de sangre con huellas que se dirigían hacia arriba" en el suelo de la habitación de sus hijas " estaba el cuerpo de Julia decapitado...
Günlerin izini bıraktık ardımızda bir heykel galerisi gibi ta ki geçen yaz aniden...
Dejamos detrás una estela de días cual galería de esculturas hasta que de repente, el último verano...
Muhteşem kırmızı, mavi ve gümüş roket, mavi gökyüzünde beyaz bir iz bırakarak havalandı.
El gran cohete rojo y azul plateado, - dejando una estela de humo blanco... - ¿ Una estela blanca?
Beyaz bir iz bıraktı.
¿ Cómo era la estela?
Mavi gökyüzünde beyaz iz.
Era una estela blanca contra el cielo azul.
Antony adım adım onun peşinde ilerliyor.
Poco a poco, Antonio sigue su estela.
Bu bir türbe. Çok güzel yapılmış.
Una estela perfecta.
Bence bu mezar taşı en az beş, altı yıldır gölde duruyor.
Lo cierto es que esa estela lleva en el lago 5 ó 6 años.
Taş keskileri burada durur, o taşın yapımında kullanılan aletleri arıyorum.
Guardaba sus herramientas aquí. Intento averiguar quién hizo esa estela.
Hiç bir dikili taşın üzerinde bununla ilgili bir kayıt yok.
No hay registros de eso en ninguna estela.
Karmaşayı beraberinde getirdi
Dejando una estela de caos
Uzun menzilli taramalar, evrensel boyutta ilkel sibernetik yapıların varlığını doğrular.
Seguimos la estela de su Esfera. Escáneres de largo alcance confirman la presencia de construcciones cibernéticas sin refinar a escala mundial.
Mesela hava koridoru.
Es como ir a la estela de un coche.
Gaz pedalını bırakıp, aynı hızla devam edersiniz ardından gazı kökleyip hava koridoru sayesinde aynı anda belki iki üç aracı birden geçersiniz.
Puedes soltar el acelerador y mantener la misma velocidad. Luego pisas el acelerador dejas la estela y adelantas quizá a dos o tres coches a la vez.
Stoddard ve Aron Ferrari ile takibi kaybetti.
Ahora Stoddard y Aron han perdido la estela del Ferrari.
Yaptıklarınız için gurur duyuyoruz. Peder Rattigan! Sorun ne Estella?
Estamos orgullosos de lo que han hecho... ¿ que pasa Estela?
Hemen getir Estella. Arabada ön tarafa koymuştu.
Ve tú Estela, lo puso en carruaje, al frente.
Sana ne söylemişti Estella?
¿ Qué te dijo, Estela?
Depremin en çok hasar verdiği yer olan İkiz Tepeler ve Market Caddesi arasındaki yerleşim bölgesi tamamen harabelerle kaplanmış durumda.
El terremoto ha formado un ángulo entre Twin Peaks y Market Street creando una estela de destrucción en el distrito residencial.
Depremin en çok zarar verdiği yer olan İkiz Tepeler ve Market Caddesi arasındaki yerleşim bölgesi tamamen harabelerle kaplanmış durumda.
El terremoto ha formado un ángulo entre Twin Peaks y Market Street creando una estela de destrucción en el distrito residencial.
- Atomik, çok eski. Giderken atık izi ve yüksek radyasyon bırakıyor.
Atómica, muy arcaica deja una estela de desechos y radiación sólida.
İyonizasyon izi gibi gözüküyor.
lnteresante. Parece una estela de ionización.
Dur... Uçak izi.
Deténganse... estela de vapor.
Estelle, uyumu bozan sensin.
Estela, eres tú la que vas mal.
Gecenin kervanına yol gösteren yıldızdan
Que la estrella que deja una estela de luz
Birlikte yaşama olmadan komünizm mezarda sabahlamak demektir.
Comunismo sin amor libre es una estela en un cementerio.
Suyu yarar ama arkasında bıraktığı su tekrar birleşir.
Hiende el agua, pero, en la estela que deja el agua está intacta.
Parlak uyanışını izleyerek
Mirando tu brillante estela ¿ Quién eres?
II Tempo Gigante muhteşem bir performans sergiliyor. Rimspoke arayı kapatıyor.
Felgen tiene bajo control Il Tempo Gigante, conduciendo magistralmente, tras la estela de los demás, que marchan por la parte lejana del circuito.
Bu, fotoğrafı çeken geminin dümen suyu.
Esta es la estela del barco que tomó la fotografía.
- Şu anda birileri nükleer bir denizaltıyı aynı şekilde bulabilir : dümen suyundan.
Alguien ahora puede localizar un submarino nuclear sumergido exactamente del mismo modo, por su estela.
İyon izimden uzak durun. Hedefe kilitleniyorum.
No te acerques a mi estela de ion, tengo al blanco en la mira.
Hızla giderken, uzayan ışık dalgalarını arkasında bırakıyor.
Al alejarse, deja detrás una estela de ondas de luz.
Elips bir galaksi mesela radyo dalgaları içinde parıldayarak uzaklaşıyor.
Una galaxia elíptica, por ejemplo dejando atrás una larga estela, brillando en ondas de radio.
- Isı izimi izleyecekler.
- Verán mi estela de calor.
Hiç haberleri olmadan Xusia'nın kara büyüsünün yardım ettiği Cromwell'in orduları arkasında lanetli ölümler felaketler ve yıkım bırakarak Ehdan sınırlarına dayanmıştı.
Lejos de allí, los ejércitos de Cromwell, ayudados por la magia negra de Xusia habían traspasado las fronteras de Ehdan dejando a su paso una horrible estela de muerte, enfermedad y destrucción.
İşte, bu bir B-29 kuyruğu izi.
Bueno, ésa es la estela de un B-29.
"The Silver Surfer!"
"¡ Estela Plateada!"
Silver Surfer bu ızdıraba hizmet eder.
Estela Plateada salva a los afligidos.
- Bayım Silver Surfer'ı sever misiniz?
- Tío, ¿ te gusta Estela Plateada?
Surfman aptalmış!
¡ Estela, un pardillo!
Surfer'ın üşütüklüğü etrafımızı sardı!
¡ Estela está colgao por no abrirse!
Silver Surfer bokumu yesin!
¡ Estela Plateada es una mierda!
- Silver Surfer.
- Estela Plateada.
"Gözünü Silver Surver'a diktiğin yerde, tek başına o yükseklerde kalabilirsin."
"Donde se dirige Estela Plateada, debe hacerlo solo."
Paraşüte sıkıca sarılıp, kendini dışarı fırlat.
Apriétalo contra el pecho y salta lejos de la estela de turbulencia. ¿ Me oyes?
Duydun mu? Hızla atla.
Aléjate de la estela.