Eğzersiz translate Spanish
2,282 parallel translation
Doktor egzersiz yapmamı söyledi.
El doctor me pidió hacer ejercicio.
Egzersiz yapmamı söyledi. Daha çok egzersiz.
Me ha dicho que haga ejercicio.
Çok fazla egzersiz yapıyorsun.
Haces mucho ejercicio.
Egzersiz yapıp o şirin kıçını formda tutabileceğini mi sanıyorsun?
¿ Crees que vas a poder ejercitarte y mantener ese trasero?
Egzersiz filan mı yapıyorsun?
¿ Haces ejercicios o algo así?
Bu yaşlarda egzersiz yapmaları lazım, o yüzden onu her gün yürüyüşe çıkarırım.
El ejercicio es importante para ellos a esta edad, así que intento pasearla todos los días.
Phil'e de egzersiz yaptırmayı severim.
También me gusta hacer que Phil haga ejercicio.
Egzersiz sana iyi gelir.
Te irá bien el ejercicio.
Evet, başlarda biraz hassas olacaktır fakat onlara alışmanız için yapabileceğiniz birkaç egzersiz var.
Sí, al principio estarán un poco sensibles, pero hay algunos ejercicios que puede hacer para rehabilitarlos.
Bu benim egzersiz yöntemim.
Hey, es mi cardio. ¿ Ok?
Birkaç kilo verse iyi olacak ama hiç egzersiz yapmıyor...
Le vendría bien bajar unos kilogramos, pero no hace ejercicio, así que...
Ben de sonraki sahnemin çekimine kadar biraz egzersiz yapayım dedim o yüzden ben de orta bölümdeki stres atma yerine geldim.
Así que quiero tener un poco de ejercicio antes de filmar mi siguiente escena esto alivia un poco la tensión aquí en el Middeck.
Beni arayıp, egzersiz yapmak istediğini söyledi.
Me llamó ayer para decirme que le gustaría hacer ejercicio.
Egzersiz yapıyordum.
A hacer ejercicio.
Hayır, egzersiz yapıyorum.
No, me entreno.
Baba, egzersiz yapıyorum. - Aferin.
Papá, yo - estoy haciendo ejercicio.
Egzersiz yapıyor olmalısın.
Parece que te ejercitas.
Pantolonunda 20 kiloluk piton taşımak iyi egzersiz oluyor.
Hay que ejercitarse a diario si debes cargar una pitón de 9 kg en tus pantalones.
Egzersiz odasında yardıma ihtiyacımız var!
¡ Necesitamos ayuda en el cuarto de ejercicios!
Bu beni gerçekten motive eden türden bir egzersiz.
Esta es la clase de ejercicio que de verdad me motiva.
Pekala, oyunu bana bir hastam hediye etti ve ben iyi bir egzersiz yöntemi olduğunu düşünüyorum.
Bien, era un regalo de un paciente y resulta ser un ejercicio grandioso.
Ben de istemiyorum, o yüzden bu şekilde egzersiz yaptırıyorum.
Ni yo, por lo que le hago esto para darle un poco de movimiento.
Annem egzersiz yapmam gerektiğini söyler.
mi mama ¡ dice que necesito el ejercicio.
Hastaneden çıktığına göre egzersiz yapıp tekrar forma girmelisin.
Ahora que saliste del hospital, deberás hacer ejercicio para ponerte en forma.
Hiç egzersiz yapmamışsın.
Estás fuera de práctica.
Ben de egzersiz yapmak için atmadım. Eski hâline getirebilir miyim diye bakmak için yani.
Sólo mantuve esto por aquí para ver si, como un ejercicio, podría restaurarlo de nuevo. ¿ Sabes?
Egzersiz planı.
El plan de ejercicios.
Birkaç egzersiz düşkünü müşterim var ve her gün çok fazla su içiyorlar, arsenik zehirlenmesi yaşıyorlar.
se envenenaron con arsénico.
Şunu söylemeliyim ki biraz egzersiz yapmalıyız.
Solo estoy diciendo de que esto nos ejercitará un poquito.
Ee, bi şarkı kitabın falan var mı ya da öyle bir egzersiz kitabın falan var mı?
¿ Tienes un cancionero o algo o un libro de ejercicios para practicar?
- egzersiz yapmamız lazım. - Şimdi mi.. Hayır, bekleyin bir dakika.
- Mamá, fue una mala decisión, y lo sabes.
Kreştekiler, onları gelişigüzel zamanlarda, egzersiz için yürüyüşe çıkarmayı kabul etti.
La guardería accedió a hacerlos marchar a horas al azar para hacer ejercicio. Los niños...
Sürekli egzersiz yapıyor tabii.
Sí, hace algo de gimnasia algunas veces.
- Aslında unutmadı. Hâlâ egzersiz yapıyor.
- De hecho, no, aún está practicando.
Hamilelerin şişmiş karınları aslında bir egzersiz topunun gerginliğine sahiptir.
La panza de hecho tiene la tensión de una pelota de ejercicio.
Düzenli şekilde egzersiz yapıyor musun?
Haces ejercicio regularmente?
- Yaşıma uygun egzersiz, işte bu.
A mi edad, éste es mi ejercicio.
Egzersiz.
Ejercicio.
Şınav. Egzersiz.
Flexiones de brazos.
Egzersiz yapmıştım.
He estado practicando.
Egzersiz.
Practicando.
Diyet, egzersiz, takviyeler, olumlu düşünme.
Dieta, ejercicios, suplementos, pensamientos positivos.
İki kişinin birlikte, bütün vücutlarını kullandığı bir egzersiz biliyor musun?
Oye, ¿ conoces algún ejercicio para dos personas en el que se use todo el cuerpo?
Bir zamanlar bir adam tanirdim, gunde 60 sigara icerdi, balik gibi icki icerdi, bir bugun bile egzersiz yapmazdi.
Sabes que conocí a un tipo una vez, que fumaba 60 cigarrillos al día, que bebía como un pez, y en su vida hizo ejercicio.
Detroit aksanlı, araba kaldırarak egzersiz yapmış gibi?
¿ Acento de Detroit, parece que pudiera levantar un auto?
- Bu sadece bir egzersiz.
- Es sólo un ejercicio.
Egzersiz yapmak için fırsat bulamıyor musun?
¿ No tiene tiempo suficiente para un entrenamiento completo?
Sakarlığı kontrol etmek için güzel bir egzersiz.
No hay nada como una sesión de ejercicios para controlar la torpeza.
Onu egzersiz aletine doğru dayadım ve biz- - - Yap.
La arrincono contra el Stairmaster y...
Ayrıca saplantılı bir biçimde egzersiz yapmayı bırakırsan, bende bırakacağım.
y parare de ser obsesionada con los crujidos si tu también lo haces.
Diyet, egzersiz, genetik.
Dieta, ejercicio, la genética.