Gençsin translate Spanish
1,611 parallel translation
Ve sen de çok gençsin... yatma vaktinde başkalarının işine burnunu sokmak için.
Y tú eres muy joven... para estar husmeando a estas horas de la noche.
Henüz gençsin.
Todavía eres joven.
Çok gençsin, ama bir kung fu dehasının kemik yapısı ve chi akışına sahipsin.
Eres muy joven, pero tienes la estructura ósea... y el chi que fluye en un genio del kung-fu.
Ama sen sofistike, zarif bir gençsin.
Pero tú eres un jovencito elegante y sofisticado.
- Casim, sen şanslı bir gençsin. Çok şanslı.
- Casim, eres muy afortunado.
Hala gençsin.
Todavía eres joven.
Çok gençsin.
Eres muy joven.
Ama sen daha çok gençsin.
Pero tú eres demasiado joven.
Gençsin. Önünde koca bir hayat var.
Eres joven y estás enfermo.
Ama sen hala gençsin, anne.
Todavía eres joven, mamá.
Henüz çok gençsin.
Aún eres muy joven.
Çok gençsin...
Eres tan joven.
Sadece eğlenceyle dolu olduğun sürece gençsin
Todavía eres muy joven así que no dejes de divertirte.
Sen hâlâ gençsin.
Todavía eres joven.
Gençsin.
Eres joven.
Angel, çok yaşlı biri için çok gençsin.
Ángel, para alguien tan viejo, eres tan joven.
Ama tabii sen güçlü kuvvetli bir gençsin, neredeyse anlaşılır bir şey.
Pero eres un joven vigoroso, es casi comprensible.
Sigara içmek için çok gençsin.
Eres demasiado joven para fumar.
Sen gençsin. Ya ben?
Eres joven.
- Sen gençsin.
Mamá
- Çok gençsin.
- Es muy joven
Ama sen çok daha gençsin. Evet.
- Tú eres bastante más joven
Kapısının önünde mahalle partisi olan bir gençsin.
Eres un adolescente con una fiesta en la puerta de su casa.
Daha çok gençsin.
"Tú eres demasiado joven, chica"
Bunu seyretmek için çok gençsin.
Eres muy chico para ver eso.
Gençsin ama... risk almaya değersin.
Tú eres joven pero tal vez merezcas una oportunidad.
- Daha çok gençsin.
- Eres demasiada joven para renunciar.
Daha gençsin. Git başkasını bul.
Eres joven, buscate a otra.
Plastik cerrahi için çok gençsin diyorlar.
Dicen que soy joven para la cirugía.
Lana, gençsin, güzelsin, ihtiyaçların var.
Lana, eres joven, vital, tienes necesidades.
Daha gençsin Mel, güzel bir kadınsın.
Aún eres joven, Mel, y bonita.
Hala çok gençsin.
Eres muy joven.
Bu kadar ünlü olmak için fazla gençsin.
Esperaba que alguien de tu reputación fuera un poco más viejo.
Sırf gençsin diye -
Solo porque seas joven, no quiere decir que -
Sırf gençsin diye bana üst - Ah, ah, ah...
Solo porque eres joven, no creas que puedes
Bir ünvana halef olmak için ne kadar da gençsin!
Sois tan joven para heredar un título.
Çok tuhaf bir gençsin sen.
Eres un joven de lo más inusual.
Gençsin ve terapistsin. Çekici bir sürü şeyin var.
Bueno, ustedes los yanquis con la terapia, son un montón de tonterías sensibleras.
Hala gençsin.
Aún es joven.
Gençsin ve zaman senin emrinde...
Eres joven y el tiempo espera sobre...
Sen daha gençsin. Önünde uzun bir hayat var.
Tú eres más joven, tienes toda la vida por delante
Rüyalarından vazgeçmek için çok gençsin, değil mi?
Eres muy joven para abandonar tus sueños, ¿ no?
İçişleri'nde çalışmak için çok gençsin.
¿ Me quieres atacar como una serpiente?
Gençsin, bunu anlıyorum.
Joven, pero buena.
O şeyi kullanmak için çok gençsin.
Eres muy joven para andar montado en esa cosa.
Çok gençsin, aptal değilsin.
Eres joven, pero no idiota.
Gençsin ; yerinde olsam savaşırdım.
Eres joven. Preferiría que pelearas.
Sophie, daha çok gençsin.
Sophie, aún eres muy joven.
Bunu anlamak için çok gençsin.
Eres muy joven para entenderlo.
Tatlım, çok gençsin, biliyorsun değil mi?
Cariño, eres tan joven, ¿ sabes?
Sen gençsin.
Eres joven necesitas más.