Frisbee translate Spanish
319 parallel translation
Şuraya koy Frisbee.
Deje eso ahí, frisbee.
Frisbee, beni iskelede bekle. Lorelei...
Oh, frisbee, espérame en el muelle.
Bayan Frisbbe'yle tanışmanı istiyorum.
Te presento a la Srta. Frisbee y al Sr. Allenby.
- Merhaba, Cary. Bayan Frisbee'yi tanıyorsunuz.
La Srta. Frisbee, el Sr. Allenby.
Bu bir frizbi.
Es un frisbee.
- Frizbi?
- ¿ Frisbee? - Lo hemos perdido.
İstersen dışarıda biraz frizbi oynayabilirsin?
¿ Te gustaría salir? ¿ A tirar el frisbee?
Frizbi.
Frisbee...
1978 Güney Florida Frizbi Köpek Şampiyonası nı kazanan Judith Lynman ve Rocky!
Los campeones de Frisbee de la Florida de 1978 son Judith Lynman y Rocky,
Bu aptal köpek asla bir frizbi yakalamayı öğrenemeyecek,
Ese estúpido perro nunca aprenderá a atrapar un Frisbee,
Hayır! Bu aptal köpek asla bir frizbi yakalamayı öğrenemeyecek
No, ese estúpido perro no aprenderá a atrapar un Frisbee.
- Frizbi.
- Frisbee.
Ben Mike, postacı. Hey, Frisbee!
Soy Mike el Cartero. ¡ Eh, Frisbee!
Benim ve Frisbee Şov'un ihtiyaçlarını düşünsen...
Si pensaras un poco en mis necesidade y en las de "El Show de Frisbee"...
Claire'i Frisbee için mi bıraktın?
¿ Dejaste a Claire por el perro Frisbee?
Bir frizbi 13,50 Frank mı?
¿ Un frisbee por tres francos y medio?
Frizbi oynayabilir miyiz?
¿ Jugaremos al Frisbee?
O, kuçu yıllarını sahilde Frankie ve Annette ile frizbi oynayarak geçirmedi.
No ha desperdiciado sus años de cachorro en la playa jugando al Frisbee con Frankie y Annette.
Sanırım bana bir frizbi borçlusun.
Es como si acabaras de comprarme un frisbee profesional, amigo.
Bir Frisbee bir köpek gibisin.
Eres como un perro con un disco volador.
Parka gidebiliriz ve frizbi oynayabiliriz.
Podríamos ir al parque y jugar Frisbee.
Neden eczaneye gitmiyorsun ve çeki bozdurmuyorsun... ve Kmart'a gidip bir frizbi almıyorsun?
¿ Por qué no vas a la tienda, cobras un cheque vas a K-mart y compras un Frisbee?
Frizbi oynamak için iki kişi gerek.
Se necesitan dos para jugar con un Frisbee.
Frizbi için.
- Por el "frisbee".
Frizbi mi?
- ¿ "Frisbee"?
O frizbiyi çalmak istememiştim.
De acuerdo, yo no quise decir robar ese Frisbee.
- Frisbee çok özeldi.
- Frisbee era mío.
Firizbi. Etkileyici.
Frisbee. también genial.
Kim suratıma firizbi attı?
Quien me ha tirado un frisbee en la cara?
MÜDÜRÜN PERUĞU FRİZBİ DEĞİLDİR.
"EL PELUQUIN DEL DIRECTOR NO ES UN FRISBEE"
Frizbi dışında herşey olabilir.
Lo que sea menos frisbee..
... frizbi.
... Frisbee.
Frizbimi geri almak için dokuz yıldır bekliyordum.
He esperado nueve años para recuperar mi Frisbee.
Çünkü bu kasaba evsizleri kapatmak yerine, Hacky Sacky rolü yapmayı tercih eden boyalı elbiseli çevrecilerin istilası altında.
Porque esta ciudad está bajo el yugo de unos cuantos "abraza-árboles" que prefieren jugar al frisbee a encerrar a los vagabundos.
O pencereyi frizbiyle ben kırdım.
Yo rompi esa ventana con un frisbee!
Tamam? "Frizbiyi yakala Ginger!"
" Ginger coge el frisbee.
Frizbi-golf, Jerry.
Golf de frisbee, Jerry.
Frizbiyle oynanan golf!
Golf con un frisbee.
Frizbi yakalayabilir mi?
¿ Puede atrapar un frisbee?
Frizbi numarasını da kullanmıs.
La cueva de... Los trucos con el Frisbee.
Kendimizi Carolyn Besette sanıyoruz. Derken John-John hayatımızdan çıkıveriyor ve biz de frizbi fırlatabilen bir erkek bulduğumuza mutlu oluyoruz.
Mira, todas nos creemos Carolyn Bessette pero llega el día en que uno se conforma con un tipo que te pueda aventar el Frisbee.
- Az kalsın frizbiyi yakalıyordu.
¿ Viste cuando estuvo a punto de atrapar el frisbee?
Hey, Jen? Neden kızkardeşini de alıp... Bay Granther'a frizbiyi nasıl yakaladığınızı göstermiyorsun?
Jen, ¿ por qué no llevas a tu hermana... y le muestran al Sr. Granther cómo atrapan el frisbee?
Haftada iki kez frizbi oynarım.
Juego a "ultimate frisbee" dos veces por semana.
Kes gitsin. Bir frizbiye tuttur onları sonra. Ve gökkuşağına savur.
Después afeitarla... clavarla a un Frisbee... y arrojarla sobre un arcoiris.
- Hey baba, frizbiyi icat etsene.
¿ Por qué no inventas el frisbee, papá?
- Evet, hemen şurada Stroker'la frizbi oynuyor.
- Está ahí jugando al frisbee con Stroker.
Tamam, sen sadece orada otur ve ben de sana frizbiyi atayım.
Está bien, quédate sentado ahí y yo te lanzaré el Frisbee.
Bana bir frizbi borçlusunuz.
Oigan, me deben un Frisbee.
Birlikte yakalamaç, frizbi ve saklambaç oynarsınız...
Pueden jugar con la pelota, el frisbee o a las escondidillas.
Lütfen frizbiyi bırakın!
¡ Guarden ese frisbee!