Ferdinand translate Spanish
419 parallel translation
Ferdinand Finkleberry Dünyadaki en kötü ikinci detektif.
Ferdinand Finkleberry El segundo peor detective del mundo
Arşidük Ferdinand'ı da duymamıştınız.
Ni tampoco del archiduque Fernando.
Bu, yeni öğrenci, Ferdinand Bol.
Este es el nuevo alumno.
Ferdinand, Kont Walsin-Esterhazy.
Ferdinand, Conde Walsin-Esterhazy.
Alman Sosyal Demokrat Partisi'ni kuran ve örgütleyen... Ferdinand LaSalle - Wolfson, Yahudiydi.
El fundado y organizador del Partido socialdemócrata alemán... fue el judío Ferdinand LaSalle-Wolfson.
Ferdinand mı?
- ¿ Mudo?
Duydun mu Ferdinand?
Ferdinand, en qué situación me pones con tu vaguería.
- Açıklayayım. Ferdinand!
- Déjeme explicarle. ¡ Ferdinand!
"Sevgilisi Ferdinand değildi, onun kan düşmanı Kont Antonio'ydu."
Ferdinando, sino el rostro de su enemigo jurado, el Conde Antonio.
St. Ferdinand Sokağı
Calle St. Ferdinand.
Ferdinand von Freiberg.
Ferdinand Von Veiber.
Ama Ferdinand, onu iyi tanıdığını ona yakın olduğunu söylemiştin.
Pero Ferdinand, dijiste que le conocías muy bien, que era accesible.
Bu arada bendeniz, Ferdinand Pastorelli... 20 yıldır sadakatle hizmet veren bir Gümrük Memuru. Sınırın güvenliğini sağladığım İçin bana Assola'da saygı duyarlar.
Así que, el pueblo de ahí abajo, se llama Assola y ése es su lado francés, donde he vivido muchos años.
- Kurtar beni. Ferdinand ne olur.
- Soy el abanderado - ¡ Oh, perdone!
Senden söz etmiyorum be! Ben Ferdinand'tan bahsediyorum.
Sí, yo la he visto, pobrecita.
Unutma seni yukarıdan seyrediyor ve gurur duyuyorlardır.
- Gracias. - Estaba hablando de ti. - Sino de Ferdinand.
Seni bir havluya sarıp herkese gösterdim.
- ¿ Eres tú, Ferdinand? ¿ Qué pasa?
Yapma Ferdinand beni yok etme. Ama sen beni ettin değil mi? Bana bak.
Pero es una pena que el cielo se esté nublando.
Yapma o şaraba kıyma lütfen.
Síganme. Ferdinand, todo solucionado.
Senin gecelikle bir yabancının önünde ne işin var.
Señor Ferdinand Pastorelli, los dos testigos. - Montanari Ugo.
Eğer çocukları uyandıracak olursanız, Süpürge sopasıyla gelirim haberiniz olsun.
Espero que no nos pidas falsos testimonios. Ferdinand, ¿ tú has nacido en Italia, si o no?
Ferdinand sen İtalyan olmak istemiyor musun?
Ya soy italiano. - Eso es previsible. Empezó dejando la bandera con el conductor y luego...
Para verirsen biz her şeye tanıklık ederiz.
- Au revoir. Espérame, Ferdinand.
Tanıkları ayarladım, zor oldu ama ikisine 5000 liret vereceğiz.
Espérame Ferdinand, no vayas tan rápido. Espérame, Ferdinand.
- Ferdinand, sen zaten İtalya'da doğmadın mı? - Evet.
Sólo un regalito para mi mujer.
- Artık sık sık görüşeceğiz.
Ferdinand, nuestro diputado está aquí.
Bekle beni, Ferdinand. - Bekle bir dakika.
Quiere saber si puede volver a nacionalizarse francés.
Ferdinand, Başkomiser burada, hadi gel de durumunu ona anlat.
- ¡ Es una desgracia! ¿ De verdad puede Francia hundir así?
Bu, benim damadım, o gümrük memurudur..
- ¡ La policía! - ¡ Ferdinand! No es el diputado el que habla, es el amigo. ¡ Corra!
- Ha hatırladım, mutfakta doğmuş değil mi?
- ¿ El señor Ferdinand Pastorelli? - No está aquí.
- Bir daha söyle. - Ben anlamam Ferdinand yine tutuklusun.
Si hubieses venido 5 minutos antes, hubieses visto a tu mujer.
Ne biçim ailesiniz be!
Ferdinand, un momento.
Adli bir hata yapıyorsunuz.
¿ Qué queda de Ferdinand Pastorelli?
Ferdinand, bekle biraz.
Yo he luchado en la guerra para nada.
Abartılı davranıyorsun ama. Terbiyesizlik etmek istemedim.
Oh, sí, eres un desgraciado, Ferdinand.
Demek kurtulmak için ciddi düşünüyorsun?
La amistad es preciosa. - ¡ Ferdinand!
Özür dilerim Ferdinand, ama Bunu nasıl yapacaksın, merak ettim.
¿ No quieres desaparecer? Sí, pero creía que te referías a escapar.
Bir an düşünelim, Fransa için savaştın, sonunda ne oldu?
- Ferdinand, ¡ no sigas! - Déjame.
Ve şimdi İtalyansın, İtalya için savaşmadın diye şerefsiz mi olacaksın?
- Quiero morir. - ¿ Te has vuelto loco, Ferdinand? - Ya es suficiente.
Hayır tabii ki, Başka bir ülke için savaşsan da...
- ¡ Ferdinand, déjalo ya! - Venga conmigo. - Pero si no he hecho nada.
- Ben Biliyorum. - Kim peki? - Ferdinand...
Encontré esta carta en la cocina.
Herkes bilecek, Ferdinand Fransız olduğunu öğrenmeli.
No, tú habrás muerto por una botella de vino.
Ferdinand Fransızmış.
- Cállate. Todo el mundo debe saber que Ferdinand es francés.
- Sen misin Ferdinand? Ne vardı?
Esta broma ha durado bastante, nací donde nací y soy francés.
Onun arkadaşının bir sorunu vardı da.
- ¡ Ferdinand!
- Bay Ferdinand Pastorelli burada mı?
Sobre Ferdinando Pastorelli. ¿ Ferdinando Pastorelli?
- Ferdinand Pastorelli'nin kalıntılarını görüyor musun?
La única solución es desaparecer.
- Bunu yapacağız değil mi? - Son drece kararlıyım.
Excuse moi, Ferdinand.
Ferdinand mı? - Adını söyledim.
- ¡ No!
Tabii olarak o zaman Ferdinand, Fransa tarafında ki mutfakta doğmuştu.. Hijyen Sorunu vardı. Sınırda ki dolapları değiştirdim.
Cuando Ferdinand nació, la cocina estaba en Francia.
Ferdinand, sen Fransızsın.
¿ Dónde estás?