Güçü translate Spanish
14,655 parallel translation
Bana daha fazla çıkış gücü lazım.
Necesito más fuerza.
Dinle, bu polis gücü erkek kulübü gibi, yani üstüne alınma.
Escucha, esta fuerza de policía es un club de hombres, así que no tome como algo personal.
Kapının gücü öyle büyüktür ki...
La energía del portal...
Hayal gücü kıt, ama iyi niyetli devlet görevlileri karşısında yılmak bilmeyen cefakar kahramanımız.
El duro individuo que no se acobardaba ante las poco imaginativas autoridades con buenas intenciones.
Obi-Wan Kenobi der ki bir Jedi ondaki Gücü hissedebilir.
Obi-Wan Kenobi dice que un Jedi siente la Fuerza a través de él.
Gücü kullan Obi-Wan gibi Ve Shao'nun davuluna ayak uydur
Usa la Fuerza como Obi-Wan y sigue marchando al ritmo de Shao...
Elindeki gücü hisset.
Siente el poder que tiene.
Bir insanı öldürmenin gücü.
El poder de quitarle la vida a un hombre.
Şartları değiştirme gücü istiyorum.
Quiero el poder de cambiar cosas.
Renato entellektüel biri değil ama inanılmaz bir aşık hayal gücü çok yüksek...
Renato no es intelectual pero es un amante maravilloso muy creativo...
Kaldıraç gücü yapıyor öyle.
El chantaje te ayuda.
Ninja gücü, saldır!
Fuerza Ninja, ¡ al ataque!
Ninja gücü?
¿ Fuerza Ninja?
Ninja gücü, karıma onu sevdiğimi söyle.
Fuerza Ninja, díganle a mi esposa que la amo.
Yine de büyük bir fark var. Buradaki işlemcinin gücü sahip olduğumuzun ötesine uzanır.
Pero hay una gran diferencia... la capacidad de procesamiento que hay aquí es muy superior a la que tenemos nosotros.
Dönüşten Tyson Gay'le beraber çıktı kopup gideceğini ve kazanacağını düşündü ama kazanamadı. Hiç gücü kalmamıştı ve düştü. O geceyi hatırlıyorum, gelip dedi ki...
Salió de la curva igualado con Tyson Gay, y pensó en escaparse y ganar, pero no pudo porque no le quedaba más velocidad, entonces se sentó, recuerdo que esa noche, volvió y dijo :
Kızımızın kurusuna bakma, hayal gücü çok geniştir.
Tendrás que perdonar a nuestra hija... obviamente tiene una imaginación activa.
- Ama silahın gücü tanrıyı öldürmek için yeterli mi?
¿ Un arma tan poderosa para matar a un dios?
Birleşmiş Milletler dünya çapında ateşkes talep etti ve gücü olan bütün uluslardan yardım etmesini istiyor.
La ONU ha pedido un cese al fuego mundial. Y pide el apoyo de todas las naciones que puedan ayudar.
Kör çocukların sıra dışı bir hayal gücü vardır ama bu farklı bir durum, tamam mı?
Los niños ciegos son muy imaginativos, pero esto es diferente, ¿ está bien?
Güç isteyenler hep gerçekten gücü olanları kontrol etmek isterler.
Quienes buscan el poder siempre intentan controlar a quienes lo tienen.
Mükemmel bir hisle yapılan hareketlerin gücü zaten burada olan bir şeyi açıyor.
La fuerza de los movimientos, realizados con el sentimiento exacto, simplemente abre algo que ya está aquí.
Beraberinde koca şirketin tüm gücü ve ihtişamıyla beraber tüm İngiltere'nin desteğini de getiriyor.
Trayendo consigo el poder y la fuerza de una gran compañía con el respaldo de la mismísima Inglaterra.
Harp'ın gücü artıyor.
El poder de Harp está creciendo.
Aslında gücü onda birine düşürdük.
De hecho, redujimos su fuerza a 1 de 10.
- Sende goril gücü vardı.
- Tienes la fuerza del mono.
Her türlü gücü kullanabilirsin.
Puedes usar cualquier medio necesario.
Bu bir tahribat gücü.
Es una fuerza destructiva.
Bende GÖG var, Gizli Özürlü Gücü.
Tengo una FOR, Fuerza Oculta Retardada
Bunun için ikimizin de burada olması gerekebilir sanırım. Yeteri kadar çekim gücü yoktu çünkü bir şey hissettim ve mesafesini korumaya devam ediyordu.
Para eso, deberíamos ser dos, pero... no había suficiente atracción, porque sentí algo, pero se mantenía alejado...
Cadıların nasıl bir gücü olabilir?
¿ Qué poder tendrían las brujas?
Dünyadaki en güzel kas gücü.
La más bella del músculo que hay
Ben... bunları durdurmak için gücü kendimde bulamıyorum.
No tengo el poder de evitarlo.
Terör gücü birliklerinden sorumlu özel ajan olduğumu mu?
Que yo soy el agente especial a cargo de la Fuerza de Tarea Conjunta contra el Terrorismo?
Kraliçe'nin gücü şüphede değil.
La fuerza de la reina no está en duda.
Önder, bir barış koruma gücü oluşturdu. Buz Ulusu'ndan gelebilecek ileriki saldırılarda kendimizi savunabilelim diye.
La comandante envió un escuadrón para mantener la paz para garantizar que podemos defendernos ante cualquier nuevo ataque de la Nación de Hielo.
Barış koruma gücü mü?
¿ Un escuadrón para mantener la paz?
Artık yakınlarında olan herhangi bir gücü kopyalayabiliyorlar.
Ahora pueden copiar cualquier poder en las cercanías.
Gölge Avcıları'na iblislerle dövüşme gücü veriyor.
Dan a los cazadores de sombras poderes para combatir demonios.
Sizi her öldürdüğünde, bu gücü kendisine aktarıyor.
Y cada vez que los mata, pasa a él.
Yüksek ateş gücü sağlayan, küçültülmüş füze güdüm sistemi içeriyor.
Contiene un sistema de guiado de misiles capaz de entregar municiones de alto poder explosivo.
- Beyaz gücü.
- Poder blanco.
- Beyaz gücü!
- ¡ Poder blanco!
- Beyaz gücü!
- ¡ Orgullo blanco!
Ama kanun gücü içinse, ihtiyaçları olan şeyleri yaratıyorlar.
Pero para la policía no porque te inventan lo que necesiten.
Sana tüm insanları kurtaracak gücü vermekti.
Era darte a ti el poder para salvar a todo el mundo.
Sana, Vanessa'yı kurtaracak gücü verdim.
¡ Te he dado el poder de salvarla!
Birden çok şampiyonluğu olan, 3 dünya şampiyonluğu bulunan Brody James ve yenilgisiz doğa gücü, "Psikopat" Ceaser Braga.
El muchas veces premiado, tres veces campeón del mundo, Brody James, y la fuerza de la naturaleza invicta, "Psycho" Caesar Braga.
Tüm gücü tek noktada toplarsınız.
Transfieren toda la fuerza a un punto específico.
Memurların gücü olan biri tarafından saldırıya uğramış.
¿ Sus oficiales fueron atacados por un asaltante potenciado? Ya estamos superados por las armas, drogas... y secuestros, y ahora esto. Sí.
Nainsan'ın gücü gözlerinde!
El Inhumano... ¡ El poder está en sus ojos!