English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ F ] / Focus

Focus translate Spanish

115 parallel translation
Saat 10'da kabinenin toplanacağını hatırlatayım dedim. Saat 1'de Anglo Amerikan Cemiyeti geceye de World in Focus röportajı.
Le recuerdo que tiene consejo de ministros a las 10, a la una debe estar en la Sociedad Angloamericana y por la tarde tiene la entrevista en el otro canal.
Amaç, ölü bir hayattan kurtulup canlı bir ölüme kaçmaktır.
Se encuentra en el focus. Y por fín su biografiá es de interés
Sadece auto-focus zımbırtısını ayarlamaya çalışıyorum.
Sólo estaba probando el lente de enfoque automático.
Auto-focus, ışık kontrollü, titreşim kontrollü. Stereo mikrofon.
"Balance de blancos, control de diafragma, micrófono estéreo."
Focus on American content production. Make Hoffmann pay through the nose.
Concéntrate en el contenido americano y haz que Hoffmann gaste bien el dinero.
Sen ve senin focus grubun ( araştırma grubu ) için yeterince açık mı?
es lo suficiente para ti y tu pequeño grupo de encuestas?
İnsanların tepkisi ölçülüyordu. Dichter, insanların ürünler hakkındaki gizli psikolojik isteklerini bulmak için bilinçdışını araştırma yöntemleri icat etti. Bunu focus grup yoluyla yaptı.
la gente podia reaccionar a estos y el invento toda la tecnica para mentalizar al inconsciente acerca de la psicologia oculta del porque la gente compraba productos esto se convirtio en el grupo de enfoque ( segmento de mercado )
= Alışveriş için teşekkürler = Dichter'in yükselişi, Betty Crocker Foods için yaptığı bir focus grup çalışmasıyla oldui. 50'lerin başında birçok yiyecek firması gibi,... onlar da yepyeni tüketime hazır ürünler icat etmişti.
el logro de Dichters fue el grupo de enfoque que hizo para Betty Crockers Food como muchos fabricantes de comida de comienzos de los años 50 habian inventado una nueva serie de comodas comidas instantaneas pero todos los consumidores que hablaron en la investigadores de mercado
Dichter, ev kadınlarının kek hakkında serbest yorum yaptığı bir dizi focus grup gerçekleştirdi. Vardığı sonuca göre, kolaylık ve rahatlık olarak pazarlanan kek imajı hakkında bilinçdışı bir suçluluk duyuyorlardı.
Dichter agrego una serie de grupos de enfoque, donde las amas de casa realizabna asociaciones libres acerca de los pasteles concluyeron que sentian culpas inconscientes de la nueva imagen que se estaba promocionando de facilidad y comodidad
Barby bebek pazarı bile çocuklarla yapılan focus grupla ortaya çıktı.
inclusive el mercadeo de la muñeca Barbie vino de un grupo de enfoque de niños
En başta da focus grubu geliyordu. Burada tüketiciler ürünler hakkında duygularını serbestçe dile getiriyorlardı. Böylece ürünlerin pazarlanması için yeni yollar keşfedildi.
en que los consumidores asociaban libremente sus sentimientos con los productos de esto resultaron nuevas formas de mercadear productos apelando a los deseos inconscientes del consumidor
50'lerde Freudiyen psikanalistler tarafından geliştirilen focus grubu yöntemi,... daha yeni ve etkili bir şekilde uygulanıyordu.
y la vieja tecnica del grupo de enfoque inventada por los psiconalistas freudianos de los 50, fue usada en una forma nueva y poderosa
Focus grubun esas amacı, az çeşitli çok sayıda ürünü satmak için insanları baştan çıkarmanın yollarını bulmaktı. Ama şimdi focus grubu farklı bir şekilde kullanılıyordu ; ... yaşam tarzı gruplarının asıl hislerini keşfetmek için.
la aspiracion original del grupo de enfoque, habia sido definir formas para atraer a la gente para un rango limitado de bienes producidos en masa pero ahora los grupos de enfoque, eran usados de forma distinta para explorar los sentimientos internos de los grupos de estilo de vida
Hayır. Ama bize bir Ford Focus kiralayacaklar.
Pero nos van a prestar un auto nuevo.
Kendall'a söyle beş dakika sonra Sydney'yi izlemeye başlasın.
Dile a Kendall que empiece a seguir a Sydney en cinco minutos. Gracias. Ella va en un Ford Focus.
Ama bu hayaller yıkıldı ve Tony Blair gibi politikacılar politikaları odak gruplar tarafından belirlenen kamu yaşamının yöneticileri gibi oldular.
Pero esos sueños se desplomaron, y los políticos como Tony Blair se convirtieron en verdaderos administradores de la vida pública, con políticas determinadas, frecuentemente, por focus groups.
"Auto Focus" partisi yapalım.
