Figura translate Spanish
3,461 parallel translation
2009 yılından beridir büyük Teyzesinin evinde kalıyormuş ve an itibariyle Manhattan küçük lokantasının yükselen yıldızı.
Vive en el apartamento de su tía abuela desde el 2009. Y es figura en ascenso en un bistró de primer nivel, en Manhattan.
Duvarda hilal şeklinde bir şey var.
La pequeña figura en forma de media luna que hay en la pared.
- Sarışın, mavi gözlü güzel biriydi.
Rubia, ojo azules, gran figura.
Numara 8'i hatırla.
- ¡ Cálmate! Recuerda, la figura del ocho.
Şayet bir pop sanatçısı etrafında bir entrika ve gizem esintisi varsa,... bu Rodriguez olarak bilinen sanatçının etrafındadır.
Si hubo alguna vez un artista pop rodeado de enigma y misterio, esa figura se llama Rodriguez.
Rodriguez hiçbir zaman Güney Afrika'da büyük olduğunu bilmedi.
Rodriguez nunca llegó a conocer la importancia de su figura en Sudáfrica.
Hayır, bütün belirtiler daha çok bir baba gibi olduğu yönünde.
- ¿ Fueron amantes? No, todo indica a que fue una figura paterna.
Adam öfkesini direkten çıkarıyor.
El hombre libera su ira sobre una figura de madera.
En azından resmi. Ayrıca, bu haritalarda bile yok.
No se sabe, no hay un censo, además esto no figura ni en el mapa.
Aldatıcı bir vücudu var!
¡ Tiene una extraña figura!
Gerçek boyutunda kartondan "Mr. Spock" um gelmiş!
¡ Llegó mi figura de cartón de tamaño real del Sr. Spock!
- Çünkü eğer bilmiyorsan, - hali hazırda bir baba figürü olmadığı kesin. Bu da demek oluyor ki, o pozisyon boşta.
- Porque si no lo sabes entonces obviamente no ha elegido una figura paterna lo que significa que el puesto de papá está totalmente disponible.
♪ Yüzün ve figürlerin ıslıkla cezbetiyorsa ♪ ♪ Tatlım o zaman stüdyo kapısının anahtarlarına sahip olacaksın ♪
* Si tu rostro y tu figura están gritando cebo * * cariño, tendrás las llaves de la puerta del estudio *
- Kamu önünde bir figür olmak mı?
¿ Ser una figura pública?
Bir yığın korkunuz vardır ve bu korku çokluğu kafanızı karıştırır. Adeta tüm bu kafa karışıklığının anlamını bilmiyor gibisinizdir. Bu kafa karıştıran çokluğu, tek sarih bir figür ile değiştirirsiniz :
tienes multitud de temores y esta multiplicidad de miedos te confunde, simplemente no entiendes cuál es el sentido de esta confusión y sustituyes esta multitud confusa por una figura clara, el judío, y todo queda claro.
Ve toplumdaki tüm kötülükler, muhafazakar anlatıda çalışmayan, bekâr anne figüründe cisimlenmişti.
para la narrativa conservadora, en la figura de la madre soltera desempleada ;
Yahudiliğin, anti-semitik tasvirlerine bakıldığında bu Yahudi figürünün ne kadar çelişkili olduğunu fark etmek son derece önemlidir.
Si observamos la imagen antisemita del judío, es crucial notar lo contradictoria que es esta figura del judío.
İstikrarımız için, onun adına görünüşleri sürdürdüğümüz bir Büyük Öteki figürüne ihtiyaç duyarız.
Para nuestra estabilidad necesitamos una figura del Gran Otro por el que mantenemos las apariencias.
Ve sonrasında en nihai yıkıcı figür gelir : Robert De Niro tarafından canlandırılan, gizemli bir su tesisatçısı.
Y entonces llega la figura subversiva definitiva, una especie de fontanero clandestino, interpretado por Robert de Niro
Merhaba, evlat. Ona hakikati söyler.
figura paternal superegoica le dice la verdad :
Aman tanrım. Bu taşralı hassaslığınla ve kız gibi tipinle bu pozisyonda uzun süre kalamazsın.
Con esa sensibilidad pueblerina y esa figura afeminada, no durarás.
Bak, sen toplumun bir figürüsün, ve inan ya da inanma, söylediğin aptalca şeyler insanları etkileyip kırabiliyor.
Eres una figura pública, y lo creas o no, las tonterías que dices pueden influenciar o lastimar a las personas.
Kadın vücudu çizmeye başlarken iki eş olmayan parçaya bölünmüş uzun ve dikey bir çizgiyle başlayın.
Cuando dibujes la figura femenina, comienza con una larga línea vertical dividida en dos partes desiguales.
Kadın vücudu, kollar ve eklemler için silindir şekiller kullanılmak üzere yaklaşık sekiz daireye bölünebilir.
