Finita translate Spanish
87 parallel translation
- Parti, sona erdi.
La commedia è finita.
Fani zeka sonsuzluğu anlamaz,... ve Tanrı'dan gelen ruh sonsuzdur.
La mente finita no puede comprender la infinidad, y el alma que proviene de Dios es infinita.
Finita la comedia!
¡ Finita la comedia! ...
- E finita!
- ¡ Finita!
Dinleyin yoldaşlar... Finita la commedia!
¡ Compañeros, se acabó la comedia!
Uzayda uzağa bakmak zamanda geçmişe bakmaktır.
Por que la luz viaja a una velocidad finita, mirar a través del espacio es mirar atrás en el tiempo.
Eğer böyle bir makine yapmak neredeyse imkansız ise, o zaman mantık olarak sonlu olasılıksızlıkda olmalı.
" Si tal máquina es una imposibilidad virtual, entonces debe, lógicamente, ser una improbabilidad finita.
Tek yapmam gereken, bunun tam olarak ne kadar olasılıksız olduğunu hesaplamak... bu sayıyı sonlu olasılıksızlık üretecine vermek... bir bardak taze çay verip, çalıştırmak.
Así que lo único que tengo que hacer para fabricar una es averiguar exactamente cuán improbable es, introducir esos datos en el generador de improbabilidad finita, darle una flamante taza de té muy caliente y encenderlo. "
Yüzü soluklaşmış, cildi kırış kırış olmuş.
Lo que pasa es que es muy rubia y la piel finita se arruga enseguida.
Soluklaşması, kırışması birşey değil. Zor günler geçirdi. Oğlu Malvinas * savaşına gönderildi.
Ser rubia y de piel finita no es el problema.Tuvo al hijo en el sur durante toda la guerra de las Malvinas.
Mükemmel. Bu küçük söyleşimiz için bir sıralama yaptım.
Tengo planificada una estructura razonablemente finita para nuestro pequeño coloquio.
Bizim için, dünya savaşı sona ermiştir.
Para nosotros, la gran guerra está "finita".
O nedenle : "Komedi sona erdi." Gidin.
Así que finita la commedia.
Senin sınırların var.
Ud. es finita.
- Sana verdiğim yüksek matematik problemleri üzerinde çalıştığından emin olmak için.
meterte en algo más avanzado... en la matemática combinatoria, matemática finita.
- En yüksek matematik gerektiren işler.
- Matemática finita, investigación.
- Çok ince bir sikim var!
- ¡ Tengo una pija finita!
Dünyadaki en ince penis bende!
¡ Tengo la pija más finita del mundo! Aquí.
Yaşadığımız evren genişliyor, ama onun içindeki madde sonlu.
Nuestro universo se expande... pero la materia es finita.
Orada büyük gözlerin ve salak sesinle durmayı bırak!
¡ Lárgate con tus ojos grandes y tu voz finita!
Güzelce doğra.
Córtala finita.
Ve sonra ince olan ucu çek.
Y luego tira en la parte finita.
Ruh... ya da bilinç, ruh, nasıl adlandırırsan adlandır, kapladıkları alan sınırlı kapasitededir.
El espíritu... consciencia, el alma, o como quieras llamarlo... salen del reino donde habitan, tiene una capacidad finita.
Ona, sevmek, büyümek, büyütmek için, değişim gücü verilmiştir. Küçücük bir aşk denklemi, iki kişi birleştiğinde nasıl kompleks hale gelir. Yani, bu benzerliklerin ya da farklılıkların bir sonu olduğu fikri..
Dada la capacidad de cambio, del aumento del amor y los afectos, dado que entre dos personas, cada equación de amor, es compleja, la idea de que el descubrimiento sea de cosas en común, pueda ser finita, me parece que carece de toda lógica,
Passato è il pericolo, finita è la prova.
acabado es el peligro, acabada esta la prueba.
Ömür boyu başarı ödülü, sana meslek hayatının sona erdiğini hatırlattı.
Y el premio por trayectoria de vida te ha hecho darte cuenta de que tu carrera es finita.
Durum şu an biraz ustalık gerektiriyor...
La situación requiera algo de... finita.
Beni buraya pis bir yalan söylemek için çağırdınız şimdi "tartışma bitmiştir"
Me invitan aquí para decirme una mentira de mal gusto... así que finita la discussione.
Motor, sonlu ihtimalsizlik araştırmaları sırasında icat edilmişti. Genelde partilerdeki buzları kırmak için kullanılıyor ve evsahibesinin iç çamaşırlarının bütün moleküllerinin Belirsizlik Teorisi'ne bağlı olarak 30 santim sola sıçramasını sağlıyordu.
El motor de improbabilidad infinita se inventó con la investigación sobre la improbabilidad finita, usada para romper el hielo en fiestas al hacer que las moléculas de la ropa interior de la anfitriona saltaran hacia la izquierda, por la teoría de la indeterminación.
