Giysi translate Spanish
1,696 parallel translation
Giysi. - Pantolon.
- Medias de nylon.
Beyaz bir giysi alacak...
Un bonito vestido blanco
Siyah giysi niye?
¿ Por qué va de negro?
Aksine, evcil hayvan, yemek, giysi, eğlence ve araştırma amacıyla yetiştirilen hayvanlar için endüstri standartlarıdır.
Éstas corresponden a estándares de criaderos de animales para mascotas, alimentos, cueros, entretenimiento y experimentación.
Nihayetinde, Hindistan sığırlarından gelen deri dünyanın çeşitli yerlerindeki giysi dükkanlarında yerini alıyor.
A fin de cuentas, el cuero de vacas indias son vendidas alrededor del mundo. HECHO EN INDIA
Fakat bir şey tam olarak kesin : yemek, giysi, eğlence ve bilimsel deney için kullanılan, ve mümkün olan her türlü zulme maruz kalan hayvanlar acı çekerek ölüyor.
Mas una cosa es cierta, animales usados en alimento, usados en vestuario, usados en entretenimiento y en experimentos científicos, y toda opresión sobre ellos bajo el sol,
Silvestru'da ikinci el giysi satıyormuş.
Vendía ropa usada en Silvestru.
- Giysi gibi. Çok tensel.
- Es como el vestido muy de la tierra.
Neden bana böylesine küçük bir giysi almış?
¿ Por qué me compró un vestido tan pequeño?
Sana özel bir giysi yaptırdım.
Y mandé a hacer esto especialmente.
... Dar bir giysi giymişti Görüldüğü kadarıyla bir kısmını kapatamamış. "
Se puso su ajustado vestido. Parece que demasiado ajustado ".
- Hayır, duymayacaksın ve bu arada bu oldukça çekici bir giysi.
- No, no lo harás y te ves muy inteligente en ese uniforme, por cierto.
Her ikisinde de giysi ıslaktı ve içi görünüyordu. Yani...
Las dos veces, el vestido estaba mojado y estaba transparente.
Dexter Veronica'yı öldürttü. Üstüne bir giysi attı cesedi attı ve bu işten sıyrıldı. Bir şey dışında.
Entonces Dexter hizo que asesinaran a Verónica, le puso un vestido arrojó el cuerpo y se alejó sin problemas, excepto por una pequeña cosa.
Burada bir beyin olduğunu biliyorum, bu giysi parçasının altında.
Ahora, se que hay un cerebro ahí, debajo de esa pieza de tela.
Giysi mi?
Ropa?
Bagajında, benim gardrobumdan daha çok giysi var.
Tienes más ropa en el auto de la que yo tengo en el armario.
Üzerimde sürekli gri çizgili bir giysi var.
Siempre recibo la raya gris.
- Yukarıya senin için giysi bıraktım. - Tefekkürler.
Te preparé ropa arriba.
Yanında hiç giysi getirdin mi?
Trajiste algo de ropa.
Ama gezi sırasında daha gündelik bir giysi gerekecek.
Pero para ir a los lugares de interés, voy a necesitar algo más casual.
Nasıl da harika, giysi.
Fantástico, el vestido.
Kraliçe, şeftali renginden ipek bir elbise giymişti. Bu giysi, Kraliyet terzileri tarafından bugün için özel olarak dikildi.
"La Reina usaba un vestuario de seda creado especialmente para la ocasión por los costureros reales".
Neden sen de böyle bir giysi giymiyorsun?
¿ Por qué nunca te pones un vestido así?
Onun gibi görünseydim, böyle bir giysi giyerdim.
Si tú te parecieras a él, me pondría un vestido así.
İçi insan ve giysi kalıntıları doluydu.
Tenía gente adentro. Tenía ropa. Tenía...
Sana biraz para vereyim. Git kendine akşam için giysi al. Sonra, gelir beni alırsın.
Te daré algo de ropa cuando vayas a recogerme ¿ está bien?
Amma çok giysi.
Mira cuantos vestidos.
Hepiniz çok hoş görünüyorsunuz, ama söylemeliyim ki kitaptaki tüm giysi kuralları ihlal edilmiş durumda burada.
Todas lucen encantadoras, pero debemos decir que casi todas las reglas de vestuario están siendo violadas aquí.
- Giysi kuralları ile ilgili ne düşünüyorsunuz çocuklar?
- ¿ Qué opinan del código de vestuario?
Vücutlarına tek bir kıl yoktur. Moda kadınlıklarını vücuttan çok giysi ve saçlardan ibaret bir şeymiş gibi gösterip yok etmiştir.
La moda ha reducido toda su feminidad a algo que se define según la ropa y el peinado, y no por el cuerpo en sí.
- Giysi henüz hazır değil...
- El vestido aún no está listo...
Sonra yemek masrafı, giysi, oyun. Tatilde dayanamadım.
Y está el coste de la comida, la ropa, los juguetes, ni siquiera puedo permitirme unas vacaciones.
Bu giysi ne iğrenç.
Esta ropa es horrible.
Birkaç parça giysi.
Sólo algo de ropa.
Daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. Bu peruk, bu giysi.
Nunca hice algo como esto, con la peluca, y el vestido, y...
Şimdi sana bir giysi lazım, canım. Bu akşam çocuklarla kulübe gidiyoruz.
Necesitas un conjunto querida que encaje con nuestro juguete masculino esta noche.
Bu sırada Michael, Sally ile olan tesadüfi karşılaşmasına gitti ama kulübün öğle yemeği için olan giysi kuralını unutmuştu.
Michael se disponía a encontrarse casualmente con Sally... pero olvidó el código de etiqueta para almorzar en el club.
Herkesin beyaz giysi giymesi bizi şaşırttı.
Todos usan batas blancas y nos burlaron.
Geçen gün sadece bir kaç giysi vardı üzerinde.
El otro día, explotaron los únicos pantalones que le quedaban.
Arka tarafta hiç bir şey yok. Giysi falan var.
Ahí no hay nada ; sólo ropa.
Bir sürü yanık giysi buldum.
Parece un montón de ropa quemada.
Giysi asla kırışmamalı.
" Los vestidos nunca deben estar arrugados.
Düzgün ütülenmiş giysi ile kadın temiz ve iyi görünümlü olur.
Un vestido bien planchado hace a una mujer presentable y limpia "
- Birkaç parça giysi alabilir miyim?
¿ Puedo buscar una muda de ropa?
Banliyöye taşınıp, alışveriş merkezlerinden giysi aldığımı düşünmelerini istemiyorum.
No puedo permitir que piensen que me mudé a este barrio para acabar comprando ropa en el hiper.
Tatlım, burada üç bin dolar değerinde giysi var.
Querida, ¿ sabes qué? Debe haber como $ 3,000 en ropa aquí.
Hareketsiz durun ve Giysi-Yokedici'nin işini yapmasına izin verin.
Ponte en pie y deja que el Destejedor haga su magia.
Giysi-Yokedici nedir?
¿ Qué es el Destejedor?
Bana giysi, ayakkabı ve çorap getirir misin?
Y zapatos. Y calcetines también.
( arkadaşlıkları, yemek, giysi, spor ve eğlence ve aynı zamanda tıbbi ve bilimsel araştırma ), sadece insanoğlunun bu insan olmayan sağlayıcılara saygısızlığını anlarız.
irónicamente, sólo podemos ver el insulto de la humanidad hacia estos proveedores no-humanos.