La figura femenina puede ser dividida aproximadamente en ocho círculos arriba y abajo con formas cilíndricas para los brazos y articulaciones.
Ciltteki kırışıklıkları doğru şekilde gölgelendirerek vücudun gerçekçi ve üç boyutlu görünmesini sağlarsınız.
Sombreando apropiadamente los pliegues de la piel, crearás la ilusión que la figura tiene vida y es tridimensional.
11 şirketin yöneticisi olarak listeye geçmiş, bunların hepsi altınla ilgili, £ 3 milyon karma bir ciroyla, yani, bence adamın yoksulluk sınırı üstünde olduğunu söyleyebiliriz.
Figura como director en once empresas, todas relacionadas con el oro, con un volumen de negocio total de tres millones de libras, por lo tanto, creo que podemos decir que está por encima de la línea de pobreza.
Bir balmumu karakteri nasıl tamir edebilirim ki?
¿ Cómo se arregla una figura de cera?
Endişelenme, Stan amca, tüm bu eski balmumlarından sana yeni bir balmumu karakter yapacağım.
No te preocupes, tío Stan, te haré una nueva figura con toda esta cera vieja.
Balmumu figürü fikrim hakkında ne düşünüyorsun?
¿ Qué opinas de mi idea para mi figura de cera?
- Formunda olman lazım değil mi?
- Tienes que cuidar esa figura, ¿ no?
Genelde bu tarz şeyleri yemem Ama çok da iyiler
Suelo alejarme de esta clase de cosas para mantener mi figura juvenil, pero es... bastante buena.
Sabunun içinde bu varsa şeklinin kalp ya da yıldız şeklinde olması önem taşımaz.
En tanto que lo contenga no importa que sea una estrella o que tenga figura de corazón.
Nasıl ki ünlü gitarcılar varsa vokalin ünlü karşılığı da odur.
Inventó la figura del héroe cantante, opuesta al héroe de la guitarra.
Nasıl ki Yngwie efsaneleşmiş, kendisini aşmış bir müzisyense Totman ve Li gibi de iki tane tip çıkıp Yngwie'den bile daha hızlı solo atabiliyorlardı, hani sanırsınız gitar eğitimi videosu çekiyorlar.
Si el mismo Yngwie era una figura excesiva y enorme, un verdadero héroe de la guitarra, aquí está este par de muchachos, Totman y Li, que son aún más rápidos que Yngwie como un video instructivo.
Hemen ders kitaplarınızdan 49. sayfayı açın ve 7C şekline bakın.
Abran sus libros de texto en la página 49... y miren la figura 7C.
Peki, bay yetenekli, şu laptopu aç.
Vale, figura, enciende este portátil.
İki kilo Elaine'in heykelden çıkardığıyla aynı miktarda olabilir.
Dos kilos es la misma cantidad que Elaine pudo haber sacado de la figura.
Joffrey'e bir baba figürü gerekiyor. Olur mu?
Joffrey necesita una figura masculina en su vida, ¿ de acuerdo?
O katı otorite figürü senden anlamsız istekler buyurduğunda zayıf ve güçsüz hissetmiyor musun?
Así que cuando esa severa figura autoritaria te pide cosas irrazonables ¿ no te sientes débil y sin poder?
- Hâlâ bu konuda bir tarzı var aslında.
Aunque, aún tiene figura para ello.
Ama ondan önce, politikayı yakından ilgilendiren bir sağlık raporu var.
Pero primero, un informe que amenaza con desbancar a una figura política de gran alcance.
Üzgünüm, Bayan Hastings, Burada olduğunuza dair hiçbir belge bulamadık.
Lo siento, señora Hastings, en el registro no figura que estuviera aquí.
Özür dilerim ama burada olduğunuza dair hiçbir kayıt yok
Lo siento, en el registro no figura que estuviera aquí.
İnternetteki kapşonlu adam kendine "John Q. Veba" diyen kişi.
Esta figura encapuchada de Internet, que se llama a sí mismo "La peste John Q." ¿ Quién es él?
Dahası, ilk otorite timsalim sen değilsin.
Bla, bla, bla... Aunque, no eres mi primera figura de autoridad.
Kendisi 2002 yılında burada ölmüş. Ama Lancaster'deki başhekimi olarak sizin adınız yazılı.
Murió en 2002, pero usted figura como su médico de atención primaria en Lancaster.
Kayıt dışı.
No figura en los libros.
Bu konuya ihanete uğramış baba figürü açısından baksaydınız daha açık olmaz mıydı, Brad Kelley?
¿ Sería más claro si lo pongo en términos de que la figura paterna que acaba de traicionarte, Brad Kelley?
- Vücudunu böyle mi koruyorsun? - Defol git.
¿ Así es como mantiene su figura juvenil?
David Lindholm ayrıca tanınmış bir halk figürüydü.
David Lindholm también era una figura pública conocida.
Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa, numaram orada yazılı.
Si necesita algo mi número figura en el contrato.