Guapo translate Spanish
8,625 parallel translation
- Hitchcock çok yakışıklı bence.
- ¿ Boyle? - Hitchcock es muy guapo.
Gittikçe daha yakışıklı oluyorum.
Cada día soy más guapo.
Amerika'da çok yakışıklı olduğumu söylüyorlar.
En mi país me consideran muy guapo.
Yanlış soru güzelim.
Pregunta equivocada, guapo.
Merhaba yakışıklı.
Hola, guapo.
Güzel ama yapış yapış.
Guapo, pero pegajoso.
Daha önce... çöpü karıştıran çok insan gördüm ama hiç biri bu kadar güzel değildi.
He visto a mucha gente rebuscando en los contenedores, pero a nadie tan guapo.
- Pek bir ateşliydi.
- Era muy guapo.
- Belki çok yakışıklı olmasındandır.
Quizá sea demasiado guapo.
Sanki, gerçekten ama gerçekten...
Eras muy guapo. De verdad, como...
21. Doğum Günü + Seksi Polis =
Fiesta de 21 cumpleaños + Policía guapo
Oğlum çok yakışıklı.
Él es muy guapo.
- Kibirli.
- Guapo. - Arrogante.
Mesela bunda diyor ki ; "sen benim ufak yakışıklı erkeğimsin." Ne kadar da duygusal.
Ésta dice : "Eres mi niño más guapo".
Çok güzel bir küçük yüzü ve küçücük elleri var.
Tiene una carita adorable, guapo y esas manitas delgaditas.
Benim kadar yakışıklı değil tabii.
Solo que no tan guapo.
- İyi kurtardın, Örümcek.
Estás muy guapo, Spider.
Bence oldukça yakışıklı görünüyorsun.
Bueno, creo que estás muy guapo.
Bütün gün bu aynaya bakıp durdum ve sanırım artık her zamankinden daha yakışıklı ve çekici olduğumu düşünüyorum.
He estado mirándome todo el día, y creo que incluso soy más endiabladamente guapo y encantador que de costumbre.
Çok yakışıklısın, film yıldızı olmayı hiç düşündün mü?
"Eres muy guapo. ¿ Alguna vez has pensado en hacerte estrella de cine?"
- Naber, yakışıklı?
- Hola guapo.
Sadece uzun boylu, esmer ve yakışıklı olduğunu söyledi.
No lo dijo. Solo dijo que era alto, oscuro y guapo.
Uzun, esmer ve yakışıklı tarifine uyan burada 7 çalışan var ama bunlardan hangisinin Whitney ile takıldığını öğrenmek için önce evli olanları bulmalıyız.
Hay siete empleados del rancho que encajan en la descripción de alto, oscuro y guapo, pero para averiguar quién estaba tonteando con Whitney, primero tenemos que determinar cuáles están casados.
Sen hoş olansın. - Ne?
Eres el guapo.
Madem o kadar hoşum niye sevecek birini bulamıyorum?
Coach es el deportista, y tú eres el guapo. Bueno, si fuese tan guapo, entonces como no puedo encontrar alguien para amar?
Benim gerçekten hoş olan olduğumu mu düşününüyorsunuz?
¿ De verdad pensáis que soy el guapo?
Oradaki, tatlı olan.
Está justo ahí... es el guapo.
Aferin.
Fuera guapo.
O çocuk, evet, o çocuk.
- Es guapo. - Ese chico. Sí, ese chico.
- Ciddi misin? - Evet, Adam Carolla'dan bile yakışıklı görünüyorsun.
Si, eres incluso mas guapo que Adam Carolla.
En sevdiğin biliyorum Blokta yeni Çocuk Joey Mcıntyre, ve neden olmasın, oldu bu dreamiest olduğu için.
Sé que tu New Kid on the Block favorito era Joey McIntyre, claro, porque era el más guapo de todos.
Çok da yakışıklı olmuşsun.
Y estás muy guapo.
Bu güzel, yeşil gözlü Josh'la takılmışsın.
Te liaste con un muy guapo y de ojos verdes, Josh.
Pekala yakışıklı.
De acuerdo, guapo.
Bill yani Jason aralarında en yakışıklı olan erkekti.
Bill... Quiero decir, Jason era el chico más guapo de ahí.
Yakışıklı.
Y guapo.
Sırf yakışıklı olduğun için seni affediyorum.
De acuerdo, te perdono. Sólo porque eres guapo.
Böylece siyaset ve ekonomi de şeffaf olurdu.
Y la política, la economía... Todo se vuelve transparente. Guapo, guapo, guapo.
Babasının bebeği.
Guapo. Cariño de papá.
Ne sevimlisin.
¡ Qué guapo eres!
Hep "Böyle yakışıklı bir adamın nasıl kızarkadaşı olmaz" derdim.
Yo le gastaba bromas, le decía : "¿ Un hombre tan guapo y nada de novias?"
Adı Andrea ve Matteo kadar yakışıklı.
Se llama Andrea. Y es tan guapo como Matteo.
Ona güzel olduğunu söyle, senin de öyle.
Primero dile que es guapa. Y luego que tú también eres guapo.
Öylesin, sadece sakal sana yakışacak mı, bir bakmak gerek.
- Eres guapo. Hay que ver si estás mejor con barba o sin ella.
Leo'nun sevimli olduğu çok açık ve bir yol tutturdu ki ben tutturamadım.
Quiero decir, obviamente, Leo es guapo, y es extrovertido de una forma que yo no lo soy.
Fakat ben sadece Downtown Abbey'de kimin daha yakışıklı olduğu üzerine yaptığımız kavgada "Dük" diye bağırdım.
Por otro lado, la única vez que grito el duque es cuando discutimos sobre quién es más guapo en "Downton Abbey".
Çok iyi görünüyorsun.
Estás muy guapo.
İyileş, yakışıklı.
Mejórate, guapo.
- Bu ilanları biz koymadık. Ve şimdi, devre arası eğlencesi işte karşınızda rakipsiz, saf güzellik, İnanılmaz Randy!
Y ahora, para entreteneros durante el intermedio, dad la bienvenida al incomparable, al guapo, al asombroso Randy.
Yakışıklı.
Guapo.
Güzelim, değil mi?
¿ A que estoy guapo?