Fasulye translate Spanish
1,816 parallel translation
Mezenin yanında da, fırında kızartılmış yeşil fasulye.
Los que tienen judías verdes asadas, como guarnición.
Yeşil Fasulye'nin suç ortaklarından birisin ve patronunun eli kolu bağlı olduğundan, işsiz kaldın.
Eres uno de los pequeños cómplices de Habichuela Verde y ahora que tu jefe está completamente atado, estás sin trabajo.
Tüm gün sosis ve fasulye dostum.
Salchicha y frijoles todo el día, amigo.
Evet, yemek için fasulye bize anca yeter bu yüzden fazladan bir şeyler...
Sí, creo que tengo que comerlos, como complemento...
Atınızın ismi, Acılı Fasulye mi?
El nombre del caballo es... ¿ Frijoles Calientes?
Beyaz fasulye cassoulet'si...
Una cazuela de...
Jack ve Fasulye Sırığı hikayesini hatırlayalım.
¿ Recuerdan el cuento de Juan y las habichuelas mágicas?
Fasulye Sırığına tırmanarak cennete ulaşmaya çalışan küçük Jack'in hikayesi.
Juan era un niño que escaló la planta de habichuelas hasta el cielo.
Eğer Güneş bir basketbol topu büyüklüğünde olsaydı Dünyamız bir fasulye boyutunda olurdu.
Si nuestro Sol fuera del tamaño de una pelota de básquet nuestra Tierra sería del tamaño de una arveja.
Hadi kuru fasulye yiyelim.
Déjame conseguir algo de chile.
Hadi kuru fasulye yiyelim.
Déjame conseguir algo de chile..
Tortilla'da fasulye yok.
Ni un frijol en la tortilla.
Tekrar ediyorum, Tortilla'da fasulye yok.
Repito, ni un frijol en la tortilla.
- Mahkemede görüşürüz fasulye sırığı kıIıklı.
- Te veré en la corte flojito.
Fasulye.
Toma una alubia.
Sen... Fasulye sırığı.
Usted- - el alto.
O, gerçek bir taze fasulye, değil mi?
Esa Bárbara, es verdaderamente deslumbrante, ¿ no lo crees?
"Ufak evlerinin hemen yanına Jack büyük bir fasulye ekti."
"Y a un lado de su pequeña cabaña, Jack había plantado..." "... una habichuela muy grande. "
Bu "Jack ve Fasulye Ağacı" nın hikayesi mi?
¿ Es Jack y las habichuelas mágicas?
Babam fasulye, pancar ve patates ekti.
Mi padre sembró frijoles, remolachas, patatas.
Bir tane karışık dürüm yanında da fasulye alabilir miyim? Yanına biraz da...
Quiero un burrito con todo y al costado frijoles, tal vez un poco de...
Ordu, belgesi olmadıkça ne bir kutu fasulye alıyor, ne de bir havan topu atıyor.
Los militares no compran una lata de frijoles o tiran una granada a menos que haya papeleo.
Senin teorin nedir, fasulye kafa?
¿ Cuál es tu teoría entonces, alfalfa?
Sihirli fasulye mi?
¿ Frijoles mágicos?
- Fasulye ve biberiye mi var bunda?
Tómate tu tiempo - es vino blanco y rosemary, verdad?
Benjamin, ihtiyacı olan bütün proteini peynir, fasulye ve tofudan alıyor.
Él recibe las proteínas que necesita del queso, los granos y el Tofu.
- Ne? Fasulye almalıydık, ahbap.
Debimos haber traído frijoles.
Serseriler hep fasulye yer.
Los vagabundos siempre comen frijoles.
Kahretsin. Fasulye olmadan da olur, tamam mı, çünkü burası saklanmak için çok ama çok harika bir yer.
Estaremos bien sin los frijoles porque éste es un perfecto lugar para ocultarnos.
Yine de fasulye olsa daha iyi olurdu.
- Aunque sería mejor con los frijoles.
Şimdi hiç fasulye alamayacağız.
Ahora no tenemos frijoles.
Şimdi... Fasulye durumun nedir?
Ahora... ¿ cómo estás con los frijoles?
Üstünde hiç fasulye var mı, ya da ne var ne yok?
¿ Tienes frijoles contigo o qué?
İki çeşit fasulye birleşip evlilik denen olaya tat verirmiş.
Dos tipos de granos mezclados juntos con un sabroso sabor a casamiento.
Pilav, fasulye ve peynire
Para el arroz y los frijoles y queso
Mısır ekmeği, lahana salatası, patates püresi, peynirli makarna iyi pişmiş fasulye veya tayland yemeği ile beraber geliyor.
Viene con pan de maiz, chucrut, pure de batatas, una mac de 4 quesos, crema de mani o tempura okra.
- Hiçbir şeyde işe yaramayacak. Evet, kesinlikle salata sosu ve fasulye gelmiş geçmiş en güçlü yapıştırıcıya karşı etkisiz kalıyor.
- Nada de ir a trabajar, obviamente el más fuerte pegamento jamás se ha hecho no es rival de aderezo para ensalada y frijoles.
Haydi. Sosis ve fasulye yaptım.
¡ Vamos, cocinaré frijoles!
Sadece zıplayan bir fasulye bu.
Es sólo un frijol saltarín.
Şey, diyorum ki belki ben fasulye çöreği de satsam iyi olur.
Estaba pensando que quizá yo podría vender los panecillos de frijol.
Mesela şu, ikinci sınıftayken Bayan Kinney'in bizi buraya geziye getirdiğinde burnuma pişmiş fasulye sıkıştırmam gibi mi?
Como ese en segundo grado cuando la Sra. Kinney nos trajo de excursión a este mismo lugar y un frijol se me quedó atascada en la nariz.
Eger size Jack ve Fasulye Siriginin din oldugunu soyleseler ve balina icinde yasayan adamin da aslinda bir peri masali oldugunu.
Si te hubiera dicho que Juanito y las habichuelas era religión y que un hombre que vivió en una ballena era un cuento de hadas...
Fasulye, nohut ve kuzu eti, lütfen.
Frijoles, arvejas y cordero, por favor.
- Fasulye de yok.
- Y nada de frijoles.
Biraz daha fasulye.
Más frijoles.
- Haşlanmış mısır ve fasulye taneleri. - Haşlanmış mısır ve fasulye taneleri.
Succotash.
Haşlanmış fasulye ve mısır tanelerini bile mi?
¿ También el succotash?
Yanında peynirli fasulye ister misin?
Las quieres con chili cheese?
Klorofil, lif, fasulye ve mısır nişastası içeren bir diyet uyguluyoruz.
Tenemos a H-50 en una dieta de clorofila fibra, tofu y almidón enriquecido.
Kızarmış fasulye ister misiniz?
Quieren frijoles?
Fasulye yaptım.
Querido, ¿ tienes hambre?