Etmem translate Spanish
12,629 parallel translation
Bu yüzden de sizin müdürünüz olarak görevime devam etmem istendi. Önümüzdeki aylarda birçok yenilikler yapılacak. Sonuç olarak, toplumsal adaleti sağlamak için en temel arzumuz, bizi öldürmek isteyenlerle öldürmek istemeyenleri ayırt etmek olacaktır.
me han pedido que me quede como su director muchos cambios ocurriran en los siguientes meses la peor parte es que lo que nos distingue de los que nos quieren matar...
Kötü haberse, mesajlarıma cevap vermemek için bulacağın bahaneyi merak etmem.
La mala noticia es que tienes que pensar otra excusa para ignorar mis mensajes.
Genelde mesaiye kalan birkaç kişi olur ama kim olduklarına dikkat etmem.
Siempre hay varias personas trabajando hasta tarde, pero no presté atención.
- Maddox'ın örtbas etmem için para verdiği her şeyi.
Todo lo que Maddox me pagó para blanquear.
Nasıl bu kadar güzel bir kızı takip etmem?
¿ Cómo podría no seguir una chica tan bonita?
Frank'i teşhis etmem için beni götüren polisler bir çılgının işi olduğunu söylediler. İç terör gibi bir şeymiş.
Los policías que me llevaron a identificar a Frank dijo que esto era sólo un loco, como... el terror doméstico o algo así.
Öncelikle hafta sonu kaçamağı tek parmağımı bile feda etmem.
En primer lugar, no pienso cortarme ningún dedo por un ligue de fin de semana.
- Hiç tavsiye etmem.
- Un pequeño consejo.
Genelde ölümü tedavi etmem.
Yo no trato a la muerte a la ligera.
Telafi etmem gereken çok şey var.
Ya sabes, tengo un montón de compensar.
Kurallara uyun, Bayan Barbary, aksi hâlde sizi rapor etmem gerekecek.
Usted se conformará, Srta. Barbary, o daré parte.
Kontrol etmem gerek.
Solo necesito revisar.
Kabul etmem lazım seninle ilgili bazı karmaşık hislerim vardı... Stella'ya asılman konusunda
Yo... tengo que admitir eh, que tenía algunos sentimientos complicados acerca de ti... golpear a Stella.
Riske etmem.
No quiero correr ese riesgo.
Gidip Jesse'yi kontrol etmem gerek.
Tengo que ir a ver a Jesse.
Acelem var ama sana bir şey itiraf etmem lazım.
Tengo un poco de prisa pero creo que deberías saber algo.
- Kurtulmasına yardım etmem hakkında.
De ayudarlo a salir.
Bu eşyaların bazılarını yeniden kontrol etmem gerekecek.
Señora, lo siento. Voy a tener que volver a pasar algunos productos.
İnsanların yardıma ihtiyacı olduğunda tereddüt bile etmem.
Las personas necesitan ayuda, yo no dudo en ayudarlas.
Kimseyi rahatsız etmem.
No molestaré a nadie.
Farklısın ve benim bunu kabul etmem gerekiyor. Ama iletişim kuramazsan ya da uzlaşamazsan bu yürümez.
Eres diferente, y necesito aceptarlo, pero no va a funcionar si no puedes comunicarte o compromiso.
Aşağıda olup biteni kontrol etmem lazım.
Mira, tengo que ir a revisar cosas abajo.
Avukatlarına tanık listesini tebliğ etmem gerekiyor.
Estoy obligado a revelar la lista de testigos a sus abogados.
Ona karşı tanıklık etmem gerekiyordu.
Se supone que debo ser testificar contra él.
Tamam. Diyelim ki, sınıftaki kızlardan birine taviz vermek zorunda kaldım ve gizli görevim gereği onu tatmin etmem gerek. Sorun olmaz değil mi?
Hipotéticamente hablando... si me encontrara en dificultades con una de estas alumnas... y mantener mi cobertura me obliga a satisfacerla sexualmente... eso sería genial, ¿ no?
İtiraf edeyim, hocayı öldürdüyse bile dert etmem evlenirim vallahi.
Seré honesto, si mató al profesor, no importaría igual me caso.
Çamaşırlarda olduğu gibi fotoğrafa da son onayı ben vereceğim ve mesleki açıdan yumuşatıcı tercih etmem.
Tendré la última palabra, y en cuanto a la lavandería, prefiero que uses suavizante en cualquier cosa que toque mis asuntos.
Sadece elinde biraz Rom olsa onu hayal etmem daha kolay olurdu.
Ayuda si me lo imagino como a alguien que saldría en una botella de ron.
Buna müsaade etmem!
¡ Pero no te vamos a dejar!
Bayanlar ve baylar, normalde hizmetiniz için teşekkür etmem gereken yer burası.
Damas y caballeros, aquí es donde... normalmente les agradezco sus servicios.
Şimdi izninle, yardım etmem gereken biri var.
Pero no me hago ilusiones. Ahora, si me perdonas, hay alguien que necesita mi ayuda.
- Evet, kesinlikle tavsiye etmem.
- No es muy recomendable.
Seni muayene etmem gerek.
Necesito examinarla.
Olamaz! Dikkat etmem lazım.
Tengo que tener cuidado.
Dedektif Wiegert bana onlarla birlikte Steve Avery'nin evine girmemi ve yaptıklarını kayıt altına almamı şayet kanıt bulurlarsa da tüm kanıtları muhafaza etmem gerektiğini söyledi.
El agente Wiegert me dijo que mi responsabilidad sería ir con ellos al remolque de Steve Avery y documentar lo que hicieran y, en caso de que se llevaran pruebas, ponerlas bajo mi custodia.
Benin gözlemlerime göre aslında... Kabul etmem lazım ki anahtarı yerleştirmiş olmaları mümkün.
Si es solo por lo que observé, debo decir... que es posible.
Derslerimde böyle numaralara müsaade etmem.
No hagas esos trucos en mi clase.
Zai Fundin'i öldürebilmeni takdir etmem gerek.
Debo aplaudirlo por cómo consiguió la información para matar a Zaifuddin.
Sana itiraf etmem gereken bir şey var.
Tengo algo que confesarte.
Sanırım Nic'le devam etmem gerekecek.
Supongo que tendré que conformarme con Nic.
Şimdi bana hiç mantıklı olmayan kuralları körü körüne kabul etmem söyleniyor.
Ahora, que acepte ciegamente las reglas lo cual no tiene sentido.
Hayır, asla trenle seyahat etmem.
No, nunca viajo en tren.
Asla berbat etmem.
Nunca lo arruiné.
Heba etmem, efendim ve referansla ilgilenirim.
No lo tirare a la basura, señor. Y conseguire la carta.
Hayır istemiyorum, ben kahvaltı etmem.
No. Nunca desayuno.
Bu lanet şeyi not etmem gerek.
Debo tomar nota.
Kime mücevher verdiğime biraz dikkat etmem gerek galiba.
Parece que tendré que tener más cuidado para regalar joyas.
Baypas etmem lazım.
Tengo que buscar otra manera.
Her şeyi kontrol etmem lazım.
Tengo que controlar todo.
Veda etmem için.
Para despedirme.
- Her şeyi iptal etmem en iyisi. - Olmaz!
- Hay que cancelar.