Güneş parlıyor translate Spanish
173 parallel translation
Güneş parlıyor!
¡ Sale el sol!
Güneş parlıyor, tencere fokurduyor ve kirayı ödedik.
El sol brilla, canta la tetera y hemos pagado el alquiler.
- Güneş parlıyor.
- Hace un sol radiante.
- Mutlu gelin için güneş parlıyor.
- Sí. Blanca y radiante va la novia.
Burada da güneş parlıyor.
Aquí también brilla el sol.
Güneş parlıyor -
"Oye, salió el sol..."
Güneş parlıyor...
El Sol me ciega.
Temmuz ayındayız. Güneş parlıyor.
¡ Brilla el sol de julio!
Güneş parlıyor mu yoksa parlamıyor mu?
¿ Luce el Sol o no?
Dünya var! Güneş parlıyor!
El mundo existe, el sol brilla y también hay pájaros.
- Güneş parlıyor ve araba onarıldı
- El sol esta brillando y el carro esta arreglado.
- Tamam. Güneş parlıyor.
- De nada, El sol brilla,
Gökyüzü mavi, güneş parlıyor ama unutuyorsunuz güneş altında her yerde kötülük vardır.
El cielo está azul, el sol brilla, y se olvida de que por doquier, hay muerte bajo el sol.
Tanrım, yağmur yağmaya başlıyor. Ama güneş parlıyordu.
¡ Oh, Dios mío, va a llover, aunque aún hay sol!
dışarda güneş parlıyor, bu yaz gibi bir hava var.
Allá, junto al Zattere, luce el sol como si fuera verano.
Bakın - güneş parlıyor!
¡ Miren, el sol está brillando!
Güneş parlıyor başımın üstünde...
El sol brilla majestuoso
Güneş parlıyor, kuşlar şarkı söylüyor, çiçekler açıyor.
El sol brilla, los pájaros cantan, las flores crecen.
Güneş parlıyor.
El sol brilla.
Bronx Gazi Hastanesi - 1968 lşıl ışıl güneş parlıyor içimde Böyle bulutlu bir günde
En un día nublado... tengo del sol los rayos.
Hey, West Beverly, ben TGIF. Bugün önemli bir gün çünkü güneş parlıyor...
Mamá, mami ¿ recuerdas cuando caminábamos por el bosque en el Lago Gull cuando éramos niños?
Güneş parlıyor.
El sol está brillando.
Güneş parlıyor! Çok güzel bir gün.
Está brillando el sol.
Yatalı 20 dakika oldu. Güneş parlıyor.
Hace 20 minutos que me acosté.
Güneş parlıyor, sımsıcak bir hava!
El sol brilla... y es calido.
- Biliyorum ama güneş parlıyor. - Rahatla.
Lo sé, pero es pleno día.
Hatırla bir yerde güneş parlıyor
Recuerda que en algún lugar Brilla el sol
Ajanlarımdan biri sana "güneş parlıyor" derse... sen de "ama buz kaygandır" diye cevap vereceksin.
Cuando uno de mis agentes le diga : "Está brillando el sol"... Ud. contestará : "Pero el hielo resbala".
"Güneş parlıyor."
"Está brillando el sol."
Kuşlar cıvıldıyor, güneş parlıyor.
Los pájaros cantan, brilla el sol.
Bir meltem esiyor, güneş parlıyor.
Sopla una brisa y brilla el sol.
- Güneş gibi parlıyor!
¡ Es oro! - ¡ Oro macizo, de verdad!
Güzel bir gün kızım. Bak güneş nasıl da senin için parlıyor.
El sol brilla para ti.
Aynı güneş yeni dünyamızda da parlıyor olacak.
El mismo sol brillará en el nuevo mundo.
Güneş bütün gün parlıyor, okyanustan hafif bir rüzgar esiyor.
El sol brilla todo el día y llega una suave brisa del océano.
Güneş tepemizde parlıyor ve ben, Antonius Block Ölüm'le satranç oynuyorum!
El sol está todavía en el cénit... y yo, Antonius Block... ¡ estoy jugando al ajedrez con la Muerte!
Nemrud'un şanı güneş gibi parlıyor.
La gloria de Nemrod brilla más que el sol
Yıldızlar parlıyor ve güneş dört saat sonra yükselecek.
Las estrellas brillan y el sol saldrá en cuatro horas.
Tüm yaşamınız boyunca güneş sizin için parlıyor.
"El sol brilla para ti toda la vida."
Yarım saat önce güneş iskelede parlarken şimdi de sancakta parlıyor.
Hace media hora, el sol estaba a babor, ahora está a estribor.
Güneş sadece bizim için parlıyor # # Bu sabahın neşesiyle uyanın #
Con lo santa que era ella.
# Sevinin! Güneş sadece bizim için parlıyor # # Bu sabahın neşesiyle uyanın #
Es solo un pequeño inconveniente En mi sistema de archivo.
" Güzel bir gün. Gökyüzünde gri bulutların arasında güneş ışınları parlıyor.
" Es un bonito y fresco día, con algunas nubes grises, pero el sol brilla.
* Su damlacıkları teninde parlıyor, saçlarında güneş ışığı... * ve tüm bunları düşünürken, * Onunla bunları paylaşamayacağımı da biliyorum.
EI agua brilla en su piel, la luz del sol en su pelo, y me paso el tiempo pensando en cosas que nunca podré compartir con él.
Güneş hepimizin üzerinde sıcacık parlıyor.
El sol brilla cálidamente sobre todos nosotros.
Güneş yalnız senin için parlıyor.
El sol brilla sólo para ti.
- Güneş, burada da parlıyor.
Aquí también brilla el sol.
Söylediğim gibi takıma giremesen de, güneş hala parlıyor, ay hala...
Como dije, si no te escogen el sol aún brilla- -
Güneş hala parlıyor.
El sol aún brilla.
Güneş parlıyor, kuşlar ötüyor.
- Ah, lo mismo de siempre.
Güneş gibi parlıyor.
Si es un rayito de sol perfecto, igual a mí cuando mis padres se separaron.