Garden translate Spanish
977 parallel translation
Tatlım, Snow "Madison Spor Salonunda" dün gece öldürüldü.
Cariño, anoche mataron a Snow en el Madison Square Garden.
Cinayet gecesi hipodromda çelişkili ifadeler veren çeşitli tanıklar var.
Hay declaraciones contradictorias de varias partes de lo que pasó en el Garden aquella noche.
Çocuklar, doktorlar, hizmetçiler ve bahçe kulübü hakkında her zamanki muhabbetler.
Hablar sobre niños, médicos, el servicio, el Garden Club... ¿ Creí que te gustaba el Garden Club?
Onu Covent Garden'da buldum.
La conocí en Covent Garden.
Covent Garden. Ne lanet bir yer.
Covent Garden. ¡ Qué casualidad!
- Bence Covent Garden'dan geliyor.
- La sitúo en Covent Garden.
- Covent Garden'da bu kadar düşkün değildik.
- En Covent Garden estamos por encima de eso.
Bu şeyi, Covent Garden'daki büzülmüş bir lahana yaprağından... ben yarattım.
Como te digo, he creado esta cosa con hojas aplastadas de col... de Covent Garden.
- "Nights in the Garden..."
- "Noches en el jardín..."
- Bu eldiveni Romeo ve Jülyet'te giymişti... Covent Garden'daki özel bir gecede.
- Llevó este guante en Romeo y julieta, en el concierto privado que dio en Covent Garden.
Alice Alquist bana bunu yıllar önce Covent Garden'da vermişti.
Me lo dio Alice Alquist hace años en Covent Garden.
Garden Dans Maratonu'nda kazandığımız ilk kupaya benzetirdi bunu.
Le recordaría al trofeo de baile que ganamos.
- Bu yüzden Covent Garden'a gitmiştim. - Teşekkür ederim.
- Me aseguré de que fuera buena.
Biraz kahvaltı et ve Covent Garden'a gel.
Bien, desayune y venga luego al Covent Garden.
Yazdığı opera, Covent Garden'da kabul edildi.
Han aceptado su ópera en Covent Garden.
BBC'nin Üçüncü Programı'nı dinliyorsunuz. Şu an Londra, Covent Garden'daki Kraliyet Opera Salonu'ndan konuşuyorum.
Con ustedes la BBC 3 desde la Royal Opera House de Londres.
Sizi Covent Garden'da özlememişler midir?
¿ No le echarán de menos hoy?
Yarın sabah onda Garden Of The Immortals mezarlığına bu tabutu ulaştırmalısınız.
Ese ataúd tiene que estar en el jardín del cementerio de los inmortales a las 10 : 00 mañana por la mañana.
Şu andan itibaren tek işlevin faturaları ödemek. Hayır, hayır. Oldukça sade bir düğün olacak.
Las bodas, o se limitan a la familia o se hacen en el Madison Square Garden.
Düğünler ya aile bireyleri ile sınırlı olur ya da Madison Square Garden'da düzenlenir.
Gracias. - ¿ Qué tal Sr. Banks? - Bien y usted.
- En iyi müşterilerimden biri olması da cabası. - Aman baba. Müşteri işte.
¿ Qué te parece si quitáramos a alguien de ese Garden Club tuyo?
Yarın bir bakmışsınız Covent Garden'in sahibi kesilir.
Mañana indudablemente será el dueño del Covent Garden.
Ne bir Lindy's, ne bir Madison Square Garden ne de bir Yogi Berra var.
Ni Lindy's. Ni Madison Square Garden. Ni Yogi Berra.
- Araç 208, Madison Square Garden'da boştayım.
- Jive 208 Libre en el Madison Square Garden.
- Stan, Garden'a müsait birkaç taksi var mı?
Stan, necesitan varios taxis en el Garden.
Beni duyan varsa Garden'a yönelsin.
¿ Alguien me recibe?
Birkaç taksi talebi var.
Acercaos al Garden ; andan cortos de taxis.
Araç 625, Garden'da boştayım.
Jive 625. En el Garden todo libre.
Richmond, şık hanımlar... garden partiler, danslar.
Richmond, señoritas con bonitos vestidos, fiestas en un jardín, bailes.
Madison Meydanında senin için herşeyi hazır edeceğiz.
Preparariamos todo en el Madison Square Garden.
Seni üç dört yıl önce Madison Square'da görmüştüm galiba. Wilson diye biriyle dövüşüyordun.
¿ No te vi en el Garden hará tres o cuatro años... peleando contra un tal Wilson?
Hani Madison'a gidecektik?
Pensaba que íbamos al Garden.
Madison'daki o geceyi hatırlasana.
¿ Recuerdas aquella noche en el Garden?
Beni Madison'a götür.
Lléveme al Garden.
Whisper through the garden
Murmuran por el jardín
"Garden Club'de buluşma."
"Garden Club para conocer."
Bir akşam ofisten çıkıyordum. Benimle aynı binada ofisi olan bir tanıdık, beni bir önceki gece, Garden'da dövüşlerde gördüğünü söyledi.
Estaba saliendo de mi oficina, por la noche... y un conocido que tiene su oficina en el mismo edificio que yo... me dijo que me había visto en el Garden la noche anterior, en el boxeo.
Ama bir önceki gece Garden'da değildim.
Pero yo no había ido al Garden la noche anterior.
Sen hiç Covent Garden'daki muhteşem adamı gördün mü, Raymond?
¿ Vio a ese hombre tan notable en Covent Garden, Raymond?
Covent Garden'da bir çok muhteşem adam var.
Hay muchos hombres notables allí.
Graziano, Garden'da Davis'i 4. Rauntta Yendi
Graziano vence a Davis en el cuarto asalto del Garden
Graziano, Green'i Garden'da Nakavt Etti
Graziano deja K.O. A Green en el gran combate del Garden
Amerika her şeyin en büyüğüne sahip, cüceleri bile sizden uzundur.
Madison Square Garden. América es tan grande, que deben andar escasos de enanos.
Ancak beni Madison Square Garden'a verirsen memnun olurum.
Cuando me ofrezca el Madison Square Garden, estaré conforme.
Beyler hiç Garden'a gittiniz mi?
¿ Han estado alguna vez en el Madison Square Garden?
"Kuklam George'un dışında bir başka şaperonla kabul edilmekten " rahatsız olmazsanız, " o durumda, sevgili bayan, bu gece saat 10 : 00'da
Si no le importa que la reciba sin otro acompañante que George, puede venir al hotel Seabank en la calle Mortimer a las diez, después del espectáculo en el teatro Winter Garden.
Öyle abartılı bir şey değil de basit bir bahçe partisi.
Nada oficial, muy sencillo, tipo garden party.
New York Winter Garden Tiyatrosu.
Al Teatro Winter Garden en Nueva York.
Teklifler... İngiltere, Japonya, Avustralya, Madison Square Garden...
Ofertas de Inglaterra, Japón, Australia, el Madison Square Garden...
Elbette seni hatırlıyorum. Madison Square Garden'dan.
Si perfectamente.
- Az önce günün geri kalanında ne yapacağımıza karar verdik.
Hemos decidido ir a los seis días en bicicleta... del Madison Square Garden.