English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ F ] / Fairview

Fairview translate Spanish

209 parallel translation
.. 2-2-2-2 Fairview Caddesi.
2222 Avenida Fairview.
Sanırım Westbridge'in Fairview Manor kadar iyi bir muhit olduğunu kabul edersin.
Son gente estupenda y viven en Westbridge.
Bunun konuyla ne ilgisi var ben de bilmiyorum ama neyse...
Supongo que Westbridge es tan buen sitio como Fairview Manor.
- Bay Ve Bayan Stanley Banks 24 Maple Drive, Fairview Manor.
Reducida y selecta, comprendo perfectamente. - Y no queremos pastel de boda.
Gelecek ay yapılacak Fairview Köpek Show da jüri olduğunu biliyorum. Ah.
Sé que será juez en el concurso de Fairview el mes que viene.
Neden onu gelecek ay ki Fairview şovda yarıştırmıyorsunuz? Chloe!
Llévela al concurso de Fairview.
Yarına kadar.
CONCURSO CANINO CLUB DE FAIRVIEW Que no se mueva, Mark.
Atlantis, Güzel Manzara, Huzur Otel gibi pejmürde otellerin olduğu kasvetli bir yerdi.
Era un lugar triste con hoteles sórdidos con nombres como Atlantis, Fairview y Bienvenidos.
Küçük Venüs'ü çekmiş.
Le ha tocado Pequeña Venus en Fairview.
Fairview Akıl Hastanesi'ndeki amcasını kontrol etmekte zorluk çektim.
Con mucho esfuerzo, saqué a su tío Deke del Psiquiátrico Fairview.
Diane, Vera ile bir keresinde New Hampshire eyaletinde çok romantik olduğu söylenen Fairview'e gitmiştik.
Vera y yo una vez fuimos a un lugar hermoso llamado Fairview en Nueva Hampshire.
Geçen ay bir çocuğu Fairview'e kurban verdik.
Perdimos un chico hace un mes como ejemplo.
Fairview'da işleri böyle yaparız, değil mi?
Pero así es como se hacen las cosas en Fairview, no es así?
Fairview'dan gelen haberlere göre bir arabalı sinema yıkılmış.
Los informes de Fairview indican que un autocine salió volando.
Şimdiye kadar ki bilgilerde bu kuşun, soyunun tükendiği sanılıyordu.
Esto cambia la naturaleza completamente. Se lo consideraba extinto hasta que fue visto en Fairview...
Demek istediğin Fairwell'in dışına arabayı sürelim ve bowling mi oynayalım.
No. ¿ Qué dices si manejamos a "Fairview" y jugamos al bowling?
Tanrım, Üçüncü cadde ve Fairview'in kesiştiği yer.
En la esquina de la tercera con Fairview.
Fairview Park'ında bir kadın boğazlanmış.
Una mujer estrangulada en el parque Fairview.
Bu dram, mahkemede oynanıyordu.
Esta representación de la moralidad se desarrolla en el juzgado de Fairview.
Fairview gibi daha az arzu edilen semtler, her şehirde vardır.
Como todas las ciudades, Fairview tenía un barrio muy poco recomendable.
Haritada bile, Fairview çok uzakta görünüyor.
Incluso en el mapa, Fairview parece muy alejado.
Elveda Fairview.
Adiós Fairview.
Mary Alice Young. Fairview'deki kapı komşum.
Vive al lado de casa en Fairview.
Uh, yeni model Buick i tanıtmak için, alışveriş merkezinde bir modele ihtiyaçları var.
Necesitan una modelo para presentar el nuevo Buick Lacrosse en el centro comercial de Fairview.
Fairview İlçe Hapishanesi sakinleri salı günlerini iple çekiyorlardı.
Los residentes de la prisión de Fairview esperaban con ansias cada Martes.
David Bradley'in Fairview'daki en başarılı avukat olmasının nedenleri vardı...
Había una razón por la que David Bradley era el abogado más exitoso en todo Fairview.
O hayır, orası Fairview Ailem orada yaşıyor.
No, eso es muy lejos, en Fairview. Tengo familia allí.
Umarım, Fairview'de mutlu olursunuz.
Realmente espero que sean felices aquí en Fairview.
Fairview ilçe hapishanesi müdür yardımcısıyım.
Soy el ayudante del alcaide de la prisión del condado de Fairview.
