Fta translate Spanish
4,528 parallel translation
Sınıfta çabucak düzüşmeyi yeğlersin!
No, prefiere tener una cogida rápida en el aula
Korkunç bir şey oldu. Sen ve Shakespeare sınıfta işi pişirmeden duramıyormuşsunuz.
Algo terrible ha sucedido... usted y Shakespeare haciendo en el salón de clases!
Bunu yapamıyorsan, sınıfta da işin yok.
Y si usted no puede hacer eso, no tiene sentido en un aula.
Her sınıfta akıllı tahta olursa, hocalarımız ülkedeki herkesle yarışabilir.
Si tenemos pantallas inteligentes en cada aula los maestros pueden competir con cualquiera.
- Birinci sınıfta mısın?
- Entonces, ¿ es tu primer año?
Birinci sınıfta bir kez, zor bir dönem geçiriyordum.
Una vez, un mi primer año, estaba teniendo muchos problemas.
Lindsay adaylık pankartları hazırlamaya yabancı değildi. Yedinci sınıfta başkanlık için Sally Sitwell ile yarışırken birkaç tane pankart hazırlamıştı.
Lindsay no era una extraña para hacer afiches de campaña, habiendo hecho muchos en su clase de séptimo grado en la campaña para Presidente contra Sally Sitwell.
Sınıfta daha çok dinlemeliydim.
Debería haber prestado más atención en clase.
Neden sınıfta değilsin?
¿ Qué haces fuera de clase?
Sınıfta oturur, ders verişini izlerdim.
Solía sentarme y verlo enseñar.
- Ailem birinci sınıfta uçuyor.
- Mis padres están en primera clase.
Çözmeye geldiğiniz mesele her neyse, artık 5. sınıfta içinize oturan bir heceleme yarışması mı...
Cualesquiera que sean los problemas que trata de resolver, quizá un doloroso concurso de deletreo en 5 ° grado o...
Sekizinci sınıfta okulu bırakmış, yani arkadaşı da yok.
No fue a la escuela después de la primaria, así que tampoco tiene amigos.
Son sınıfta birlikteydik.
Fechado incluso en escuela primaria.
Ben de diğer sınıfta.
Yo en las otras.
- Henrike altıncı sınıfta okuyor.
- Henrike ya está en sexto grado.
Sınıfta birlikte mi oturuyorsunuz?
¿ Se sientan junto en la clase?
Bu genç adam üçünden de sınıfta kaldı.
Este joven fracasó en las tres cosas.
En iyisi 3 tane atmalı. 4. sınıfta ona Fransızca öğreten kim?
¿ Quién fue su maestra de francés en cuarto grado?
Aslında lejand tablosu bende değil, .. ama kimde olduğunu biliyorum, ve aklımdayken.. Eğer birisi ısmarlayacaksa sadece birinci sınıfta uçarım.
Técnicamente, no tengo la leyenda, pero sé quién sí, y a propósito, solo vuelo en primera clase cuando otros pagan.
"Eğer birisi ısmarlayacaksa sadece birinci sınıfta uçarım."
"Solo vuelo en primera clase cuando otros pagan".
Boktan bir sınıfta zamanımı harcamak zorunda değilim.
Ni tengo que perder mi tiempo en un jodido salón de clases.
Üçüncü sınıfta kalantor bir kabadayı gibiydin.
Parecías un pandillero en tercer grado.
Kız öldürüldüğü sırada çocuk sınıfta sizlerle birlikteydi. Kız kardeşiyle de oynaşıyordu, çünkü sen onları tanıştırmıştın.
El chico estaba en tu clase cuando sucedió lo del crimen, se enganchó con la hermana porque vos se la presentaste.
Başlangıç olarak annem hangi sınıfta olduğumu bile bilmez ve bir keresinde Jessica adlı birini tanıdığım için tüm arkadaşlarıma Jessica der.
Bueno, para empezar, mamá no tiene ni idea del curso en que estoy, y llama a todos mis amigos Jessica, ya que una vez conocí a una Jessica.
Bu soruşturmaya atıfta bulunuyordu.
¡ Se refería a esta investigación!
Başka bir sınıfta o da.
Es un colega de otra clase.
Tom, "Önceki ifademe atıfta bulunuyorum," de ve elini kolunu salla.
Tom, di, "Me refiero a mi declaración anterior", y gesticula...
Son zamanlarda sınıfta görünmedin.
Últimamente no te he visto en clase.
Walter White. Üçüncü sınıfta, kimya dersinde.
A Walter White en Química del tercer año de preparatoria.
Bakın, Bayan Grizutti'nin yöntemlerini bilemem ama ben buradayken sınıfta cep telefonu istemiyorum.
Mirad, chicos, no sé cómo lo hacía la Sra. Gratuzzi, pero mientras yo esté aquí, nada de teléfonos en clase.
Sınıfta kalırken bir futbol takımında oynayamazsın.
Tú no estarás en el equipo de fútbol mientras faltes a una sola clase.
Bunu daha ilk sınıfta eğitim çavuşuna sövdüğünü gördüğüm anda anlamıştım.
Lo supe desde el momento en que te vi maldecir al sargento instructor cuando éramos novatos.
Bu sınıfta olduğunu.
Está en clase.
- Altıncı sınıfta, yediye geçecek.
Está en Sexto, pasando a Séptimo.
- Danny Harvard'da birinci sınıfta.
- Danny fue el primero en su clase en Harvard.
Daha... üçüncü sınıfta...
Aún está... en tercer curso...
Biliyor musunuz sizinle birinci sınıfta trene bindiğimde biletim yoktu.
Recuerda... cuando tomé el tren por primera vez con usted, en primera clase. No tuve ningún billete.
Altıncı sınıfta birisi hanım öğretmene tekme atmış.
Cuando Sixclass hizo que despidieran a esa mujer, se sintió tan mal.
Evet bana da 3. sınıfta kalem saplanmıştı.
Y a mí en 3º grado, con un lápiz.
Sınıfta olmamı istemiyorsun.
- No me quieres dando clase.
Sınıfta sadece üç çocuk olduğumuzu hatırlıyorum.
Recuerda que éramos sólo 3 en nuestra clase.
Hep sınıfta kalmışımdır.
Siempre reprobe.
Bu sınıfta güzel sanatları nasıl tanımlayacağımızla ilgileniyoruz.
En esta clase, estamos interesados en lo que podríamos llamar arte fino.
Gandhi, Martin Luther King birde Bayan Betty Hilliardvar. Beşinci sınıfta benim meleğim ve rol modelimdi.
Saben, Gandhi, Martin Luther King, la Sra. Betty Hilliard, quinto grado, mi ángel personal y modelo a seguir, pero...
Oliver Jeffries, sınıfta ölü bitkiler.
Oliver Jeffries, plantas muertas en el aula.
Hayır. Genelde sınıfta çocuklar için eğitim verirdi.
Se utiliza para ejecutar clases de vez en cuando para los niños.
5. sınıfta sağIık dersinde.
Nuestra clase de educación de la salud en quinto.
O sınıfta kalmadı, ben kaldım.
No fue él quien falló. Fui yo.
Son sınıfta başarılar.
Suerte en su último año.
Bu sınıfta olmaz.
No en esta clase.