Gıtmıştı translate Spanish
20 parallel translation
Televizyona son çıktığınızda... "Ben Kendimi Yetiştirdim" kitabınızı tanıtmıştınız. Bu kulağa çok komik geliyor.
La última vez que le vi en la tele presentando su libro estuvo ridículo y pretencioso.
Fransızların yaptığı gibi Ruslar da tankları toplu bir biçimde kullanmak yerine birliklere dağıtmıştı.
Al igual que el francés, el verano anterior, funciona con los rusos tanques en pequeños grupos, en lugar de formaciones masivas los panzers alemanes.
Brooke Victoria Dönemi Üslubu'na karşı çıkıp ortalığı dağıtmıştı.
Brooke iba contra el Victorianismo y repartiendo palos.
Geçen gece iki yeni ihbar aldım : biri bu adreste depo kiralandığına ve diğeri dün iki ton yük taşıma kapasiteli bir kamyon kiralandığına dairdi, her ikisi de aynı kişi tarafından kiralanmıştı.
Anoche recibí dos nuevos remitos : uno para un almacén en esta dirección y uno para alquilar un camión de 2 Tm, ambos comprados con la misma firma.
Aslında ortalığı onlar dağıtmıştı.
En realidad, ellos lo dejaron así.
Büyük savaş, ortalığı fena dağıtmıştı.
Las grandes batallas levantan toneladas de polvo.
Fo Shan'da, benimle dövüşmek için evime gelmiş ve ortalığı dağıtmıştı...
Allá en Foushan, vino a mi casa a retarme y acabó destruyendo todo el lugar.
Eve geri geldiğimde Arlo ortalığı dağıtmıştı ve ilaçlar gitmişti.
Cuando llegué a casa... Arlo había destrozado el lugar y las drogas habían desaparecido.
Baker'in demeye çalıştığı şey, Claudio, oğlun odanın dört bir yanına DNA'sını akıtmış.
Lo que Baker estaba por decir, Claudio, es que tu hijo goteó su ADN por toda la habitación.
Tekeşliliğin türümüzün biyolojik ihtiyaçlarıyla doğrudan çatıştığı fikri gerçeği yansıtmıyor.
- Respáldame, Doctor. La monogamia es sólo un montaje insostenible que está en directo conflicto con nuestra imperativa especie biológica.
Onun iyi birisi olduğunu hissettim. Sonra onunla tanıştığında onun ne kadar cana yakın olduğunu anladım, dağıtmış birisi değildi, heyecanlıydı.
Y yo pensaba, es bueno, pero después de que lo conocí y vi lo buena persona que era y animado y no estaba jodido.
Biri içeri girip ortalığı dağıtmıştı, sanki bir şey arıyorlar gibiydi.
Alguien entró y desordenaron el lugar como si estuviesen buscando algo.
Siobhan ve John Delario arkadaşmış ama ben onunla ilk karşılaştığımda kendini bana tanıtmıştı.
Siobhan y John Delario eran amigos, pero cuando nos encontramos, se presentó.
Ve bu durumun sebebi ya bu yaptığın şeyin.. ... Dr. House için kabul edilebilir olduğunu düşünmendi ya da şakası senin dikkatini dağıtmıştı ya da House tıbbı bir oyuna çevirmiş ve sen de onu yenmek istedin.
Eso sucedió porque el Dr. House ha dejado claro que eso es correcto en su mundo o porque su guerra de bromas lo distrajo o porque House hace un juego de la medicina y usted solamente quiso ganarle.
Diziden sonra yapması biraz tuhaf bir şeydi,... ama o kadar çok çocuk vardı ki, sanırım karakteri tekrar görmek isteyen seyirciler arasında olduğumu hatırlıyorum bütün çocuklar önde toplanınca, onlara şeker dağıtmıştı,... onunla göz göze gelip, şeker yakaladığımı hatırlıyorum.
Fue algo extraño para hacer después del programa, pero había tantos niños, supongo, que querían ver al personaje de nuevo y recuerdo estar en la audicencia, cuando todos los niños fueron al frente y él les lanzó caramelos a los niños, y recuerdo haber atrapado su mirada y haber atrapado un caramelo.
Nazca Çizgileri'nin ; Nazca insanları tarafından, Dünya dışından gelenlere tanık olunduktan sonra, ileri teknoloji ve komplike matematik bilgisi kullanılarak yapıldığı devrimsel düşüncelerini, kitabının içerisinde tanıtmıştır.
En él, presenta la idea revolucionaria de que las Líneas de Nazca fueron creadas por el pueblo Nazca después de ver a los extraterrestres usando tecnología avanzada y un sofisticado conocimiento de las matemáticas.
İlk tanıştığımızda birbirimizin sümüğünü akıtmıştık.
En nuestro primer encuentro, nos dimos una paliza.
Kot'un yaptığı özel kuvvetlere katılma teklifi, belki de senin dikkatini dağıtmıştır.
Esa oferta de unirte al equipo especial de Kot... quizás te tiene distraída.
Günler geçtikçe yaşadığı aile dramasını bayan Akalitus müvekkilime yansıtmıştır ve yöneticisi olarak onun bu programın başına konulması güvensiz bir ortam yaratmıştır.
Día tras día, mi clienta ha tenido que soportar el drama familiar de la Sra. Akalitus, siendo víctima de inmerecida desconfianza y difamaciones por parte de su supervisora. Poniendo no solo a mi clienta en riesgo, sino todo el programa de restricción.
Evet, Miko ölmeden önce bastığı paraları adanın her yerine dağıtmıştı. Sanırım bunu birilerinin fark etmesi an meselesiydi.
Sí, bueno, Miko estaba distribuyendo ese dinero por toda la isla antes de que lo mataran, supongo que era cuestión de tiempo antes de que empezara a aparecer.
gitmişti 26
gitmiş 384
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiş mi 29
gitmiyorsun 77
gitmişler 92
gitmiş 384
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiş mi 29
gitmiyorsun 77
gitmişler 92