Sí, tendremos una fiesta de "Autofocus".
"Auto Focus" partisi mi?
¿ Fiesta de "Autofocus"?
Uşağıyla burada Auto Focus'u çekmişler.
Él y su mayordomo tuvieron su propio auto focus aquí.
Dur bir dakika. Eğer dün gece bir şey olsaydı sana 1700 dolar mı vermem gerekecekti? Bu bir Ford Focus ön peşinatı.
Espera, quieres decir que si algo pasó anoche, tendría que pagarte 1.700 dólares?
Dolar değil, pound.
Es la entrega inicial de un Ford Focus. Dólares no, libras.
Koşucusun, hı?
¿ Focus Maratón?
Beni kabul ederler mi?
¿ Esos "focus groups"?
Odaklan.
Focus.
Fineline, Focus, Searchlight ve Warner.
- Fine Line, Focus, Searchlight y Warner buscándolo.
Ford Focus, new mileage, 4 d as free.
Ford Focus, nuevo kilometraje, 4 días gratis.
Bilmiyorum, güvenli, rahat ford focus...
No lo se, que estas concentrado supongo.
Ocak kelimesinin Latince karşılığı "focus" tur.
Sabia que el termino en latin para "Corazon" es "enfoque"?
Bir Focus kullanıyor ve bir ayak hastalıkları uzmanı.
Él conduce un Focus, ¡ Es un podólogo!
Ama 18 ila 35 yaş arasındaki hedef kitlemiz bu durumdan memnun değil.
Y nuestros focus groups nos dicen que los de 18 a 35 no están felices
Neden bir Ford focus bulup etrafında el çırpmıyoruz?
¿ Por qué no buscamos un Ford Focus y le aplaudimos?
Onlara bilgisayar kaynaklı bir problem olduğunu söyle. Tomografik sistem ve micro-focus.
Dile que tiene algo que ver con la parte informatizada sistema tomográfico y micro-foco.
Focus Features'ın mı? Bu harika. - Biliyor muydun böyle -
Para Focus Features, eso es increíble, ¿ sabías que...?
Bir Ford Focus aldı.
Acaba de comprar un Ford Focus.
Bu gece, "Chad Decker ile Gerçek Bakış" Anna ile yakinen ve şahsen bir röportaj sunmaktan gurur duyuyor.
Hoy, Prime Focus Con Chad Decker se complace en presentar una entrevista íntima y personal con Anna...
Focus dergisinde biyografinizi okumuştum.
Vi su perfil en el programa In Focus.
Bugün "Gerçek Bakış" herkesin aklına takılan bir soruya eğilecek.
Hoy "Prime Focus" da una mirada a la pregunta que está en la mente de todos.
Focus Group. Mülakat Günü.
GRUPO DE OPINION AL DIA SIGUIENTE
Focus recursores plazma lonizado her düzeyinde.
Concentrar los recursores en cada nivel de plasma ionizado.
Yetkililer, ölüleri çıkarmaya değil hayatta olanları kurtarmaya odaklandıklarını söylüyor.
El Focus dijo que los oficiales no tratan de encontrar a los muertos, sino que tratan de salvar a los vivos.
Sonra üzerlerini değiştirirler ve Ford Focus'larına geri dönerler.
Después se cambian y vuelven a su Ford Focus.
Hocus Pocus Whodoo?
¿ Hocus Focus?
Focus yerine hissediyorum ne görüyorsun ne. Anladın mı?
Concéntrense en lo que sienten y no en lo que ven. ¿ Entendido?
Focus yerine hissediyorum ne görüyorsunuz ne
Concéntrense en lo que siente en lugar de lo que ven.
Bu benim suçum. Infiniti'mi başka güzel bir arabayla da takas edebilirim. Mesela sıfır bir Ford Focus'la.
Es mi culpa totalmente, porque podria cambiar mi Infiniti por otro auto, como un lindo Ford Focus cero millas, y recuperaría como $ 20,000.
Focus, adam.
Enfoca, tío.
Focus.
Enfoca.
Gri Ford Focus gören varsa söylesin.
Dígame si alguien está viendo un Ford Focus gris.
Lars Hesselboe ve karısı bu pazar "Focus" ta konuk olup Ole Dahl'ın ölümü, evlilik ve büyük yenilgi hakkında konuşacaklar.
Lars Hesselboe y su esposa serán los invitados en "Enfoque" este domingo para hablar de la muerte de Ole Dahl, su matrimonio y su gran derrota.
Auto-focus, audio kayıt. Dijital zoom. İşte burada.
"Optofocus, sonorización, fundido," zoom "digital, con esta función conseguirá ampliaciones inéditas a partir de una grabación original." Sabemos que usó una "XT-500".
Bir Ford Focus'ta olacak.
¿ Sabes que modelo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]