Fenix translate Spanish
597 parallel translation
San Antonio, El Paso, Fenix, Ilegando otobüsü.
Autobús de San Antonio, El Paso, Fenix, llegando.
Anka Astroidi.
Los asteroides Fenix.
Anka Astroidi mi?
¿ Los asteroides Fenix?
Anka Astoridi...
Los asteroides Fenix...
Anka Astroidi...
Los asteroides Fenix...
- O bir Anka kuşu. Mitolojik bir kuştur. Küllerinden doğar.
- Es el ave fénix de la mitología, que renació de sus cenizas.
Phoenix ( Anka ) efsanevi bir kuş vardı... o yanan küllerinden doğdu ve bir gül -
El fénix era un pájaro mítico que ardió en llamas y renació...
Belki de peşini bıraksak daha iyi olacak, Orvil.
"El Aviador Fénix" Tal vez sea mejor que abandonemos esta idea, Orvil.
Bir başka katılım, Phoneix'den. - Arizona Lordum.
Otro inscripto, de Fénix...
- Hey! Aman!
"El Aviador Fénix"
Bırak arizona, Phoneix'i Londra'ya bile dönecek... paramız yok.
Ni siquiera tenemos dinero para regresar a Londres... mucho menos a Fénix, Arizona.
- Arizona, Phoenix
- Fénix, Arizona.
♪ Büyük olan anka kuşu gibi... davranarak kanatlarını açar. ♪
La hermana mayor pretende... el fénix abre sus alas.
Her birinin sahip olduğu sadece bir an vardır, bir yükseliş anı, Anka Kuşu'nun çığlığı gibi.
Cada uno de ellos tiene sólo un momento, un momento en el que se eleva, gritando como el ave Fénix.
"Anka kuşu gibi yükselip süzülür..."
"Se eleva como el Fénix..."
Doolittle, sanırım bu Anka Astroidi.
¡ Doolittle! ¡ Creo que son los asteroides Fénix!
Aynen öyle Doolittle.
¡ Lo son, Doolittle, son los Fénix!
Beni yanlarında götürüyorlar, daima evrende dolaşıp duracağım.
Me llevan con ellos,... Con los Fénix... Circunvalaré el Universo...
Ümitsizliğin küllerinden bir Anka gibi doğsun ve insanlığın hayalleri gibi Greenland'e doğru süzülsün.
¡ Que se alce como un ave fénix desde las cenizas de la desesperación! ¡ Que vuele como la imaginación... hasta Groenlandia y más allá!
Anka kasabası sessiz ve terk edilmişti...
La ciudad Fénix está desierta y en calma.
Nine, Anka kavşağında işler ne durumda?
Abuela, ¿ Cómo van las cosas por Fénix?
Doğusunda... siyah bir kırağı - güneş, anka kuşu kanatları tarafından geçici karanlığa bürünür.
En el Este..... una negra escarcha.. .. el sol eclipsado por las alas del fénix.
Ve onlar yürürken... anka kuşu yüksek bir sesle ağladı ve... konuştu.'
Y cuando ellos andaron..... el fénix habló y clamó en voz alta.'
Bu düşünceyle yıldızları kendi küllerinden doğan ve ölümsüzlüğü simgeleyen "anka kuşuna" benzetebiliriz.
En este sentido las estrellas son un fénix levantándose de sus cenizas.
Şu iki ağaca bir bakın, güneşi en fazla kullanabilmek için şaşırtıcı ve zarif bir yavaşlıkla birbirlerini itiyorlar.
La onda de los gases en expansión calienta y comprime el gas interestelar originando una posterior generación de estrellas. En este sentido las estrellas son un fénix levantándose de sus cenizas.
Anka kuşu misali, insanlar soğuk vahşetten muzaffer çıktılar ve düşleri üzerine geleceğe doğru yol almaya başladılar.
Como el Ave Fénix, el hombre surgió de los hielos y encaminó sus sueños.
Küllerinden yeniden doğan Anka Kuşu gibi, Gece Rüzgarı da sinema tarihinin gişe rekortmeni filmi olacak.
Como el ave fénix que resurge de las cenizas, Viento Nocturno será la película más taquillera de la historia cinematográfica.
Phoenix 6, R-29 için programlandın ve bilgisayarla kilitlendin.
Fénix 6, queda programado con piloto automático en pista R29.
Phoenix'ten Kaçış. Geçen perşembe gecesi Phoenix'ten Kaçış'ı gösterdiler.
El jueves pasaron El vuelo del fénix.
- Annemiz kız doğurdu!
Es otro fénix.
Shaolin ejderleri bir Wudong phoenix'ine yenilmezler!
Los dragones shaolin no pueden perder ¡ frente a un fénix Wu Tang!
"zavallı küçük bir phoenix nehir kenerında ağlıyor." kızların nesi var?
En la ribera de río, ¡ un pobre fénix está llorando!
ailemizin kızlara ihtiyacı var.
- ¿ Que hay de malo con la chicas? Nuestra familia necesita un fénix.
hep kız... hep kız!
Siempre un fénix...
yarı ejder yarı phoenix...
Mitad dragón, mitad fénix.
Phoenix köyü yenmeyi bekleyen taze etlerle dolu.
La aldea fénix es un trozo delicado de carne esperando ser comida.
- hangi phoenix'in peşindesin?
- ¿ Qué fénix te gusta?
pek iştahım yok, kaplumbağa yemeği için bile.
No tengo mucho apetito, incluso de carne de tortuga. - ¿ Qué es lo que quieres? - Quiero un fénix.
- ya Phoenix kardeş? - hayır!
- ¿ Qué tal hermana fénix?
- ya Phoenix birader?
- ¿ Qué tal hermano fénix?
- Evet.ona Phoenix birader de! Hey, bak!
Llámala hermano fénix. Las aves vuelan en parejas. Los peces nadan en parejas.
Phoenix birader...
Hermano Fénix...
- Phoenix birader, nasılsın?
- Hermano Fénix, ¿ cómo estás?
Phoenix birader, beni yanlış anlamayın... ne...?
Hermano Fénix, no me malinterpretes...
Phoenix birader, lütfen kızma açıklayacağım... geri dur yoksa seni öldürürüm.
Hermano Fénix... No te enojes, déjame explicar...
onlara bir ejder ve bize bir phoenix.
Un dragón para ellos y un fénix para nosotros.
The Phoenix...
El Fénix...
Bu Phoenix sponsorluğunda vahşi doğayı kurtarma ve haritala keşfi sakın bunu unutma.
La Fundación Fénix ha patrocinado esta expedición cartográfica. No lo olvides.
Phoenix Örgütünün burayı haritalama ve koruma alanı haline getirme planının bir parçası olmasından dolayı mutluydum.
Me embargaba la alegría por colaborar con la Fundación Fénix para declararlos reserva nacional.
Biliyorum Phoenix Örgütünün bütün kaynaklarını kullanıyorlar.
Han usado todos los recursos de la Fundación Fénix.
Luke unutma resmi vekil Phoenix Örgütü ve bir süre işleri halletmen için sana birilerini göndereceğiz ama bize sorarsan Yeşil Ejder Nakliyat senindir.
Recuerda que la Fundación Fénix es el fideicomiso oficial. Te ayudaremos a dirigir la empresa un tiempo, pero para que quede claro, Transportes Dragón de Jade es tuya.