French translate Spanish
490 parallel translation
- Teşekkürler, cin ve French alayım.
- Gracias, un poco de ginebra.
Silah kullanmayı French'den öğrendin.
Has aprendido a desenfundar como Frenchy.
Araç 49 ve 60, Park Crest Hotel, Fransız Caddesi 322 Numara. 3. kod.
# Unidades 49 y 60 diríjanse al no 322 en French Street.
- French Line rıhtımını gördün mü?
- ¿ Ves el muelle de Líneas Francesas?
- FRENCH LlNE
- LÍNEAS FRANCESAS.
French Cancan.
French Cancan.
French Cancan dansını yapıyorum.
Bailo el French cancan.
Senin bildiğin çahut, Fransız kankanı değil.
Conocías el chahut pero no el French cancan.
Fransız kankanını beklerken sabırlı olmanızı rica ediyoruz.
Le rogamos que sean pacientes mientras esperan el French cancan.
Baylar, bayanlar, Fransız Kankanı!
Sras. y Sres. el! French Cancan!
Durdur arabayı! Hayır! French'in arkasından git ve onu da durdur.
No, alcanza a French y detenlo.
- French, kendimizi aptal yerine koyduk.
- French, estamos haciendo el tonto.
French, adamlarını alıp, evi gözaltında tutacaksın.
French, quiero que lleve a sus hombres a la casa y la rodee.
French, verdiğim emirleri uygula.
- Ya recibió mis órdenes. Cúmplalas. - Sí, señor.
French'i evi gözetlemek üzere göndermenizi ama durumu açıklayıncaya dek, hiçbir şey yapmamalarını rica ediyorum.
Le pido que envíe a French a vigilar la casa y que no haga nada hasta que se lo explique.
French, evi gözaltında tutun ve benden emir bekleyin.
French, vigile la casa y espere a recibir órdenes mías.
Bu Bayan Emily French vakıası.
Es el caso de Emily French.
Gazetede Bayan French'in başına aldığı bir darbe yüzünden öldüğü haberini okudum.
Leí en el periódico que la Sra. French apareció muerta de un golpe en la cabeza.
Tanıştıktan sonra Bayan French'in bana yardım edebileceğini düşünmüştüm.
Esperaba que la Sra. French hiciera eso por mí cuando la conocí.
- Peki Bayan French'le tam olarak nasıl tanıştın?
¿ Cómo conoció exactamente a la Sra. French?
Bütün bunlar olurken Bayan French'in varlıklı olduğundan haberin yok muydu? Hayır.
A esta altura, ¿ no tenía idea de que la Sra. French estaba muy bien acomodada?
- Oh, hiç zahmet etmeyin, Bayan French.
No, no se moleste, Sra. French.
Bayan French'ten ne kadar para alabildin?
- ¿ Cuánto dinero recibió de ella? - ¿ De quién?
- Hiç almadım.
- De la Sra. French.
Çünkü Bayan French, karımla aramın pek iyi olmadığı izlenimine kapılmıştı.
Porque ella tenía la impresión de que no nos llevábamos bien.
Bayan French'in evinden saat 9'da çıktım.
Me fui de su casa a las nueve.
- Emily French cinayeti.
- ¿ Qué tal? El asesinato de Emily French.
Ama o zaman da Bay Vole Bayan French'ten para alıyorsa neden gelir kaynağını kessin?
Si el Sr. Vole había estado exprimiendo a la Sra. French ¿ por qué cortar su fuente de suministros?
- Bayan French'in size bıraktığı 80 bin sterlin.
Las 80,000 libras que le dejó la Sra. French.
Bugün Bayan French'in kasasını açıp vasiyetini buldular.
Abrieron la caja fuerte de la Sra. French hoy y encontraron su testamento.
Parasını bana bırakacağı konusunda hiçbir şey bilmiyordum.
Ignoraba que la Sra. French pensara dejarme su dinero.
Şu anda elimde, Emily French'i öldürme suçlamasıyla ilgili bir tutuklama emri var.
Traigo una orden de arresto por el homicidio de Emily French, el 14 de octubre pasado.
Evet, elbette Leonard'ın Bayan French'le sık görüştüğünü biliyordum.
Obviamente, yo sabía que Leonard visitaba a la Sra. French con frecuencia.
Bayan French'in kocanıza para bıraktığından haberiniz var mı?
¿ Usted sabe que la Sra. French le dejó dinero a su marido?
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı.
Evidentemente, la Sra. French veía a su marido...
