Geç kaldınız translate Spanish
882 parallel translation
- Üç hafta geç kaldınız.
- Bueno, viene 3 semanas tarde.
Geç kaldınız.
Llegan tarde.
Geç kaldınız.
Ya es tarde para eso.
- Bu akşam geç kaldınız bayan.
Hoy llega tarde.
15 yıl geç kaldınız.
Llegan 15 años tarde.
Korkarım Bay Holmes, birazcık geç kaldınız. karım öldü.
Me parece que llega un poco tarde, mi esposa ha muerto.
Her zamanki gibi geç kaldınız.
No nos encontrarán aquí. Llegan tarde, como siempre.
Biraz geç kaldınız.
- Amigo, llega tarde.
Yemek için çok geç kaldınız beyim.
Llega tarde a cenar, señor.
Zaten çoktan geç kaldınız Bay Craster.
- Ya lo es, Sr. Craster.
- Değişim için geç kaldınız.
- Lo siento, demasiado tarde.
Yedi dakika geç kaldınız.
Llevas siete minutos de retraso.
- Geç kaldınız.
Llega tarde.
Geç kaldınız.
Llega tarde.
Hayır efendim, geç kaldınız.
No, han llegado tarde.
Geç kaldınız.
Demasiado tarde.
- Yemeğe geldiyseniz geç kaldınız.
- Si venían a cenar, llegan tarde.
Geç kaldınız. Yüzbaşı Davis nerede?
Llegáis tarde. ¿ Dónde está el Sgto.
Gideceğiniz yer Orient, ve geç kaldınız.
Sé que desea ir a Oriente y que sufre un retraso.
- Biraz geç kaldınız.
- Ya es tarde.
Durumu yerinde görmek için biraz geç kaldınız ama hiç değilse niyetimizi öğrendiniz.
Pero ya que habéis llegado tarde para nuestros propósitos, podéis atestiguar lo que pretendíamos.
Geç kaldınız, sevgili kontes.
- Es tarde, querida Condesa.
Geç kaldınız.
Es tarde ya.
Çok geç kaldınız.
- Tardaron bastante.
- Asteğmen, geç kaldınız!
Subteniente Lobheiner, llega usted tarde.
Biraz geç kaldınız, ama belki sayın yargıç bunu önemsemez.
Es un poco tarde, pero tal vez Su Señoría lo pase por alto.
Partiye geç kaldınız.
Llega un poco tarde a la fiesta.
- Aleyküm selam ama geç kaldınız...
- Llegáis tarde.
Çok geç kaldınız.
Llegan tarde.
Geç kaldınız.
Has llegado tarde.
- Düşündüğümden geç kaldınız.
- Has tardado más de lo que pensaba.
- Endişe etmek için geç kaldınız.
- ¿ Ahora es cuando les preocupa?
10 dakika geç kaldınız.
Llega diez minutos tarde.
- Üzgünüm geç kaldınız.
- Lo siento, ya es tarde.
Endişelenmiş. Geç kaldınız.
Está preocupada, llegan tarde.
- Oh, çok geç kaldınız.
- Oh, Usted es demasiado tarde
Geç kaldınız.
Asi que se ha retrasado usted bastante.
Bir şey yemek için geç kaldınız.
Ya tenía que haber comido.
Ki yardımınıza teşekkür ederler. Ancak amaçları için biraz geç kaldınız.
Gracias a su colaboración, aunque algo tarde para los alemanes.
Ücretini hazırla ve araba durur durmaz zamanını ayarlayıp hızlıca hareket ederek kalabalığın içinden geç ve saat tam 9 : 00'u çeyrek geçe caddenin öteki ucuna ulaş. Orada seni kaldırımın kenarında yaka uçları kırmızı olan, koyu siyah palto giymiş bir arabacının sürdüğü küçük bir araba bekliyor olacak.
Tenga preparado el importe, y en cuanto su taxi se detenga, muévase con rapidez y cronométrese para llegar al otro extremo exactamente a las 9 y cuarto, donde encontrará un pequeño carruaje esperando cerca de la acera,
Birazcık geç kaldın, Johnnie, kardeşim. Biz de varız.
Andas retrasado de noticias, ya estamos luchando.
Gene geç kaldınız. - Geç mi?
¿ Tarde?
Bunun için çok geç kaldınız.
Ha llegado demasiado tarde.
Yoksa geç mi kaldınız bay Keith?
Espero no haberle causado molestias, Sr. Keith. Te equivocaste, Tom.
Mr. Arkadin - kızını aracında bekliyordu... ve geç kaldığını bildirmişti.
Mr. Arkadin estaba esperándola en el coche... y el mensaje era que se estaba haciendo tarde.
Kızımın mezuniyet törenine geç kaldım.
Llego tarde a la graduación de mi hija.
Bir yardım işine gidiyoruz ve Irene eve gelmekte geç kaldı. İçki alır mısınız?
Tenemos un evento de caridad y ella llegó tarde a casa. ¿ Un trago?
Geç kaldığı için ona biraz kızmış mıydınız?
¿ Estaba un poco enfadada por su tardanza?
İçimden bir ses biraz geç kaldığınızı söylüyor.
Siento que hayan llegado tarde.
Hoşgeldiniz, niye bu kadar geç kaldınız?
Bienvenido.
- Geç kaldınız.
- Llega un poco tarde.