Fatal translate Spanish
4,067 parallel translation
Bu 6 haftada aynı mahallede öldürülen silahsız ikinci genç bu yüzden sinirler gerilmiş durumda.
Este el segundo tiroteo fatal en un adolescente desarmado en 6 semanas en el mismo barrio, así que la tensión es alta.
Yedi farklı şekilde boktan.
Fatal de siete modos diferentes.
Korkunç aslında.
Fatal.
Kötü bir yalancısın.
Miente fatal.
Marley, Puckerman ateşine tutuldu ve durumu vahim bir hale getirmek için bir romantik şahanelik daha yapmam lazım.
Marley tiene... un pícaro caso de fiebre Puckerman, y sólo necesito un acto más de genialidad romántica para hacer fatal esa condición.
Aman Tanrım bu fondue iğrenç kokuyor.
- ¡ Sí! Dios mío, este fondue huele fatal.
Bugün hatunlar olacak, kıyafet yönetmeliği ne demek?
Hoy hemos quedado con chicas, vas fatal vestido.
Çok kötü bir durumdaydım. Çalışmıyordum, dışarı çıkmıyordum.
Me sentía fatal, no trabajaba, no quería salir.
İşleri kötüleştirme.
- Tu madre está fatal.
- Çok feci olurdu.
- Fatal.
Hem de çok feci olurdu!
¡ Pues sí, fatal!
Şu anda çok kötü zaman.
Ahora me viene fatal.
Sana iğrenç davrandım.
Te he tratado fatal.
Vedalarda gerçekten çok kötüyüm.
Se me dan fatal las despedidas.
Berbat vakit geçiriyorum, Rae.
Lo estoy pasando fatal, Rae.
Kan nakilleri bir süre yardımcı olur, Anthony ama aplastik anemi ölümcüldür ve daha önce de dediğim gibi eninde sonunda yapılabilecek bir şey yok.
Bueno, las transfusiones podrían ayudar por un tiempo, Anthony, pero la anemia aplástica es fatal, y como te he dicho antes, en última instancia, no hay nada que podamos hacer.
Daima ölümcül.
Siempre fatal.
Bunu yaptığım için kendimi çok kötü hissediyorum.
Y me siento fatal por ello.
Ona ben bakarken oğlu yaralandığı için bok gibi hissettiğimi söyle.
Dile que me siento fatal, que su hijo se lastimó mientras lo estaba vigilando.
Düşünüyorum ki durumu ciddi, ölümcül değilse bile, o yine de bununla hiç ilgilenmiyor.
Pensaba que ella tiene un serio, si es que no, condición fatal. y no estaba interesada en corregirlo.
Ama tekrar sıçıp sıvarsak işimiz biter.
Otro error sería fatal.
Michelle davamı tamamen yanlış ele aldı.
Michelle llevó fatal mi divorcio.
Şunu söyleyebilirim, o kadının hayatında bir şeyler kesinlikle yanlıştı. Çünkü geçtiğimiz ay boyunca, oldukça dikkati dağınıktı.
Bueno, déjeme que le diga que algo seguro que iba fatal en la vida de esa mujer, porque el mes pasado, estaba siempre distraída.
Para konusunda felaket hissettim.
Me sentí fatal por el dinero.
Tamam peki, o zaman bize şu seni baştan çıkaran Sarah Manning hakkında bilgi ver.
De acuerdo, bien, entonces danos algo que sea útil sobre tu mujer fatal Sarah Manning.
Doktor sende bir şey olmadığını söyleyene kadar bu olayı soruşturan dedektif seninle konuşamaz.
Todos los policías van después de un tiroteo, sea fatal o no. Y el investigador no puede hablar contigo hasta que lo permita el médico.
Biyopsi deliğinden sızacak sıvılar ölümcül reaksiyona neden olabilir.
Una fuga de líquido causada por la biopsia fácilmente podía causar una reacción fatal.
Kötü bir uyku.
He dormido fatal.
- Kötü hissettiriyor, değil mi?
Sí, sienta fatal, ¿ verdad?
- Yerel yetkiler 44 yaşındaki Michael Deck'in yaklaşık bir saat önce şehrin güneyindeki I-45 otoyolunun kıyı şeridinde gerçekleşen bir trafik kazasında hayatını kaybeden tek kişi olduğunu bildirdiler.
- Autoridades locales dicen que Michael Deck de 44 años resultó la única víctima fatal en choque automovilístico ocurrido hace una hora en un tramo de la autopista 45 al sur de la ciudad.
Çok kötü bir yalancısın.
Mientes fatal.
Ben hiç yalan söyleyemem.
Miento fatal.
Her planın tehlikeli bir kusuru vardır.
Todo plan tiene un defecto fatal.
Ve ölümcül olayın yaşandığı dönemde bu eğitimi San Diego'dan deneyimli bir eğitmen idare ediyordu.
Y su entrenamiento era supervisado en el momento del accidente fatal por uno de los entrenadores sénior de San Diego.
- Diğerinde, Bayan Edmonds'un boynunda ölümcül silah yarası.
- Por Dios. La otra, Edmunds, tenía un disparo fatal en el cuello.
Onunla benim için evlendin, ve bu konuda çok berbat hissediyorum.
Te casaste con él por mí... y me siento fatal por eso.
Bu... Bu korkunç bir şekilde bitecek.
Esto va a acabar fatal.
Bunun çok tehlikeli olduğunu kabul etmelisin -
Valora que es potencialmente fatal...
Misal, hastanın ölümcül bir hastalığın tedavisini reddetmesini hastanın mental durumuna bağlayabilirim belki de.
Por ejemplo, yo quisiera saber sobre la competencia mental del paciente, si él rechaza el tratamiento de una enfermedad potencialmente fatal.
Sen ölürsen ölümcül darbe almış oluruz, benim ölümümse o kadar önemli değil.
Si caes, será un golpe fatal. Mi muerte sería una menor preocupación.
İsyan ölümcül bir darbe aldı.
La rebelión ha sufrido un golpe fatal.
Kendisini ziyaret edip hatasını açıklasak iyi olur.
Tal vez deberíamos pagar la visita, y explicar error fatal.
Çok kötü bir yalancısın, Michelle.
Mientes fatal, Michelle.
Kafam yerinde değildi.
Estaba fatal.
Eski ve yıpranmış bir model. Üstelik kokuyor ama yine de eğlenceliydi.
Es viejo, y la goma se ha endurecido, y huele fatal, pero divertíos.
Geldiğim için berbat hissediyorum Binbaşı McGarrett.
Comandante McGarrett, me siento fatal viniendo aquí.
- Sporda berbattım.
- Porque se me daban fatal los deportes.
Ama notların çok kötü.
- ¡ Pero qué dices, si vas fatal!
Berbat hissediyorum.
Me siento fatal.
- Geçti.
Me siento fatal...
Korkunç görünüyor.
Eso suena fatal.