Filmler translate Spanish
2,037 parallel translation
Burada adam yerine konduğumuz yok. Küçük bir ülkede, küçük filmler yapan, küçük aktörleriz işte.
No cuentas para nada aquí, pequeños actores en un pequeño país que hace pequeñas películas.
Biz burada ufak bütçeli filmler çekiyoruz, Amerika'da devasa prodüksiyonlar var!
Aquí hacemos películas, en América haces filmes...
Birçok yönetmenden önemli filmler için teklifler alıyorsun.
Tienes muchas proposiciones, películas importantes, grandes directores...
Ne tür bir yönetmen bu? Gerçek filmler yapmak istiyorum.
Quiero hacer películas reales.
Elinize, gerçekten dişe dokunur, gizli bir evrak geçirirseniz, muhtemelen, tepki alacaksınızdır, bu da onu okumayı, uçakta seyrettiğiniz filmler gibi yapar.
Consigue cualquier documento confidencial que valga la pena tener y lo más probable es que esté editado lo cual hace que leerlo sea como ver una película en un avión.
Filmlerimin hepsi, kontrol noktaları ve askerlerle falan ilgili. Aşk hikayeleri üzerine filmler yapmak isterdim.
Todas las películas son sobre los puestos de control, los soldados... yo,... quiero filmar historias de amor.
6'daki filmler arasından hangisini önerirsiniz?
¿ Qué me recomiendas para eso de las 6?
Ama aldığımız bilgiye göre, hepsi çok vahşi filmler.
Pero, según nuestra inteligencia, son completamente atroces.
Açıkça, bu berbat filmler, içinde şeytani bir planı barındırıyor.
Es obvio que estas películas horribles esconden un ardid diabólico.
Robotların, kimsenin görmek istemeyeceği berbat filmler yapmasıyla birlikte, dünya Tearjerker'ın en önemli sinema eserini, izlemek zorunda kalacak.
Con robots en películas terribles que nadie querría ver el mundo se verá obligado a ver la obra maestra del cine de Lacrimógeno.
Sevdiğin filmler hangileri?
¿ Sí? ¿ Como cuáles?
Bizlere destek oldular, tiyatro ve filmler yaptılar.
Construyó escenarios, dirigió obras y películas.
Aktörlük kariyeri boyunca rol aldığı filmler sorumluluk sahibi ailelerin çocukları ile birlikte... izlemek istemeyecekleri türden filmlerdir. Hatta benim bile, Sayın Hâkim.
Y cuya experiencia cinematográfica... es con películas con valores... que ningún padre responsable... su señoría.
Redüksiyon sonrası filmler çıkınca bizi arayın.
Llámennos cuando estén las placas de post reducción.
Daima banka soygunları, polisler ve hırsızlarla ilgili hikâyeler içeren polisiye filmler izlerdi.
Sólo miraba películas de detectives, de robos bancarios, historias de policías y ladrones.
Filmler gelmedi mi?
¿ Han llegado las placas?
Filmler geldi.
Traigo las placas.
Reduüksiyon sonrası filmler. Onu ameliyat listesine ekleyin.
Placas de post reducción, y ponedla en la lista de espera de cirugía.
Filmler hazırlanıyor.
Traeré las tuyas.
Şiddetli filmler.
Muy buena película.
Oyunlar, filmler, şarkılar, şiirler romanlar, radyo.
Teatro, cine, canciones, poemas... novelas, radio.
Filmler hakkındaki ilk kuralı bilmiyor musun, Kenneth?
No sabes nada de películas, ¿ verdad, Kenneth?
Doğaüstü konulara sahip filmler yapıp en yüksek teklifi verene satıyoruz.
Hacemos filmes sobre cosas paranormales, luego los vendemos al mejor postor.
Genellikle terk edilme ile ilgili o filmler.
Esas películas son a menudo sobre abandonos.
- Kardeşim mükemmel filmler çekecek.
Mi hermano se hacer películas excelentes.
Normal filmler için... Fazla heyecanlanma derim. Ama TV filmleri için, tek sınır gökyüzü.
No gastes tu aliento en películas normales, pero en las de TV, el cielo es el límite.
Testere 1, 2 ve 3 ve devam eden filmler 4, 5 ve 6.
En Killsaw I, II y III y en Straight-to-video IV, V, y VI.
Söyleyeyim, şu filmler bana, ülkeyi baştan sona hava akışı gibi dolaşacak kadar para kazandırdı ve şu resmi bir kişiye tek seferde sattım.
Si te digo la oportunidad que me dio esa película : Viajar a través de todo el país y vender esa película una persona por vez.
Filmler büyük, basit, zarif.
Las películas son grandes simples elegantes.
Hayat filmler gibi basit olsa daha iyi olurdu.
Sería grandioso si la vida sería una simple película.
Baban ne tür filmler yapıyor böyle?
Qué tipo de peliculas produce tu padre?
Filmler hakkında öğrendiğim diğer şey ise, özel efeklerin aldatıcı olabileceğiydi.
Otra cosa que aprendí sobre las películas es que los efectos especiales pueden engañar.
Ona, "Evlat, filmler harika onları izlemeye gitmeye bayılacağım ama o imkansız bir hayal senin maaşlı bir işe ihtiyacın var" dersiniz.
Se le dijo : "Hijo, las películas son estupendas, me gusta ir a verlas... pero eso es imposible. Necesitas un trabajo con un sueldo"
Yüzük yok, duygusal filmler, yarım galon dondurma, tek kaşık, ve bir porsuk tarafından çizilmiş bir surat.
Sin anillo de bodas una película romántica tres litros de helado, una cuchara y un rostro horriblemente desfigurado por un tejón fugitivo.
Amerika hakkındaki gerçekleri açıklayan filmler, uzmanlık alanı.
Se autodenomina un documentalista especializado en películas que exponen la verdad en América. "
Filmlerdeki gibi. Sinema değil, filmler dersin.
Se dice "películas", no "cine".
Aynı hobiler, aynı cd ler, aynı kitaplar, filmler.
Mismos intereses, discos, libros, películas.
Yeni filmler.
Nuevos escaneos.
Ona bir ilham geliyor. Kültüre karşı işlediği suçun sebebinin, yaptığı B filmler olduğunu farkediyor.
Comprende los errores que cometió en el enfrentamiento con nuestra cultura.
Keder olduğu için filmler vardır.
Debido a la tristeza se hace cine.
Filmler temiz.
Las placas están limpias.
Başka kitaplar, başka filmler de olacaktır.
Habrán otros libros, otras películas.
Oynadığın diğer filmler gibi olacak.
Será como todas las películas sólo más grande.
Hep yüzeysel filmler yapıyorlar.
¿ Sabes? La mierda que hacen sólo se trata de lo superficial.
O günden beri filmler ve seksle ilişkiliyim.
Y desde ese momento, he asociado las películas y el sexo.
Filmler için bu senin payın.
Esto es por lo que hiciste.
Dün, filmler buraya geldiğinde.
Ayer lo dejé por aquí.
Boş zamanlarında filmler için hikâye yazmak hoşuna gidiyor ve onlara "tedavi" diyordu.
En sus ratos libres, le gustaba escribir historias para películas que ella llamaba "tratados".
- Neden böyle bir adilik yapıyorsun? - Yapabildiğimiz filmler bunlar!
- Estas son las películas que podemos hacer.
Filmler gelince bana haber ver.
Perdonen
- Filmler hazır olunca beni çağır.
- Llamadme cuando lleguen las radiografías - Ok