Factor translate Spanish
1,631 parallel translation
Fear Factor'da bunu yapsınlar bakalım.
A ver si hacen esto en Fear Factor.
şimdi, birlikte takım olmak gibi parlak fikirlerde bulunma. Çünkü... Çünkü bu kişilik bozukluğunun başka bir etkeni de... yanlız çalışmaktır.
Ahora, no te hagas ninguna idea loca de que nos juntemos porque otro factor de esta enfermedad... es que trabajamos solos.
Sürpriz unsurunu kaybettik diyebilirim.
Diría que perdimos el factor sorpresa.
D Maddesi'nin yüksek derecede bağımlılık yarattığının farkında mısın?
¿ Está al tanto del alto factor adictivo de la Sustancia D?
- İşte son noktayı koydu.
- Un factor decisivo.
- Aynen öyle. - Tabi.
Está ese factor.
Ne yapıyorsun?
EL FACTOR X ¿ Qué haces? ¿ Qué es eso?
Her yönden, Harvey çok iyi bir eski işçi örneği.
En muchos sentidos, Harvey era un candidato modelo del factor X.
Bu Darwin olaylarını ile ilgili şöyle düşünüyorum. Ölebilirler ama en azından eğlenceli ölüyorlar.
Estos tipos del factor X que te interesan... quizá mueran jóvenes, pero se divierten más en el ínter.
Riski arttıran diğer faktör ise verilen yanlış kararlar.
El otro factor de riesgo del uso simultaneo de droga... - es que se afecta el criterio.
Ama Darwin olayları ile ilgili bir ilişki kuramadım.
Pero nunca encontré una característica en común para el factor X.
- Ona nasıl dayanıyorsun?
- ¿ Cómo toleras esto? ¡ Es un episodio de Factor Miedo!
Fear Factor'ün bir bölümünde gibiyim. Bir köşkte yaşamadığım ve pedikürlü bir kanişim olmadığı için üzgünüm.
Perdón por no vivir en una mansión con un chihuahua peinado.
Bu kayda değer bir "oops" faktörü olabilir mi?
Existe un factor "oops" significativo, correcto?
Nedir bu "Alacakaranlık kuşağı" mı?
¿ El programa Fear Factor?
Bu çok önemli tabii. Size sevgiden bahsedeyim.
Bueno, ése es un factor muy importante, y yo puedo hablarte de amor.
Şey, yerçekimi de var tabii. Giderek gençleşmiyoruz, değil mi?
Bien, la gravedad es un factor. ¿ No nos hacemos un poco más jóvenes, verdad?
- Risk faktörü yüksek, Farmer.
- El factor de riesgo es alto, Farmer.
- Ereksiyon faktörü.
El factor erección.
Çarpıcı bir nakavt ve unutmayın, insan faktörü olmadan.
Un KO impresionante. Recuerden que no se contó el factor humano.
Havadan bulaştığını da işin içine katarsanız...
Si se considera el factor aire...
Eğer onları kandırabilirsek içeriye girerken ve köyü araştırırken saldırı ekibine ben komuta edebilirim. Aroon'un üssüne saldıracağız.
Si mantenemos el factor sorpresa mientras las secciones entran y registran el pueblo yo guiaré a la fuerza de ataque y avanzaré hacia la base de Aroons.
Sayısız tanınmış bilim adamı, çürüyen bitkilerin yaydığı nitrojendioksitin hava kirliliğine yol açtığını söyledi.
Científicos notables han dicho que un factor en la contaminación son los óxidos de nitrógeno de plantas en descomposición.
Buradan Yerküre ile aramızdaki ilişkiyi değiştiren ikinci etkene geliyoruz.
Esto me lleva al segundo factor que ha transformado nuestra relación con la Tierra.
Yerküreyle ilişkimizi değiştiren son etken düşünce tarzımızdır.
Nuestra manera de pensar es el factor final que cambia nuestra relación con la Tierra.
Kim ne derse desin, veliler en önemli faktör.
Después de todo, los padres son siempre el factor más importante.
Tespit edilirlerse, bu savaşa neden olur ve baskın unsurumuzu kaybederiz.
