Gidemedim translate Spanish
548 parallel translation
- Gidemedim, Hank.
- No podría haber ido, Hank.
Gidemedim.
No podía marcharme.
Yiyecek bir şey yoktu, ama ben gidemedim.
No había qué comer, pero yo no fui capaz de irme.
Kız kardeşini görmeye gidemedim.
No pude ir a ver a su hermana.
Ortağım askere gitti, ben gidemedim.
Mi socio se alistó enseguida. Yo no pude ir. Me dio gusto oír su voz de nuevo.
Bakacak çocuğum olduğu için hiç bir yere gidemedim.
No iba a ninguna parte porque tenía un hijo que cuidar.
Telefonla suç ihbarı yapılmış bir kaç yere hala gidemedim.
Todavía tengo que hacer un par visitas.
O sığırlarla fazla uzağa gidemedim.
No llegué muy lejos con ellos.
O kadar üzerine gidemedim.
- No. Ahí no llegué.
Seni görmeden gidemedim.
Me voy, pero antes quería verte.
Hiçbir zaman bu kilometreyi gidemedim.
Pero nunca he podido recorrer esa media milla.
Bugün işe gidemedim.
Hoy no he podido ir a trabajar.
Getiremedim sevgilim, çünkü bana çok az zaman verdin, eve gidemedim.
No pude hacer nada en tan poco tiempo.
Aileme bile gidemedim.
Ni siquiera a mis padres.
Bankaya bile gidemedim.
Tuve que salir corriendo, no pude ni pasar por el banco.
Sonra umutsuz bir hastalığa yakalandı. Ziyaretine bile gidemedim.
Después se agravó y no podía ni visitarlo.
Gidemedim.
No pude ir.
Riviera'dan öteye gidemedim.
Nunca he ido más allá de la Costa Azul.
Ne kadar çok istesem de, gidemedim.
Quería hacerlo, pero no pude.
İşlerin yoğunluğundan gidemedim. Geçtiğimiz hafta, birazcık bile uyumadım.
Estoy tan loco que hace una semana que no duermo.
Hiçbir zaman bir okula gidemedim, ve iyi şeyler öğrenemedim.
¿ Qué esperan, si nunca he ido a la escuela?
Ama ben gidemedim.
No podía irme.
- Evine gidemedim. Polis gelmişti.
Colocaron un policía.
David'den hemen sonraydı ve bir diğer cenazeye gidemedim.
Fue justo luego de lo de David y no podía asistir a otro funeral.
St. Regis'e hiç gidemedim.
Jamás fui al St. Regis.
Bu sene Cannes'a gidemedim.
No podría ir a Cannes este año.
Ama oraya gidemedim. Onun yerine Changsha'ya geldim ve Bay Shu avans verdi.
Pero no pude llegar, así que me quedé en Changsha y el Sr. Shu me lo prestó.
Gidemedim, Lyon.
No he podido, Lyon.
Havuza bile gidemedim çünkü tramplenden atlarken bile mikrofonları yüzüme tutup "Geri döneceğine inanıyor musunuz?" diyorlar.
No puedo ni siquiera ir a nadar. Periodistas rebaño diciendo : "¿ Crees que va a volver?"
Nerede olduğunu öğrendiğim anda, ona yardım etme gücünün bende olduğunu bildiğim için onu bırakıp gidemedim.
Mas una vez que descubrí donde estaba, no pude dejarlo ahí. Más aún sabiendo que yo podía ser quien lo ayudara.
Sokaklara çıkamadım, futbol oynayamadım, Nürnberg'e gidemedim.
No podía salir a jugar al fútbol, ni pude ir a Nuremberg.
Yanına gidemedim.
No pude bajar.
Burada olduğumu bilmiyordun ve ben de gidemedim.
No sabías que yo estaba aquí y yo no podía irme.
- Gördüğünüz üzere gidemedim.
- Como puedes ver, estoy muy ocupada.
- Gidemedim.
- No he podido.
- Kabakulakken gidemedim.
- Desde que tuve paperas, no.
Farmington'daki mezuniyet sınıfı toplantımı kaçırdım. Çünkü Jack Kennedy'nin seçim kampanyası zamanıydı ve ben burada annemle, kedilerle, evle ve T. Logan'la sıkışıp kalmıştım. Bu yüzden gidemedim.
Me perdí la reunión de mi clase de graduación en Farmington... porque ese fue el otoño que Jack Kennedy hizo campaña... y yo estaba aquí atrapada con Madre, los gatos, la casa y T. Logan... y no podía ir.
- Çekip gidemedim.
- No podía irme.
Gidemedim.
No pude.
Veda etmeden gidemedim.
"Yo solo no podía apartarse sin decir adiós."
Hayır. Gidemedim.
No, no pude ir aquella noche.
"Bir şekilde kıyıya dek geldim, ama daha fazla gidemedim..."
De alguna forma, logré llegar a la costa, pero no podía moverme...
Mezun olamadık.Zaten Californiya dan bile gidemedim.
Estaba pensando acerca de irme a California.
Düşünebiliyor musun kaç arkadaşıma geçen haftalar gidemedim.
¿ Tienes idea de cuanta gente no he visto últimamente, porque nos mantenemos firmes aquí?
Ben gidemedim çünkü suçiçeği çıkarıyorum.
Yo no estoy porque tengo la varicela.
( Music ) Uzaklara gitmeyi denedim ama uzaklara gidemedim ( Music )
Traté de escaparme pero no pude llegar muy lejos.
Gidemedim. Boğazı mayınlanmışlar.
Tú... no te has ido.
Ben gidemedim.
Yo no pude ir.
Sonuncusuna gidemedim.
Bueno, yo no hice la última.
Bazen bu saçmalıklara inandığımı düşünmeye başlıyorum. Hastaneye gidemedim.
A veces, pienso que terminaré creyéndome toda esa mierda.
Bir kuş olmama rağmen uçup gidemedim.
Puede que sea un pájaro, pero... no puedo volar.