English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ F ] / Filan

Filan translate Spanish

9,946 parallel translation
Daktilolardan işlemcilere, bilgisayarlara mı ne geçmeliymişiz.. .. filan diyordu. Bilmiyorum.
Cree que de las máquinas de escribir se puede pasar a procesadores, calculadoras, no sé.
Ama bana söz ver, kendini tedavi ettirip.. .. testlerini filan yaptırmalısın.
Pero tú sigue el tratamiento, hazte análisis, cuídate...
Bulamazsam yaratacağım. Musluk, televizyon filan tamir edebilirim.
Me pongo a arreglar grifos, televisores, radiadores...
Demek barajlar, köprüler filan yapıyorsun.
Así que construyes presas, puentes, edificios...
Nesin sen özel doktoru filan mı?
¿ Tú quién eres, su médico?
İşte tam burada giriyorsun, üzüntünü filan söylüyorsun, vesaire, vesaire.
Y ahí es dónde entras tú y hablas de la tristeza, bla, bla, bla, bla, bla, bla, bla, bla.
Cary bu kaydın sahte olduğunu düşünüyor, .. diğer ses kayıtlarından derlendiğini filan,... ama emin olmam gerek.
Cary cree que la cinta era falsa, un montaje de otras escuchas telefónicas, pero necesito estar segura.
Gerçek ya da sahte diyemem, ama düzenleme filan yapılmamış.
No voy a decir si es real o falsa, pero no ha sido editada.
Tohum ekmek için filan işte.
Para plantar semillas o algo.
İrade filan yok.
Sin fuerza de voluntad.
Canavar filan görmedim.
Yo no vi ninguna bestia.
Galiba bu ceketlerin cepleri filan yok.
No creo que esto tenga bolsillos.
Minik bir kuş yeleği filan mı?
¿ Como un pequeño chaleco? - ¿ O moños pequeños?
Ama daha sonra uğramak - filan istersen...
Pero si quieres pasarte por allí después o algo...
- Bu kurbağa avı filan de... - Cadı buluşması!
- Nunca ha sido una... 450 ) } ¡ Una reunión de brujas!
Burada neler oluyor? Bu bir çeşit cadı toplantısı filan mı?
¿ Es esto algún tipo de reunión de brujas?
Aslında fenerin içinde filan değildi, öyle değil mi, canavar?
Ella nunca estuvo en la linterna, ¿ cierto, bestia?
Falan filan.
Blah, blah, blah.
Teddy daha 30 dakika filan burada olmaz yani o zamana kadar...
Y Teddy no llega hasta dentro de 30 minutos. Hasta entonces...
Bira içmek için filan evime gelsene.
¿ Por qué no vienes a mi casa a beber cerveza o algo así?
Telefon rehberi, cep telefonu faturasını filan hiç gördünüz mü?
¿ Alguna vez vio, una libreta de direcciones, un teléfono móvil,
Evini filan boya.
Pinta la casa.
Ben hoşlandığını düşünüyordum, ben de ondan hoşlanıyordum sonra tesadüfi şeyler yaşadık, granola bar olayı falan filan...
Estaba pensando que yo le gustaba, y que a mí me gustaba, y que teníamos este ida y vuelta por un tiempo con las barras de granola y otras cosas y,
Falan filan, Zıpzıpçı.
Vete, Saltarín. Bien.
Şimdi Noel Baba'yı teslim edin, falan filan, ve zarar görmeyeceksiniz, falan filan oldukça aşikar ki çok belli bir yalan.
Ahora entregad a Santa, bla, bla, y no os haremos daño, Bla, bla, bla, evidentemente es mentira.
Sizi öldüreceğim, falan filan felan.
Os mataré a todos, bla, bla, bla... Bla.
Yalvarıyor filan değilim, o yüzden, evet demek zorunda hissediyorum.
Bueno, ahora estás rogando, así que me siento como que tengo que decir que sí.
Sen sinemaya filan gidebilirsin.
Puedes ir a ver una película o algo así.
Sana düşüneceğimi söyledim ama henüz izin filan vermedim.
Ustedes dos. Te dije que lo pensaría. Nunca di mi consentimiento.
Ben belge filan hazırlamadım.
¿ Estás del lado de Song Cha Ok, cierto?
Uçağa binmeden önce kaza filan mı geçirdim?
¿ Tuve un accidente en el vuelo?
Bileğini filan mı kırdı?
¿ Qué, qué, qué? ¿ Se rompió la pierna o algo así?
... sen kendini dev aynasında filan mı görüyorsun da böyle davranıyorsun?
¿ pero quién eres para Gun?
Benim zayıf noktamı filan mı biliyor?
¿ Por qué es tan importante para ella esa mujer?
Eğer benim yanımda bir daha nafakadan filan bahsedecek olursanız bacaklarınızı kırarım sizin!
Si mencionas la compensación una vez más... te romperé las piernas. ¿ Entendido?
Kim Mi Young estetik ameliyat filan mı geçirdi?
¿ Se hizo cirugía plástica la Sra. Kim Mi Young?
Tarot kartı ya da kristal küre filan kullanıyor musunuz?
¿ No se utiliza cartas del tarot o una bola de cristal ¿ o algo?
- İçten mi? İntiharın eşiğinden dönen, umudunu bulmuş 4 insan falan filan yani.
Cuatro personas superan el suicidio, encuentran esperanza, bla, bla...
Kaçarken Mustang'i almam gerekiyordu biliyorum ancak bu güzelliği orada görünce, anahtarı kontakta falan filan açıkçası bu Tucker'la bir tur atma fırsatını tepemezdim.
Sé que se suponía que tomara el Mustang para escapar pero cuando vi esta belleza ahí sentada con las llaves puestas no pude dejar pasar la oportunidad de manejar un Tucker auténtico.
Eğitim öğretim falan filan.
Voy a hacer un poco de educar.
Yerel devriye polisleri, FBI, falan filan.
Policías de calle, federales, lo que fuera.
Şifreli kapı çaldırmak da neyin nesi? Kapıda adımı sormak filan... Neler oluyor?
¿ Por que la clave para tocar la puerta y eso de decir mi nombre?
Ne o öyle camdan laf atmalar filan?
Todas las señas que hicieron en las ventanas.
Bir plak şirketi filan kurarız.
Abrir una disquera o algo así.
Yapmaya çalıştığınız bu gerçekçi rap arabalar, hapishaneler filan... Kimse bunları dinlemez.
Todo este rap realista que están haciendo, hablando de autos y de prision, nadie quiere oír eso.
- Hayır, dostum. İyi filan değilim.
- No, no estoy nada bien.
Ortada grup filan yok. Seni anlıyorum. Ama sen de şunu anla.
Lo comprendo, pero quiero que entiendas que te apartas de una situación ganadora.
Film filan yapıyor. Dre'nin de yeni bir albüm yapacağını söylüyorlar.
Y Dre va a sacar un album a la venta.
Başlangıçta nasıl olduğumuzu filan.
Como fue todo al principio.
- Hile yapmaya filan çalışmıyorum.
No intento hacer ningún truco.
O televizyona filan çıkmayacak.
No van a salir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]