Fofo translate Spanish
84 parallel translation
Seni şişko, gülünç, şi... yapma!
Eres fofo, muy fofo y ridículo...
Kalıplı olmuşsun.
Un poco... fofo.
Hiç bu kadar iyi olmamıştım.
¿ Fofo? Jamás he estado tan en forma.
Şişmişim, kalıplı olmuşum gibi geliyor.
Me voy a sentir horriblemente lleno, hinchado, fofo.
- Göbekli bir koca istemiyorum.
- Porque no quiero un marido fofo.
Yemyeşil olmuştu, zayıf, güçsüz, saçları dökülmüş, bir solucan gibiydi.
Se puso verde, fofo, y sin pelo... Parecía un gusano.
Donunda yumuşak bir mum saklıyorsun.
Debes tener un bastón fofo entre los calzones.
Bu ise ürkütücü bir şekilde ölü adamın parmakları denilen yumuşak ve kabarık başka bir türdür.
Éste es otro tipo, un organismo blando, fofo, bastante macabro conocido como dedos de hombre muerto.
Ah, seni sümüklü hanım evladı!
Ah, ¡ tu fofo afeminado tragador de mocos!
Meret diz boyu çamura batmış, kaldıramıyorum.
Tengo el aparato fofo y no consigo animarlo.
- Biraz sarkmaya başlamışsın. - Ne?
Estas un poco fofo.
Aslına bakarsan o Yahudi Blanchard'da bile orada rastgeldim ve O'na direk dansı bile yaptırdık.
Y el fofo de Blanchard, he hecho que chocara contra un poste.
Lapayı kasa çevirme zamanı geldi.
Es hora de transformar todo eso fofo en músculos.
Sence bu adam formda mı?
¿ Crees que este tio está fofo?
- Evet, şekilsiz değilim.
- Sí, no estoy fofo. Disculpe.
Her gün burada çalışmak zorunda olsaydım ben de şişer ve şekilsiz olurdum.
Si yo trabajara aquí, también estaría fofo.
- Çünkü şekli bozulmuş.
- ¡ Porque está fofo!
Özellikle de senin büyük, beyaz ve ezik kıçından.
Especialmente tu culo fofo.
Yaşlı, şişman ve kokan bir adam gibi olacağım.
Ya sabes, como un viejo verde, fofo y quisquilloso... Un tipo gordo, apestoso, corrompido... ¿ entiendes?
Feeble?
- ¿ Fofo?
Yasanın uzun gevşek kolu?
¿ El fofo brazo de la ley?
Poponu indir, poponu kaldır.
te pones tu fofo Te sacas tu fofo
-... asla haber alamayacak. - Lepiska.
... que su apodo era "Fofo".
Bir yere gitmiyorsun, yağ tulumu.
No vas a ningún lado, tío fofo.
O salak sakar, onunla aynı bedeni paylaştığımızı anlamadı bile.
Ese fofo ni siquiera se da cuenta que lo estoy usando como un tiempo compartido.
Form damgalamaya değmiyorsam, ben de vücudumla kaldırımı damgalarım!
¡ No merezco sellar un impreso, así que sellaré la acera con mi fofo cuerpo!
onlardanlar biri içeri girdi ve Bir devle karşılaştı. Kocaman Şişman kadındı.
Uno entra y se encuentra a una gorda como una foca, con un pedazo de culo fofo...
Bu sözüm kulağına küpe olsun. Avcı gelip o çirkin, orantısız popona tekmeyi basacak ve seni eski tanrı, moda kurbanı yaratıkların geldiği, yere postalayacak.
Escúchame, la Cazavampiros te va a dar una patada en tu fofo y ladeado culo y te va a enviar a cualquier sitio donde acepten a un ex dios hortera y sin gusto como tú.
Tıpkı göbeksiz Jackie Chan gibiydin.
Eres como Jackie Chan antes de ponerse fofo.
en çok nefret ettiğim şey, mızmız bir müfrezedir.
si hay algo que odio es un grupo fofo.
Onun da bir tane testisi var.
Y él tiene un testículo fofo.
Önce tek testisliydim, şimdi de Bay Düşük Top oldum.
Primero tengo un testículo fofo y ahora soy el Sr. pelota.
Şurasının nasıl şiştiğini gördün mü?
¿ Has visto colgar algo así de fofo como esto?
Çok yemiş bir bok böceği gibisin..... Vücudun jöle gibi bıngıl, bıngıl.
Parecer un fofo saco de mierda Mira esas bolas de grasa!
Masa başında oturan muhallebi çocuklarından değilim.
No soy un detective fofo tras un escritorio.
Bir kadın dünyaya dimdik göğüslerle gelir... sarkmış göğüslerle gider... ama ben gerçekten mutluyum...
Una mujer entra en el mundo con un pecho firme y lo deja con uno fofo, pero estoy realmente feliz.
Kadınların sarkık bir popodan daha fazla nefret ettiği bir şey yoktur.
Nada mujeres odian peor que un culo fofo.
Biz yaşlı, yorgun, evli kişiler gibi kelleşmiyor, sersemleşmiyorsun, vücudunda her yerin sarkmıyor.
No te has quedado calvo y fofo como los demás tipos casados y viejos.
Kes sesini şişko. Duymak istemiyorum!
Cállate, fofo. ¡ No quiero escucharlo!
Boş, kişiliksiz, fazla olgunlaşmış...
Es hueco, fofo, demasiado maduro...
Sarkık bir kıçı ve biçimsiz vücudu var. Neden kadınlar benim yerime onunla yatıyor anlamıyorum.
Tiene un trasero blando y un cuerpo fofo y no entiendo por qué prefieren acostarse con él y no conmigo.
- Kıçın biraz yumuşak duruyor.
- Tienes el trasero un poco fofo.
Benim ağız tadım için biraz yumuşak kaçıyor. Bir bira yeterli. Köşesinde ananas olsun lütfen.
Eso es algo fofo para mi gusto, una cerveza estará bien con una rodaja de piña, por favor.
Ve buna sarkık Jamaikalı göbeği de dahil.
Y eso incluye a un jamaiquino fofo y panzón.
Dürüst olmam gerekirse, sarkık bir erkek çükünü tercih ederim,... ama bilim adına benden dolgun memişlerini tutmamı istiyorsan,... yada erkekler her ne diyorsa onu işte, tutarım.
Honestamente, preferiría tocar un pecho masculino fofo, pero en nombre de la ciencia, si necesitas que toque tus voluptuosos globos, o como sea que las llamen ahora, lo haré.
Sonra Laura...
Mi vida es como un vegetal monstruoso y fofo, de hojas enormes y sin frutos.
- O sevimli.
- Es fofo.
- Şekilsiz falan değilim.
- No estoy fofo.
- Lepiska.
Fofo, ¿ eh?
- Hadi, lepiska.
Vamos, Fofo.
Tamamen yumuşak ve sarkığım.
Estoy muy fofo.