Fina translate Spanish
1,303 parallel translation
Ayrıca, yapılması için hiçbir masum hayvanın acı çekmediği gayet güzel bir paltom var.
Además tengo una perfecta y fina chaqueta por la que ningún animal debió sufrir para hacerla.
- Hoşça kal Çin işi.
- Adiós, vajilla fina.
'Sıkıntılı'benim şu anda olduğum şey için kibar bir kelime!
Perturbada es una palabra fina para describir cómo estoy.
Onunla aramızdaki tek şey ince bir kumaş parçası.
Lo único entre él y nosotros es una fina tela de gabardina.
Acı bulut damlacıkları gözlerinizi yakar.
una fina niebla de gotas de acre pican tus ojos.
Ama ben Petersburg'un güzel mutfağına çok alışığım.
Pero yo no estoy acostumbrado a la fina cocina de Petesburgo.
- # Santa Fina, buradayız. #
- Santa Fina, estamos aquí
İyi uykular, Santa Fina. Biz seni uyandırıncaya kadar güvendesin.
Duerme bien, Santa Fina, hasta que sea seguro despertarte.
# Santa Fina, Santa Fina buradayız, buradayız. #
Santa Fina, Santa Fina estamos aquí, estamos aquí
Kontes Basildon. .. ve herkesin hemfikir olduğu üzere, Londra'daki tamamen düzgün son adam. Siz oldukça çekici kişiliğinizle çok cana yakın bir insansınız,..... ve İngiliz siyasetine dürüstlük ve doğruluk getirdiniz...
Condesa Basildon y es generalmente aceptado, que el último hombre verdaderamente decente en Londres.. tal... y que es un hombre muy agradable que posee la personalidad más atractiva y que ha sido traído a la política inglesa una honestidad, una integridad... una más fina, una
Asil bir atmosfer, daha iyi bir tutum... ve yüksek idealler getirdiniz.
más noble atmósfera, una actitud más fina y altos ideales... altos ideales
Mükemmel bir saatiniz var, Bay Pike.
Eso que tiene ahí es una fina pieza de relojería, Sr. Pike.
Öyle minicik bir ses ile konuşurum ki...
Hablaré con una voz monstruosamente fina.
- Çok zarif bir hanımdı.
- Parecía tan fina.
Dişi, şeklin erkeği memnun etmesini umarak beyaz bir ağaç kabuğu tabakasına sayısal semboller karalıyor.
La hembra raya simbolos numericos en una hoja fina blanca de corteza de arbol.. esperando que el diseño agrade al macho.
Belki çok ince bir fraktürdür.
Quizás sea una fractura muy fina.
Güzel bir kadın gibi, değil mi?
Le das dinero, aprietas sus botones- ¡ Yuri! Es como una mujer fina, ¿ sí?
Komedi tarzınızla çok ince bir çizgide duruyorsunuz. İlk günün verdiği heyecanı göz önüne alırsak yaptığınız şey maruz görülebilir.
Bueno, ya sabes, lo hace caminar por una cuerda fina con su estilo de la comedia, pero, uh, quizás usted puede ser excusado para pisotear el que más exuberante en su primer día.
Güzel bir kadını ve suratımda süslü bir tacı sallıyordun! Ne bekliyordun, o bir zar tutmaydı!
Paseas a una mujer hermosa y una fina corona ante mi cara ¿ y qué esperas?
Git ve centilmeni içeri davet et. Ben de çamaşırları toplayayım.
Mientras yo me aseguro de que nada de mi colada de lencería fina esté colgando en la bañera.
Atmosfer çok ince bir katmandır. Ama hayatımız ve varlığımız açısından büyük öneme sahiptir. Kütlesi, Dünya'nınkine nazaran çok küçüktür.
" La atmósfera es una capa muy fina y su masa es insignificante comparada con la masa de la Tierra.
Cılız karbodiyoksit atmosferiyle Mars ve sülfürik asit bulutlarına gömülmüş Venüs.
Marte, con su fina atmósfera de dióxido de carbono y Venus, cubierto por nubes de ácido sulfúrico.
Kaya gibi bir yüzeye sıkı sıkı tutunmuş ince bir atmosferi var.