Her kat basit, sınırlı, kolay ölçülür bir harekettir.
Cada pliegue es una acción simple, finita e inminentemente cuantificable.
Duyusal kortekse ulaşması bir süre alıyordu,... ama beyin bunu, zamanda geriye yansıtıyordu. Böylece bilinç uyarıyı çimdiklendiği anda algılıyordu.
Tomaba una cantidad finita de tiempo para llegar a la corteza sensorial... pero el cerebro lo proyectaba hacia atrás en el tiempo... de manera que la percepción consciente era que... el estimulo se sentia cuando el pellizco realmente ocurria.
Evrende sınırlı bir miktarda inanç var.
¿ Hay una cantidad finita de creencia en el Universo?
Burada Freud tarafından libido olarak adlandırılan ve hayatın ve ölümün ötesinde... var olan, ölümsüz, sonsuz psişik enerjimiz ile kendi bedenimize ait ölümlü ve zayıf gerçekliğin arasında temel bir dengesizlik, boşluk söz konusudur.
Hay un desequilibrio fundamental, una distancia, entre nuestra energía psíquica, denominada "libido" por Freud, esa energía inmortal inagotable que persiste más allá de la vida y de la muerte, y la pobre realidad, finita y mortal de nuestro cuerpo.
Hepimizi burada toplayan olay, trajik olmasının ötesinde hayatı böylesine canlı kılan, onun sınırlı doğasının bir parçası da aynı zamanda.
Mientras el evento que nos reúne no es nada menos que trágico, parte de lo que hace la vida vigorizante es su naturaleza finita.
İkincisi içki saatinden önce çok derin sohbetlere girmeyeyim ama ölümlü olduğumuzu hatırlatmam mı gerekiyor?
En segundo lugar, no me pondré muy filosófico antes de la hora del cóctel, pero ¿ necesito recordarte de la naturaleza finita de la vida?
Finita, tut şunu.
iFinita, coge acá, ya?
Sonsuz bir büyüme gerektiriyor. Ama sonsuz büyüme sınırlı kaynaklarla örtüşmez.
Requiere un crecimiento infinito, pero un crecimiento infinito choca con una energía finita.
Yani sınırlı enerjiniz ve sınırsız büyüme gerektiren bir finans paradigmanız var. Ve artık insanlık tarihinde sınırsız büyüme paradigmasının paradan daha güçlü bir şeyle çakıştığı noktaya geldik.
Así que tienes energía finita y tienes un paradigma financiero que exige un crecimiento infinito, y estamos en el punto de la historia humana donde el paradigma del crecimiento infinito choca con algo más poderoso que el dinero.
Evrende sonlu bir form bulunmamaktadır.
No tiene una forma finita en el Universo.
Zamanın sonlarında ise tekrardan daha fazla ileri gidemez.
Es una cantidad finita de tiempo que no pueden subdividirse.
Hayatın bir sonu olduğunu anladığında bir anını bile boşa geçirmek istemeyeceksin.
Una vez que entiendes que la vida es finita no querrás desperdiciar ni un momento de ella.
Küçük, eğri aletini, kanayan her şeye sokmaya çalışmasına engel olmadı ama.
Pero eso no lo detuvo de agitar su verga finita y curva... -... sobre todo lo que sangra.
Sınırlı bir alan.
Un área finita.
Evrendeki vazelin kaynağının kısıtlı olduğunu biliyorsun değil mi?
¿ Te das cuenta que hay una cantidad finita de vaselina en el universo?
Uzayda belirli bir hızda yol alıyordu.
Se mueve por el espacio a una velocidad finita.
Ama ışık belirli bir hızda hareket ettiğin için, bir ışık yılı sadece bir uzaklık ölçüsü değil aynı zamanda bir zaman ölçüsüdür.
Porque debido a que la luz viaja a una velocidad finita, un año luz no es solo una medida de distancia sino también una medida de tiempo.
Ama astronomik mesafelerde uzaya, yıldızlara, gezegenlere ve onların ötesindeki galaksilere baktığımızda işte o zaman ışığın sınırlı hızının çok derin sonuçları olur.
Pero cuando miramos al espacio hacia distancias astronómicas a las estrellas, planetas y galaxias lejanas entonces la velocidad finita de la luz tiene importantes consecuencias.
Bambleweeny 57 Alt-Mezon Beyin'in devrelerini
El principio de generar pequeñas cantidades de improbabilidad finita, simplemente conectando los circuitos lógicos de un cerebro Bambleweeny 57 Sub-Meson a un trazador de vectores atómico, suspendido en un productor de movimiento browniano - o lo que es lo mismo, una buena taza de té -
Gideceksin... güzel yeğenime uygun bir şeyler tasarlayınca.
La mass finita. Saque la cortina.
Elektrik üretme yeteneği sınırlı mı?
¿ Su capacidad de generar energía es finita?
Bunu almamız lazım.
Bastante finita