English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ F ] / Ft

Ft translate Spanish

1,090 parallel translation
En iyisi sanırım son sınıftı. Okulun ilk günü, sonrası boş.
El último parecía iba a ser el mejor, y desde el primer día fue terrible.
Basketbolda bir değişiklik daha yapardım. Sahanın tam orta yerinde, orta yuvarlakta ateş yansın.
Otra cosa que le haría al basketball en la linea central de la cancha a 10 ft de cada lado de la línea central pondría fuego, alimentado por gasolina.
- İnsan karşısında zayıftır
Vamos, Malloy.
Plakası 1522 FT 33.
Matrícula 1522 FT 33.
Korkma, görme yetisi zayıftır ve gözlük kullanmaz.
No temas ; su vista es defectuosa y no lleva gafas
Bir çok kişi, kabul ediyorum, zayıftır.
Mucha de esta gente, lo admito, es falsa.
Çocukken akciğerleri zayıftı.
De muchacho, tenía los pulmones débiles.
- Sesi çok zayıftı.
Parece tan débil.
FT kağıdını şekle sokmak için ihtiyacım olur zaten.
La necesito para darle forma al trabajo sobre las trompas.
O uzun bir adamdı ama çok zayıftı.
Era un hombre alto, sí... pero muy delgado.
Senin için çok yaşlıydım, çok zayıftım.
Yo era demasiado viejo y débil.
Gerçek şu ki Blackadder, 'Kral ve Millet'kapak hikayesi sadece bir kılıftı!
El caso es, Víbora, que la cubierta de "Rey y patria" ¡ no era más que una tapadera!
# Şişman ve zayıftı # # Bir dışarıda bir içerdeydim #
Me he reducido
Hey dinleyin : # Şişman ve zayıftım... #
He sido gordo y flaco
Cezalar, Kansas'ta Ft. Leavenworth İnzibat Kışlası'nda hemen başlayacak.
Las condenas empezarán ahora en el cuartel disciplinario de Fort Leavenworth, Kansas.
Pek çok kereler bitirmek istedim. Ama çok zayıftım.
He intentado dejarla muchas veces, pero he sido débil.
Burası ders verdiğim ilk sınıftı, John. Biliyor muydun?
Esta fue mi primera aula, John, ¿ lo sabías?
Kan bağı, paradan daha zayıftır.
Los lazos de sangre son menos fuertes que los del dinero.
Pat'in bünyesi zayıftır.
Pat es de constitución débil.
Zayıftı.
Estaba muy delgada.
Zayıftı ve Fransızdı.
Estaba delgada, era francesa.
- O zaman daha zayıftım.
- Eso fue cuando era flaco.
En sevdiğim sınıftı.
Era mi clase favorita.
- Evlenmeden önce daha tatlıydı. Daha romantikti.20 kilo daha zayıftı. Yemek yerken çatal-bıçak kullanırdı!
Cuando éramos novios, era más tierno y romántico pesaba 20 kilos menos, tenía cabello y comía con cubiertos.
K'mpec yaşlı ve zayıftı.
K'mpec era débil y viejo.
Çok zayıftı, algılayıcılarımız bu mesafeden okuyamadı bile.
Y tan débiles que los sensores no las recibían tan lejos.
Ne derlerse desinler, elbette üçüncü sınıftı.
Deberían llamarlo barato, por supuesto.
Beş dakikadan ne çıkar ki. Zaten zayıftır, bir makineli tüfeğin üstüne oturur.
Por 5 minutos no nos moriremos ella está flaca y cabrá atrás con esas ametralladoras.
Çok zorlu bir yolculuktu ve onun kalbi zayıftı.
Fue un viaje muy difícil y su corazón estaba débil.
İnsan güçlü ya da zayıftır.
Los hombres son fuertes o débiles.
Ft. Jefferson, Bayou Bluff, Morgan City, her yer.
Fort Jefferson, Bayou Bluff, Morgan City, en todas partes.
Çok zayıftır. Şakaydı.
Es muy pequeñito, así que, ya sabe, es una broma.
Bazı görüşlerin aksine, diğer gece yaratıkları gibi vampirler de gündüz hareket edebilir ancak doğal vakitleri olmadığı için güçleri zayıftır.
El vampiro, como toda criatura de la noche puede moverse durante el día, pero sus poderes se debilitan.
İnsan bedeni içinde zayıftır.
Así que es vulnerable a las debilidades humanas.
Çocuklar zayıftır. - Bu çocuk değil.
, es un niño indefenso.
Myelin sinirleri kaplayan yağlı kılıftır.
La mielina es la funda de grasa que aísla los nervios.
Misillerin güverteye uzaklığı 44 ft.
Hay 13 metros de la cubierta a los tubos de los misiles.
O ara sezgilerim biraz zayıftı- -
Te digo, mis instintos estaban algo fuera de juego...
Zayıftık, cılız küçük hayvanlardık. Sürekli aç, daima üşüyen.
Estábamos delgados como gusanos, siempre con hambre y frío.
Josh'un matematiği biraz zayıftı.
Las matemáticas eran su punto débil.
Ama o biraz yüksek sınıftır.
Pero ella es de muy alta clase.
Zayıftı, zayıf.
Débil.
Harika bir sınıftınız.
Habéis sido una clase maravillosa.
Neye baksa hor görür. Aklı dersen, kendini dev aynasında görür. Kendi dışında zayıftır herkes.
Desprecia lo que ve y cotiza tan alto su ingenio, que para ella, lo demás no cuenta.
Dürüst davranmadım... Zayıftım.
Fui estúpida... y débil.
Birinci sınıftı.
Estuvo genial.
Hafızamız zayıftır.
Nuestra memoria es breve.
Sesi biraz zayıftı.
Bueno, sí.
Çok zayıftım.
Estaba demasiado débil.
O hazırdaydı ve ben de zayıftım!
Fui débil.
- Son sınıftı.
- Quería todo. - Es su último año.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]