Tiene una atmósfera fina en contacto con su superficie rocosa.
Hesaplamalarımız, ince bir buz tabakasının altında bir okyanus olabilme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyordu.
"Nuestros cálculos indicaban que era probable que hubiese un océano bajo aquella fina capa de hielo".
Triton o kadar soğuktu ki, ince nitrojen atmosferi bile her kış donarak sert bir buza dönüşüyor.
Tritón es tan frío que incluso su fina atmósfera de nitrógeno se convierte en una sólida capa de hielo en invierno.
Çok taze ve pürüzsüz.
Tan fina.
Güzel bir kırmızı şarapla.
Con una fina botella de vino.
Victoria Secret sütyene amfetamin verilmiş gibiydi.
Como ropa de lencería fina que se había alocado.
Kaşmir bu elbise!
¡ Esto es de lana fina!
Bu burada şimdiye kadar yapılan en iyi porselen.
En cualquier caso, nunca se había fabricado porcelana tan fina aquí.
Bakın, Mösyö Sabatier, şunun güzelliğine bir bakın.
Mire, Sr. Sabatier, observe lo fina que es...
Böyle nişan almayı nereden öğrendin?
¿ De dónde aprender puntería tan fina?
Çok güzel değil mi?
¿ Eh, te gusta? Es-Es bastante fina.
"Sik". Uzun, sıska bir "sik".
"Pija", es una pija fina y alargada.
Karınız, Fina?
Su mujer, Fina?
Deniz kuşları, martılar, ustura gagalı penguenler Total Fina sızıntısından nasibini alan herkes aşırı tüketici bu toplum tarafından tümüyle mahvolacak herkes... Eğer temizlenirlerse kuşları yine de ağlarla yakalayacaklardır.
Las aves marinas pingüinos y compañía todos esos que se han tragado el gasóleo de Total que seguirán tragándoselo y que por culpa de esta sociedad de consumo nunca más podrán volver a sus islas...
Bay Johnson'ın cinsel organının görüntülerini büyülttük. Mürekkep keçeli bir kalemden gelmiş. Hatta Papermax marka keçeli kalemden.
Amplié los genitales la tinta es de un rotulador, un "Papermax" punta fina.
İnce bir tabaka şekillendirici sürünce de alçı ve kil arasındaki izleri yok eder.
Y la fina capa de barro hace que el yeso y la arcilla parezcan uno.
Ne düşünüyorsun? - Yemekten anlamam ama bu berbat.
No sé de comida fina, pero esto es pésimo.
- Halletmemiz gereken bazı şeyler var. Alışık olduğunuz güzel çarşaflar ve gurme yemekleri muhtemelen asla olmayacak
Todavía tenemos que afinar unos detalles pero quizás nunca tendremos lencería fina ni comida gourmet.
- V-fibrilasyona girmiş gibi.
- Fibrilación ventricular fina.
Debra Debra, gerçekten iyi görünür Yaptığı yemeklerle öldürür.
"Debra, Debra, tan bella y fina nunca quieres probar su cocina".
Somon balığı tatlı bir lezzettir.
Ese salmon es una fina exquisitez.
Adaletin en önemli zamanı.
La más fina hora del sistema de justicia criminal...
İdare, konukları korumakla, özel hayatın ihlali arasında ince bir sınır olduğunu düşünüyor. Bir de maliyeti var.
La dirección cree que hay una línea muy fina entre la protección de los huéspedes y la invasión de su intimidad, por no mencionar el costo.
- Bundaki usta el işçiliği her ne kadar hoşuma gitmiş olsa da, benimkini sana bırakacağım.
A pesar de disfrutar de su fina artesanía tan natural voy a dejar el mío contigo.
Bu çizgiyi aşmadığın harika olmuş.
Una línea muy fina que no llegaste a cruzar.
Yavaşça ve titizce... muhtemelen düz dişli et testeresiyle.
Un trabajo muy lento y exacto, probablemente con una sierra de carne fina.
- bir parazit var.
Hay interferencia. Le haré sintonía fina.
- V-fib.
- Fibrilación ventricular fina.
- Beyaz bir yalan.
- Es una línea fina... el mentir...