English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ G ] / Ganimet

Ganimet translate Spanish

509 parallel translation
Bu fetih ve ganimet için yapılan sıradan bir savaş değildir.
Êsta no es una guerra común por riquezas o conquistas.
Ganimet!
¡ Saqueo!
Bu gece ganimet sağlam peder.
Mucho viento esta noche, Padre.
İngiliz olmayanlarınız içinse Kaptan Blood ile birlikte savaşmanın doyumuna varacaksınız ve Fransız gemilerini yağmalayıp ganimet elde edeceksiniz!
Aquellos que no son ingleses... tendran que conformarse con pelear para el capitan Blood... y por el botin que encuentren en los barcos franceses.
Bugün yapacagimiz, bütün haydutlara burada kolayca ganimet elde edilemeyecegini göstermek olacak.
Lo que hoy haremos servirá de aviso a todos los bandidos de que aquí no hay presas fáciles.
Nasıl...? Ganimet nasıl halledilecek?
¿ Y cómo se realizaría ese botín?
Hepsi bitmeden önce ganimet payını alsan iyi olur.
Toma tu parte del botín antes de que no quede nada.
Eğer Natividad'ı ele geçirirsem, kralım için bir ganimet olacaktır.
Si capturo el Natividad, será un botín que pertenecerá a mi rey.
Ne ganimet olacak ama.
Será un gran botín.
Böylece Lydia'daki her adama elli gine ganimet düşüyor.
Eso significa que cada hombre del Lydia recibirá al menos 50.
Natividad bir ganimet değil Bay Bush.
El Natividad no es ningún botín, señor Bush.
Bir-iki ganimet kaldırma beklentisi değil mi?
La posibilidad de llevarse un botín o dos, ¿ eh?
Belki ganimet payımla açacağım bara gelip bir kadeh içki içersiniz.
Quizá quiera tomarse una cerveza en la taberna que compraré con el botín.
Yaşam bir kumardır. Savaşçılarımın ganimet topladığını görünce, acıyarak baktığını farkettim.
He observado la repulsa que le causan los trofeos que coleccionan mis guerreros.
Ganimet saklamanın cezası olduğunu biliyorsun.
Ahora, sabe el castigo por ocultar el botín.
Yemin ederim, Kaptan Brasiliano, ganimet saklamadım.
Lo juro, Capitán Brasiliano, no escondí ningún botín.
Şimdi ; adamımız Swaine, ganimet saklamaktan suçlu bulundu.
Ahora, este compañero ha sido declarado culpable de robar parte del botín
Kraldan iyi bir ganimet getirecekler.
El Rey les dará una buena recompensa.
Biri yardım etsin! Ganimet!
¡ Ayudadme con el oro!
Ganimet lazım bize. Gösteriyi Chicago'ya götürelim.
Llevemos el espectaculo a Chicago.
- Ya ganimet?
- ¿ Y el botín?
Götürmeye değmeyecek ucuz ganimet, yanmış bir misyon ve... ortada kalmış pek çok hasta.
Una misión quemada y un montón de mala voluntad, ¿ vale la pena?
Zafer sizin ganimet sizin.
Vuestra es la victoria y vuestro es el botín.
Ne kadar ganimet var, Camoka?
¿ Qué opinas de mi botín, Jamuga?
Biraz daha ganimet.
Menudo botín.
"Hartmann parasının çoğunu savaş istikraz tahvillerine yatırmıştı." "Ganimet, suçluların beklediğinden daha azdı."
"Como Hartmann había invertido casi todo su dinero en bonos de guerra el botín fue menor de lo que los criminales esperaban".
Şimdi beyler, düşmandan ele geçirdiğimiz en son ganimet karşınızda. Yuh!
Señores, les presento nuestro más reciente botín del enemigo.
Kıyı sularında sefer eden ganimet yüklü gemiler var.
Hay ricos botines en aguas costeras.
Bu şişe Binding'den geldi. Düşmandan ganimet desek mi? Yoksa lavaboya mı dökeyim?
Es un regalo de Binding, ¿ lo tratamos como botín del enemigo o la vaciamos en el fregadero?
- O kazanılmış bir ganimet.
- Es el botín de guerra.
Al sana ganimet.
Mira que trofeo.
Buraya her gelişimde kendimi ganimet delisi gibi hissediyorum.
Siempre que vengo aquí, me siento como un idiota.
Marcel, her yer ganimet dolu.
Hay mucho para llevarse en todas partes.
Heyecanlı bir sefer ve bol ganimet için çok umutluyuz.
Nos espera una travesía excitante y ricos botines.
Onu ganimet olarak alalım!
¡ Lo tomaremos como botín!
Ama çok daha büyük bir ganimet var.
Pero hay un botín mucho mayor.
Ganimet gemilerle geldi ve amiralin yanında kaldı.
Vino con los buques y se quedó con el almirante.
Pek ganimet sayılmaz ama yine de cüzdanlarını alın.
No parece que tengan mucho, pero quítales la cartera.
Hem ganimet daha çok hemde haremdeki kızların kokusu çok hoş.
El botín es más grande, y me gusta el olor de las muchachas de los harenes.
Siz papazlar fetih günlerimizde, ganimet toplamada, gayet güzel savaştınız ama.
Vuestro sacerdote luchó bastante bien... en los días de la conquista... cuando se podía conseguir un botín.
Elde kılıç, semerde ganimet, "Sakson pisliklere ölüm, bu tanrının isteği," "Bu tanrının isteği!"
Espada en ristre, monturas ensilladas, muerte a la escoria sajona, es la voluntad de Dios, la voluntad de Dios.
Compton'ın suç ortağı da onu ganimet için öldürdü.
Su cómplice lo mató a él para obtener el botín. Dos asesinos.
Ganimet galibindir.
El botín pertenece a los vencedores.
- Reichsmarschall için ganimet.
- Botín para el Reichsmarschall.
Öyleyse, bayan..... o oturduğunuz yere ufak bir ganimet sıkışmış heralde.
Ahora, señorita creo que escondiste algún tesoro en un dulce lugar.
- Başka ganimet çıktı herhâlde.
- O por otro botín.
KAHRAMAN BİRLİKLERİMİZ PEK ÇOK GANİMET VE ESİR ALARAK DÜŞMANIN İLERİ HATTINI TUTUYOR.
NUESTRAS VALIENTES TROPAS TOMARON POR ASALTO LAS LINEAS DEL ENEMIGO, APODERANDOSE DE IMPORTANTE MATERIAL Y NUMEROSOS PRISIONEROS.
Büyük bir ganimet buldum!
¡ Un buen cargamento!
- Ganimet nerede?
¿ Dónde está el dinero?
Ganimet!
¿ Cómo lo llama?
Ama ganimet burada.
Pero el botín está a salvo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]