Si los detectan, es un acto de guerra, y perderemos el factor sorpresa.
Tespit edilme, inisiyatif kaybı, baskın unsurlar.
La detección, la pérdida de la iniciativa y del factor sorpresa.
Zamanla, burada başka bir olguyu farkettik.
Bien. Aprendimos a lo largo de un cierto periodo. Que habia otro factor.
Burada düşünülebilecek başka bir faktör var.
Todavía hay un factor a considerar.
Artık, şimdeye dek sınırlayıcı faktör Cylon bilgisayarı ile bizim bilgisayarların uyumsuzluğu gidermekti.
El factor que nos limita hasta ahora ha sido nuestra incapacidad de instalar la computadora Cylon sobre nuestra computadora.
Sanırım olayın heyecanından doğru şeyi göremiyorsunuz.
Podemos olvidar la emoción violenta como factor atenuante.
... şiddete LSD'nin mi yoksa başa bir durumun mu neden olduğunu öğrenmek istiyoruz.
¿ Fue la droga en sí o hubo algún otro factor?
Yinelenen 36.7 FTL faktörüyle kuantum tüneli açarak.
Con un túnel "cuántium" con un factor FTL recurrente de 36,7.
Neden sürekli insan faktörünü göz ardı ediyorsunuz?
¿ Por qué siempre sobrestiman el factor humano?
Yani, davranışlarınız ve diğer koşullara bağlı olarak sizi belirlenen süreden önce geri getirebiliriz.
Entonces, basados en su conducta o cualquier otro factor mitigante, podemos escoger traerlo de regreso temprano.
Çünkü işin içinde alkol faktörü varmış. Adam öldürmekten yine de 20 yıl almış. Bunun 15'ini yatmış.
Porque el alcohol era un factor, aún le calleron 20 años por homicidio, de los que cumplió 15.
Bayan Factor'da aort fistülü var ve cerrahi danışmaya ihtiyacım var.
- Sí. La Sra. Factor tiene fístula aortoentérica y necesita consulta.
Onu katil yapan tetikleyici olaydan önce tecavüze etmeye yeltendiği son kişi o olabilir.
Así que sería la última violación, Antes de que el factor desencadenante le llevara a matar.
Tetikleyici o kadın da olabilir.
El factor pudo ser ella.
Tüm bu farklı Doktorlar gidip geliyor ancak değişmeyen tek öğe şu sahte polis kulübesi.
Todos estos diferentes Doctores van y vienen pero el único factor constante es su cabina de policía.
Parazitler için en önemli faktör sex yapmak.
El factor de control del parásito es tener sexo..
Bir kaç test yapacağım, eğer ki sizi yüzde onluk ihmal edilebilir durumuna sokabilirsem, sadece yazılı bir uyarı ile geçiştireceğim.
Haré algunas pruebas, si puedo calzar las cosas en el factor discriminante del 10 %... lo dejaré ir con una observación escrita.
Sonucu, Vali'nin son zamanlarda bulaştığı skandalların etkilediği söyleniyor.
Muchos señalan el escándalo del alcalde como una factor decisivo.
Bugünkü tarzım geliştirmemde bu çok önemli bir faktördü.
'Seguimos bien.' Y que fue un factor determinante para desarrollar lo que hago hoy en día.
Zorunlu hareketleri yaparken jüri hareketlerin puanlarını bir zorluk katsayısı ile çarparlar.
Cuando hacen una rutina los jueces multiplican los puntos de los saltos por un factor de dificultad.
Bu zorluk faktörü yeterince büyükse hatalar ve sonrasında gelen puan düşmelerine karşın patenci yine de yarışmayı kazanabilir.
Si ese factor de dificultad es lo suficientemente grande aún con los errores incluidos y las posteriores deducciones pueden ganar la competencia.
Nedenini öğrenmek istiyorum.
Porque es más rápido y el tiempo es un factor importante.
Tuhaflık derecesi arttı. [ um...
Factor de incomodidad ocho.
Beklenmeyeni katarız.
El factor sorpresa.
Nakilde ne durumdayız?
¿ Cómo va la reposición de factor?