Facebook translate Spanish
2,199 parallel translation
Martin'in Facebook'u mu var?
¿ Martin está en Facebook?
Bak, Facebook profilinle ilgili konuşmamız gerek.
Mira, necesito hablar contigo sobre tu página de Facebook.
En azından birinin işine yaramış çünkü Facebook benim işime hiç yaramadı.
Bueno, al menos alguien le saco un poco de provecho porque esto del Facebook no me está funcionando.
Neden baban Facebook'tan arkadaşım olmak istemiyor?
¿ Por qué no puedo hacer que tu papá sea mi amigo en Facebook?
Baba, büyükbabamın Facebook'u olduğunu biliyor muydun?
Oye, papá, ¿ sabías que el abuelo está en el facebook?
Facebook'a bakıyordum bütün fotoğraflarda Chloe Kirkwood'un pijama partisine gidenlerle doluydu sanırım ben davet edilmedim.
Es solo que... estaba viendo en Facebook odas esas fotos que salían de todo mundo en la pijamada de Chloe Kirkwood, a la que supongo que no fui invitada.
Sue'nun facebook'unda dolanıyorum.
Curioseando en su Facebook.
Facebook'ta paylaşacağım.
Lo subiré a Facebook.
Durum güncellememe yapılan yorumları kontrol ediyordum, Jill Munroe isimli bir kız beni eklemiş.
Estaba viendo las respuestas a mi actualización de estado, y tengo una nueva amiga en Facebook, una chica llamada Jill Munroe.
Her gece Facebook'ta dolanıp hayali arkadaşlar üretiyorsun.
Estás merodeando por Facebook todas las noches, e inventas falsos amigos.
Facebook'a fotoğraf yüklemeye çalışıyorum nasıl yükleniyor bilmiyorum.
Es que estoy tratando de subir nuestras fotos a Facebook y no sé cómo.
Facebook'a yükleyemedikten sonra ne anlamı var ki?
¿ Cuál es el caso si no puedo subir nada de eso en Facebook?
Onun Facebook'unda dolanmaya başlamadan iki hafta öncesiyle aynı kişi.
Es la misma persona que era hace dos semanas antes de que empezaras a husemar en su Facebook.
Belki de Facebook'a müdahale edemem.
Tal vez no puedo manejar Facebook.
O gece tüm Facebook çakma hesaplarımı sildim.
Así que, esa noche borré todos mis perfiles de Facebook.
Bunları Facebook'dan buldum.
Conseguí esto de Facebook.
Facebook'a koyduğu şeye baksana.
Bueno, comprueba lo que ya está en Facebook.
Yardımcımın söylediğine göre Facebook'ta 50,000 takipçiniz varmış.
Mi ayudante dice que has alcanzado los 50.000 seguidores en Facebook.
Çok etkileyici bir Facebook sayfası, bir çok arkadaşı var.
Tiene una página de Facebook muy impresionante, muchos amigos.
Lyndsey beni Facebook'da arkadaş listesinden çıkarttı.
- Lyndsey me borró del Facebook.
Bunu üç boyutlu Facebook olarak da düşünebilirsin.
Pero puedes pensar en eso como Facebook en 3-D.
Kristen, Michael'la arkadaş mı diye Facebook'a bakacağım.
Compruebo en Facebook si Kristen es amiga de Michael.
Facebook'da arkadaş olmamışlar bile.
Ni siquiera lo tiene en Facebook.
Lisedeki dans hocamızla bile arkadaş olmuş.
En Facebook es amiga de su instructor de krump del bachillerato.
Sınıftan bazı çocuklar bana Facebook'tan laf attı bugün.
Algunos de los chicos de la clase me han estado ciberacosando por Facebook.
Facebook hesabımı kapattığımı fark etmişsindir.
Ya habrás visto que cerré mi página de Facebook.
Facebook.
Facebook.
- Facebook.
- Facebook.
Keyif, hız, Facebook, Twitter...
Placer, velocidad, Facebook, Twitter.
Ama kendilerini ifade etmek için İnternet, Facebook ve Twitter kullanıyorlar.
Pero ellos están utilizando la Web, Facebook y Twitter para expresarse.
Facebook sayfası silmeme benzemiyor.
No es como si borrara una página de Facebook.
Aptal gibi Facebook sayfasına girdim her yerde onun fotoğrafları vardı.
Y luego estúpidamente fui a su página de Facebook, y habían un montón de fotos de ella
Sen her zaman karının Facebook'una bakarsın.
Vas a la página de Facebook de tu esposa todo el tiempo.
- Sürekli konuşuyoruz, Facebook arkadaşıyız.
Hablamos todo el tiempo, y somos amigas en Facebook.
Facebook'a birkaç fotoğrafımızı koydum.
Puse algunas fotos de nosotros en Facebook.
Facebook'undaki profil fotoğrafını kullanma.
Bueno, no utilices tu foto de perfil de Facebook.
Bunu bilme nedenim de, şansıma, yükümlü olduğum görevler kısmında Brick'in Facebook sayfasının yönetimi de var.
Lo que sé, por suerte, es que llevar el Facebook de Brick entra en mis obligaciones laborales.
Daha Facebook icat edilmeden önce bile Cameron Lynch'i arkadaş listemden silmeye çalışıyorum.
He sido antipático con Cameron Lynch incluso antes de que existiera el Facebook.
Dr. Breeland'a, onu Facebook arkadaş listemden çıkaracağımı söyleyebilirsin.
Por qué no se lo cuentas al Doctor Breeland ¿ Le desagrego como amigo en Facebook?
Herkes az çok buna kafa yordu, konuşulmadı ama Facebook'ta ortamlara yayıldı.
Bueno, todo el mundo lo dió por hecho.
En son nöbeti üç hafta önceymiş. Kadının Facebook'ta bir adamla konuştuğunu öğrenmiş ve iPad'ini tuvalete atmaya kalkmış.
Y el último episodio fue hacer tres semanas, se enteró de que había estado hablando con un antiguo novio en Facebook y trató de tirar su iPod por el retrete.
- Facebook'tan ekledim.
- Me hice amigo suyo en Facebook.
iki yıl önce savcılıkta çalışan ve Facebook hesabı olmayan bir stajyer buldum.
He encontrado una pasante en la oficina del fiscal que trabajó con ella hace dos años que no tiene cuenta de Facebook.
- Facebook'tan öğrendim.
- Lo supe de Facebook.
Facebook'uma bile giremiyorum.
No puedo entrar a Facebook.
Nihayet. Bay Dönme Avcısı tüm internet adreslerinize "pipinizi" gönderdi.
Por fin. " El Sr. T... el Cazador de Transexuales... ha enviado tus genitales masculinos a todos los e-mail, Facebook,
Joe Fox'un Facebook sayfasında aradım ama bulamadım. Adamın 500'den fazla arkadaşı var. Çoğu kadın.
No puedo identificarla en el Facebook de Joe Fox, pero tiene más de 500 amigos, muchas mujeres bonitas y pocos hombres.
Ama, mesela, Facebook durumumu güncelleyebilir miyim?
Pero, hasta que, actualice mi estado en Facebook...
Facebook'a koyarız.
Las pondremos en Facebook.
Şu Facebook'u yapan... Adı neydi?
Facebook... ¿ Cómo se llama?
Facebook'ta sayfa bile açılmış.
Tienen perfil de Facebook propio.