Fairway translate Spanish
41 parallel translation
Al şu topu... doğruca çimenlere yolla.
Agarra esta bolita y lánzala sobre el "fairway".
Bana boş yer lazım.
Romeo, necesito un fairway.
Sayı alabilmesi için, topu tekrar piste atması... yeşile geri dönmesi gerekecek.
Tiene que regresar al fairway, llegar al green y luego embocarla con un tiro para el par.
Jacobsen, sahada... Alt vuruş 8 yaparak... 18. delikte olan Roy McAvoy'la berabere kaldı.
Jacobsen está en el fairway con 8 bajo par empatado con Roy McAvoy, que está en el tee del 18.
Fairway...
¡ En la calle!
- Peki, bu iyi. Topu fairway'e koyuyorum, sonra.
Ahora tengo que hacer un putt en la calle.
Serbest Geçitte bile değiliz! ...
¿ Quieres decir que no estamos en el "fairway"?
- Fairway Fragnences. Yerleri nerede?
"Fragancias Fairway", ¿ dónde se encuentran exactamente?
Bu yol üstünde kuru yerler var. Sıra bende.
Hay zonas secas a lo largo y ancho de este fairway.
FAIRWAY "BÖYLE MARKET YOK"
FAIRWAY "COMO NINGÚN OTRO MERCADO"
Annem Fairway'de onun annesine rastlamış ve tabi konuşmuşlar.
Mi mamá se topó con su mamá en el "Fairway". - Y empezaron a hablar.
- Fairwayden 165 yarda aşağıya.
- A 165 yardas del fairway.
Eve giderken Fairway'de duracağız, sonra sana ev yapımı, kızarmış Tofutti dondurması yapacağım, sonra da beynin büzüşene kadar film izleyeceğiz.
Vamos a parar en el Fairway de camino a casa, Y te voy a hacer un sofrito casero y Tofutti sundaes, y vamos a ver una película que arrugará tu jóven cerebro.
Ninth Fairway golf sahasından eposta attılar. O çim parçasını geri istiyorlarmış.
El suéter del club me ha mandado un correo electrónico, exigen correr para atrás el green.
O Kaçak Frank'ti. Kaçak Frank altıncı delik yakınlarında yaşayan berbat bir hayvan.
era fairway frank fairway frank es esta horrible comadreja que vive cerca del sexto hoyo en el recorrido del campo de golf.
Aman tanrım, işte Kaçak Frank!
Oh Dios mío, ¡ es Fairway Frank!
Yakaladığımız sıçanın Kaçak Frank olduğundan emin miyim?
¿ Estoy segura de que la comadreja que cogimos es Fairway Frank?
Eğer yakaladığımız Kaçak Frank değilse kötü hisseder miyim?
Si no fuera fairway frank, me sentiría mal?
Golf sahasındaydınız ve Kaçak Frank'i gördünüz.
Así que estás en el campo de golf, y ves a Fairway Frank.
Şey, gördüğümüz sıçanın Kaçak Frank olduğunu düşünüyoruz.
Vemos una comadreja que creemos que es Fairway Frank.
Pekala, haydi Kaçak Frank'in bir kaç fotoğrafını çekelim.
Vamos a sacar fotos a Fairway Frank.
Şey, Kaçak Frank başkanın köpeğini ısırmıştı, o yüzden bu haber belki ön sayfada olabilir.
Bien, Fairway Frank mordió al perro del alcalde. Así que esto podría estar en portada.
* Kaçak Frank, öleceksin * * Kızarıp gideceksin, evet * * Seni suçlu adi şerefsiz *
* Fairway Frank, vas a morir * * te vas a freír, oh sí * * hijo de perra culpable * * te vas a freír cuando le den a ese interruptor *
Kaçak Frank uzun bir süredir 6. delik civarlarında insanları rahatsız ediyordu.
Fairway Frank ha estado cazando en el sexto agujero durante un rato.
Acaba bu fotoğraflara bakıp bunun Kaçak Frank olduğunu teyit edebilir misiniz?
¿ Puedes echar un vistazo a estas fotos ¿ Y estás segura de que es Fairway Frank?
Kaçak Frank burada değil de ne demek oluyor?
¿ Qué quieres decir, que Fairway Frank no está aquí?
Aslında yakaladığımız sıçanın Kaçak Frank olduğundan pek de emin değiliz.
No estamos seguros de que la comadreja que capturamos es, de hecho, Fairway Frank.
Fairway marketinin poşetleri olduğuna göre yakınlarda oturuyordu.
Debía vivir por aquí si tenía tantas bolsas del mercado.
Fairway'de, verdiği histen dolayı kolunu kahve tanelerinin içine sokmasını.
Extraño cómo metía todo el brazo en el café del supermercado porque le gustaba cómo se sentía.
434, Altos ve Fairway'in köşesinden silah sesleri geldi.
434, disparos en la esquina de Altos y Fairway.
- Benim bir fikrim var.
Tengo... tengo una idea. Fairway Music Fest es este fin de semana, ¿ no?
- Fairway müzik festivali hafta sonu, değil mi? - Senin gösterin var.
Tú tocarás.
- Açıkça, Ethan'ı bekliyordun. - O, şey... bu gece Fairway festivalinde çalışıyor.
Evidentemente, esperabas a Ethan.
- Tamam, Fairway festivali fiyaskosundan sonra toparlanmaya iki saniyem olmayabilir mi?
Bien, ¿ no puedo tener dos segundos para reorganizarme después de la crisis del festival Fairway?
- Fairway festivalinde Laurel'in biraz bozulduğunu biliyorum.
Sé que las cosas se pusieron un poco locas con Laurel en el festival Fairway.
- Tatlım, Fairway festivalinde olanlar için üzgünüm.
Cariño, siento lo que pasó en el festival Fairway.
- Hayır, Fairway festivalinde.
No, en el festival Fairway.
- Fairway'de poşetleme yapardım.
Yo embolsaba las compras en Fairway.
Bu toplantıyı Fairway'deki golf sahasında mı yapsaydık?
Deberíamos tener esta reunión en el fairway.
Seçmeleri terk edip çıktım ve Fairway süpermarketine zeytinleri taciz etmeye gittim.
Me fui de la audición y me dirigí al supermercado Fairway para agredir aceitunas.
Fairway, değil mi?
En Fairway, ¿ no?