Bu sırada Fairview County hapishanesinde, Maisy Gibbons ziyaretçisi olduğu için sevinmişti.
Mientras tanto, en la prisión del Condado de Fairview Maisy Gibbons estaba encantada de oír que tenía una visita.
Rex ve benim, Fairview şehir klubune yıllardır üyeliğimiz var, ve görünüşe göre biraz kullanılırlığını yitirmekte, yani ben de üyeliğimizi yenilememe kararı verdim.
Rex y yo hemos sido miembros del club de campo Fairview durante años y últimamente parece que ha perdido algo de exclusividad así que he decidido no renovar nuestra suscripción.
Fairview'un kaymak tabakası, yarı resmi öğlen yemekleri için ayda bir kez Maxine Bennett'in evinde bir araya gelirdi.
Una vez al mes, lo mejor de lo mejor de la alta sociedad acudirían a un almuerzo semiformal en casa de Maxine Bennett.
Temptation Fairview'un dışında tanınmış bir müessesenin adı.
Tentación es el nombre de un conocido establecimiento en los suburbios de Fairview.
Son savaş, Fairview mahkemesinde gerçekleşmek üzereydi.
La batalla final se desataría en la corte del condado.
Fairview A.A. üyeleri her toplantıyı bir duayla bitirirdi.
Los miembros de la sucursal Fairview de A.A finalizaban cada reunión con una plegaria.
Fairview'un en başarılı özel dedektifi, Oliver Weston adında bir adamdı.
El mejor detective privado de Fairview era un hombre llamado Oliver Weston.
Fairview kasabasında sıkça yağmur yağmaz, ama yağdığı zaman da, bardaktan boşanırcasına yağar.
No llueve muy frecuentemente en la localidad de Fairview pero cuando sucede, llueve a cántaros.
Fairview'den daha sakin bir yer yoktur.
No hay lugar en Fairview que sea más pacífico.
Edward Sibley, Fairview kasabasının sevilen kurucusuydu.
Edward Sibley era el amado fundador del municipio de Fairview.
Fairview'e taşındığımı ve insanlarla tanıştığımı hatırlıyorum, ama bundan sonrası, yok.
Recuerdo haberme mudado a Fairview y haber conocido gente pero después de eso, nada más.
Nerden? Fairview Ticaret Merkezinin yıllık yemeğinden.
La cena anual de la Cámara de Comercio de Fairview.
Her yıl halk eğitiminin bir parçası olarak Fairview'da en fazla dergi aboneliği satan izciler için bisiklet ödüllü bir yarışma düzenlenir.
Cada año, como parte de su recaudación de fondos las Scouts Aventureras de Fairview premiarían con una nueva y flamante bicicleta a aquella que consiguiese más suscripciones a la revista.
Sanırım Fairview hastanesindeki kısa tatilimi duydun.
Oh, ya veo que sabes lo de mi pequeña visita al loquero de Fairview.
Eğer hep mükemmel versiyonuyla senin arkanda olacaksa... Fairview'in en iyi aşçısı olmayı istemeye hakkı olacaktır.
Si ella va a estar siempre detrás de ti con una versión superior reclamando ser la mejor ama de casa de Fairview- -
Pekala Fairviews'in first ladysi olmak nasıl birşey?
Así que ¿ qué tal esto de ser la Primera Dama de Fairview?
Yarın onunla Fairview parkında buluşacağım senin de gelmek isteyebileceğini düşündüm.
He quedado mañana en el parque de Fairview para dárselo, y me preguntaba si querrías venir conmigo.
Fairview'den gidiyor musun?
¿ Vais a dejar Fairview?
O zamana kadar, Fairview acil masasıyla, vali yardımcısı ilgilenecek.
Hasta eso, el diputado alcalde coordinará la respuesta de emergencia de Fairview como remedio al tornado que está llegando.
Yani bu yüzden mi Fairview'e tekrardan taşındınız?
¿ Así que por eso os mudásteis a Fairview?
Yalnızca pastanın fiyatı.
Maple Drive 24, Fairview Manor. - Y la boda, el 10 de junio.
ve o şimdi Fairview Memorial Hastanesi'nde komada.
... que Mike Delfino había sido gravemente herido en un accidente automovilístico y se encontraba en coma en el Hospital Memorial de Fairview.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]