Demek sizce Bayan French onu böyle görüyordu?
¿ Cree que la Sra. French lo veía como un hijo o un sobrino?
Belki biri seni Bayan French'in evinden çıktıktan sonra görmüştür diye fotoğrafı gazetelere dağıtacağız.
Haremos circular una foto por si alguien lo vio salir de lo de la Sra. French.
"Bay Vole, Bayan French'in iş ilişkilerine yardımcı oluyordu. Özellikle de vergi iadesi konularında."
"El Sr. Vole ayudaba a la Sra. French con asuntos de negocios, en especial con la declaración de ganancias."
Leonard Stephen Vole, mahkememizde açılan davada 14 Ekim günü Londra şehrinde Emily Jane French'i bilerek ve planlayarak öldürmekle suçlanıyorsun.
Leonard Stephen Vole, usted ha sido acusado de cometer, el 14 de octubre en el condado de Londres el homicidio de Emily Jane French.
Jürinin saygıdeğer üyeleri, önünüzdeki mahkuma 14 Ekim günü adı geçen Emily Jane French'i öldürmekle suçlandığı bildirildi.
Miembros del jurado, el reo es acusado de haber cometido el homicidio de Emily Jane French el 14 de octubre.
Mahkumun, 56 yaşındaki Emily French'le nasıl dostluk kurduğunu öğreneceksiniz.
Ustedes oirán cómo el acusado conoció a la Sra. Emily French, una mujer de 56 años.
Geçen Ekim'in 14'ünde, saat 9 : 30'la 10 arasında Bayan French bir cinayete kurban gitti.
La noche del 14 de octubre pasado, entre las 21 : 30 y las 22 : 00 la Sra. French fue asesinada.
Polisin bulmuş olduğu kanıtları dinleyeceksiniz. Ayrıca Bayan French'in hizmetçisi Janet McKenzie'nin ifadesini, tıp ve laboratuar uzmanlarının... ve ölen kadının son vasiyetini yazan avukatın ifadelerini de dinleyeceksiniz.
Como parte de la prueba, oirán testimonios policiales la declaración de Janet McKenzie, casera de la Sra. French y el testimonio de peritos médicos y científicos así como la declaración del abogado de la víctima que redactó su testamento.
Bu katilin Bayan French'i gafil avlamış olduğu anlamına gelir mi acaba?
¿ Eso indicaría que el asesino tomó a la víctima por sorpresa?
Müfettiş, sizin fikrinize göre bu saldırgan erkek, kadın ya da ne olursa olsun Bayan French'i gafil avlamış olabilir mi?
Inspector, ¿ usted considera que el atacante haya sido hombre, mujer o cosa, tomó a la Sra. French por sorpresa?
- Bayan French'e, Janet McKenzie'ye ve daha sonra Leonard Vole'a ait olduğu ortaya çıkan parmak izleri bulduk.
Encontré las huellas digitales de la Sra. French, las de Janet McKenzie y otras que más tarde identificamos como las de Leonard Vole.
Müfettiş, bulduğunuz parmak izlerinin Bayan French, Janet McKenzie ve mahkum Leonard Vole'a ait olduğunu söylediniz.
Inspector, usted dice que las únicas huellas que encontraron son las de la Sra. French, Janet McKenzie y el acusado, Leonard Vole.
Bu durumda hırsızın boş bir eve girdiğini sanırken aniden Bayan French'le karşılaşmış olması, ona vurmuş ve sonra onun öldüğünü anlayarak bir şey almadan kaçmış olması da mümkün, değil mi?
¿ No podemos pensar que un ladrón entró a la casa creyendo que no había nadie de repente vio a la víctima y la golpeó para luego darse cuenta de que estaba muerta y huir sin llevarse nada?
Müfettiş, söylediğinize göre mahkumun ceketinin üstündeki kan ve Bayan French'in kanı test edilmiş ve her ikisi de aynı çıkmış. 0 grubu.
Puede ser. Bien, Inspector. Ud. declaró que habían analizado las manchas de sangre del abrigo del acusado y la sangre de la víctima y que ambas pertenecían al mismo grupo.
- Zavallı Bayan French öldükten sonra Glenister Yolu 19 numaradaki yeğenimin yanına taşındım.
Ahora que la pobre Sra. French ha muerto me he mudado a lo de mi sobrina, a Glenister Road 19.
Siz öldürülen Bayan Emily French'in dostu ve hizmetçisi miydiniz?
¿ Usted era la casera y dama de compañía de la difunta Sra. French?