Flash translate Spanish
3,220 parallel translation
Evet, Joe, sana Flash olduğumu söylemememi demiş olabilir ama onu dinlemek zorunda değildim ben.
Mira, sí, quizá Joe me dijo que no te contara que yo era Flash, pero no tenía que haber escuchado.
Flash olduğunu bildiğimden korkuyor musun?
¿ Tiene miedo de que sé que usted es Flash?
Flash ile ilk tanıştığım yer.
En donde conocí por primera vez a Flash.
Hem de geçen her bir gününde. Sen olmasaydın Flash diye bir şey de olmazdı.
Cada día, sin ti, no habría un Flash.
Ben Flash'ım.
Estoy The Flash.
The Flash'ın önceki bölümlerinde...
Anteriormente en The Flash...
Yoksa Flash mı demeliyim?
¿ O debería decir el flash?
Dr. Wells, Zıt Flash ve beni öldürüyor.
Dr. Wells es la inversa-Flash, y él me mata.
Ne zaman Zıt Flash ile ilgili bir şey olsa sıvılar havaya yükseliyor.
Cada vez que algo ocurre con el Reverse-Flash, carrozas líquidos en el aire.
Beni durduramazsın Flash.
Usted no me puede detener, Flash.
Sonra ileride Flash olmasaydın.
Entonces no te convertirías en Flash.
Sonunda Flash'ın olmadığı bir geleceğe dönebilirdim. Eve dönüş yolumu kaybettiğimi ise zamanda ileriye gitmeye çalışırken fark etmiştim.
Finalmente capaz de regresar al futuro sin Flash, me di cuenta que viajando atrás en el tiempo perdí el camino a casa.
Dönmenin tek yolu ise Flash'dı.
Y la única forma de volver era Flash.
Ama Flash diye bir şey kalmamıştı. Yarattım ben de onu.
Pero Flash se había ido, así que lo cree.
Bu yüzden Flash oldun, Barry.
Esa es la razón por la que te convertiste en Flash, Barry.
Sadece Flash olarak değil, kendin olarak da başardığın şeylere Barry.
Y de todas las cosas que has conseguido, y no solo como Flash, sino como tú, Barry.
Zıt Flash kostümünü, o küçük yüzüğün içine nasıl sığdırdın?
¿ Cómo metes tu traje de Flash Reverso dentro de ese pequeño anillo?
Çocukluk halini Zıt Flash'tan kurtaran gelecekteki halin ve şimdiki halin.
Tu yo del futuro que salva a tu yo más joven del Flash Reverso y tu yo de ahora.
Ben Flash'ım.
Soy The Flash.
Ben her zaman kazanırım Flash.
Siempre gano, Flash.
Keşke flaş kullansaydı.
Ojalá hubiera usado el flash.
Yıldırım temizleme ne de olsa.
Esta es una limpieza flash.
Eğer olmazsa, polise bu flash diski veririm. ve her ikiniz için bu hayat biter.
Si no, las autoridades recibirán una memoria portátil y será el final para los dos.
Tamam, öyle olursa, bir flash disk var...
Bueno, si lo hace, hay una memoria portátil...
Flash, Kaptan Cold'un peşine düşmen lazım.
Flash, necesito que persigas al Capitán Frío.
Kaptan Cold'u neredeyse yakaladım.
Flash a Batman, el rastro del Capitán Frío se pone caliente. ¿ Entiendes?
Flash yine sıkıldı.
Flash está aburrido, otra vez.
Patron bunu yok etmemi istemişti ama içinde bildiri var.
El jefe querría Destruí la unidad flash, pero tiene la nota
Ana'ya flaş bellek verdiğini gördüm.
Vi que le dio a Ana una memoria flash.
Koogler'ın flash sürücüsü, aslında bir donanım şifreleme anahtarı.
El pendrive de Koogler es realmente una llave de encriptación de hardware.
Bu bir flash disk.
Es una... unidad de almacenamiento portátil.
Evet ama flash disk bizdeydi.
Sí, pero conseguimos el USB.
- Flaş belleğe bakma şansın oldu mu?
¿ Tuviste alguna oportunidad de ver el contenido del flash drive?
Zamanımın yarısını Flash ve Johnny arasındaki kavgaları ayırarak geçirdim.
Me pasaba la mitad del tiempo mediando en peleas... entre Flash y Johnny.
Şarkı söyleyebiliyorum ama yazamıyorum. Flash'la bana şarkı yazmanızı istiyorum.
Sé cantar, pero no sé escribir, así que necesito que Flash y tú me escribáis algunas canciones.
Söz yazmak için Flash'a ihtiyacım yok.
No necesito que Flash escriba nada.
- Flash'a söyle o mızmızlığı bıraksın.
Dile a Flash que no se comporte él como una nenaza.
Tanrım ya. Gidip Flash'la konuşursan nakit iki bin dolar veririm.
Dios mío, te pagaré dos mil en efectivo... si te sientas a hablar con Flash.
Flash ve bütün Gaga ekibi Gansevoort'da kalıyor. Eğer parayla ilgilenmezse, senin aksine hâlâ parası olduğu için, bunu gösterebilirisin.
Flash y todo el equipo de Gaga... se alojan en el Gansevoort, y en el caso de que no atienda al dinero, porque, a diferencia de ti, él tiene, puedes enseñarle esto.
Flash uyuşturucudan bahsetmeye gelmedim. Başka bir kafadan bahsediyorum.
Flash... esto no es por las drogas.
Şeftalim ellere açık değil. Ve kendimi de tanıyorsam, muhtemelen Flash'la yatacağım. Çünkü kel değil ve bas çalmıyor.
Mi potorro no está disponible, y, conociéndome como me conozco, probablemente me acueste con Flash... porque, bueno, no es calvo.
- O flash bellekten kurtulmalıyız.
Tenemos que deshacernos de esa unidad flash.
O flash belleği Romero'ya götürmemiz lazım. - Hayır.
Tenemos que darle la memoria USB a Romero.
- O flash belleğin çok değerli olduğunu biliyorum.
Sé que esa memoria USB es increíblemente valiosa.
Flash bellek.
¿ Qué buscamos? Una memoria USB.
Basit, gümüş rengi bir flash bellek.
Una simple memoria USB plateada.
Flash belleği bul ve meseleyi başka yönlere çekmeye çalışmayı bırak.
Halla la maldita memoria USB y no agrandes el problema.
Bundan ikimizin de kârlı çıkmamızın tek yolu senin Norma Bates'e gidip o flash belleği alman.
Y la única forma que veo para que ambos zafemos de esto es que vayas a ver a Norma Bates y regreses con la memoria.
Zamanlayıcıyla uğraşıyordum, birden yarıldı ve içinden bir flash bellek çıktı.
Estaba jugando con el cronómetro cuando se cayó y una memoria portátil se separó.
Zıt Flash.
Él es el Flash Reverso.
- Beni Flash yapmıştı.
Me hizo The Flash.