English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ H ] / Hana

Hana translate Spanish

469 parallel translation
Söylesene, neden erkek kıyafetleri giyerek geldin bu hana?
Dime, dijiste que lo harías... ¿ por qué viniste a esta posada vestida de hombre?
Tekrar o hana, o insanlara, geri döneceğimi düşündüm.
Pensé que tendría que regresar a la posada, con esa gente.
Yükleri hana götürün!
Llevadlo todo a la posada.
Diyelim ki bir sızıntı var, Diyelim ki bu sızıntı mallar hana girmeden önce oluyor. Belki de aramızdan birisi cebine birkaç parça indiriyordur yolda, buraya gelirken.
Supongamos que hay una pérdida y supongamos que ésta se produce antes de que el botín llegue a la posada algún muchacho pierde algunas piezas de las encontradas por así decirlo, en la nave, ¿ me habéis entendido?
Hemen birlikte hana gideriz, arabacım da garnizona mesaj gönderir.
Usted y yo iremos inmediatamente a la posada mientras el mozo lleva un mensaje a la guarnición de Toureou.
Sen hana gitme, ben giderim.
No baje a la cocina, iré yo.
Henry'nin hana yaptığı ziyaretleri ve karanlık odasındaki stoğu daha iyi anlıyordum.
Podía entender bien las visitas de Henry al albergue... y su provisión de bebidas en el cuarto oscuro.
Az önce yaşlı bir adam beni ucuz bir hana çağırdı.
Me llamó un anciano para que fuera a una posada barata.
Silahlı adam arıyorsanız hana bakın.
Si quiere pistoleros, vaya a la taberna.
"Hana", "Mana" nın eşi, "Ganda" da aynısı
"Hana" es "mana" y "ganda" también
- Hana-ogi geliyor.
- Viene Hana-ogi.
- Hana-ogi.
- Hana-ogi.
Matsubayashi kızı Hana-ogi ile tanışmak için çıldırıyorum. Ona sorar mısın acaba beni tanıştırma şansı olabilir mi diye?
Me muero por conocer a Hana-ogi... y quiero que le preguntes a ella si nos podría presentar.
- İşte Hana-ogi geliyor.
- Aquí viene Hana-ogi.
Hana-ogi'nin bir Amerikalıyla konuşmayacağını söylüyor.
Dice que Hana-ogi no va a hablar con un americano. ¿ Por qué no?
Ama dinle, benim asıl bilmek istediğim şey Hana-ogi'nin de senin Mike'la çıktığın gibi çıktığı biri var mı?
lo que quiero saber es... ¿ Hana-ogi tiene citas, como tú y Mike?
Bu akşam buradan ayrılıp eve geri döndüğün zaman Binbaşı Gruver'ın onunla tanışmak istediğini ve onu beklediğini söyler misin?
Cuando vuelvas al dormitorio esta noche... quiero que le digas a Hana-ogi... que al mayor Gruver le gustaría de conocerla y...
Hana-ogi-san asla erkeklerle konuşmaz. Özellikle de Amerikalıysa hiç olmaz.
Hana-ogi-san nunca habla con hombres... y con americanos, nunca podría ser.
Hana-ogi oraya geliyor.
Hana-ogi va a venir.
Hana-ogi dilimizi konuşabiliyor mu?
¿ Esta Hana-ogi habla inglés? Porque yo voy a...
Hana-ogi-san.
Hana-ogi-san...
Hana-ogi bu gece tiyatroya gittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun?
¿ Qué harás después del cenar, cuando Hana-ogi vuelva al teatro?
Dinle beni aptal, Hana-ogi ve ben bu konuda çok dikkatliyiz.
Todos recibieron uno. Escúchame, tonto, Hana-ogi y yo tomamos todas las precauciones.
Uzak doğulu pek çok insan aynı bizim saygıdeğer Hana-ogi gibi buradaki fakir hayattan kurtulup daha iyi yaşamak ve daha iyi bir gelecek için batılı bir erkek ya da kadınla evlenmek ister.
En lo que respecta a nuestra famosa y honrada Hana-ogi... hay muchos japoneses... la mayoría, en realidad... que miran el matrimonio con un occidental... con la misma renuencia con que Uds. ven el de su gente con nosotros...
Hana-ogi, lütfen şu aptal kadına onu olduğu gibi sevdiğimi söyler misin?
¿ Puedes decirle a esta estúpida que la amo como ella es?
- Hana-ogi burada değil.
- ¿ Dónde está Hana-ogi?
- Burada olduğunu biliyorum.
- Hana-ogi no está aquí.
- Gitti. - Odası nerede?
- ¿ Dónde está Hana-ogi?
Bunları söylerken samimi miydin, Hana-ogi?
¿ Lo decías en serio, Hana-ogi?
Hana-ogi, sen kendine dürüst davranmamaya devam ettikçe ölünceye kadar ikimizin hayatında da daha fazla bela olacak.
Tú y yo vamos a tener más problemas... de los que pensamos tener en todas nuestras vidas... a no ser que seas absolutamente honesta contigo misma.
Beni seviyor musun, Hana-ogi, yoksa sevmiyor musun?
¿ Me amas, Hana-ogi, o no me amas?
Hana-ogi, şimdi benimle gelmeni istiyorum.
Hana-ogi, quiero que vengas conmigo ahora.
Hadi ama, Hana-ogi. Bu hiç âdil değil. Ne söylediniz onlara?
Vamos, Hana-ogi, eso no es justo.
Hana gidip sorsana.
Ve dentro, te llaman.
O hana neden gittin ki?
Has estado bebiendo en la taberna.
Bizim hana geldiklerinde sürekli turşudan bahsediyorlardı.
Siempre decían : "¡ Mmmm, delicioso!". "¿ Te gusta? A mí me encanta."
Profesör! Profesör, burası bir çeşit hana benziyor.
Profesor, parece una especie de posada.
Henüz hana dönmedi.
Él no volvió al albergue.
Hana uğradım ama onu gören olmamış.
He pasado por el albergue. Nadie lo ha visto.
Hana gelmediğinizden, sizin için bagajınızı buraya getirdim.
Al no encontrarlo, he traído su equipaje aquí.
Kaybedecek vaktim yok ; hadi şimdi bir hana gidelim.
No tengo tiempo que perder, vayamos a una pensión ahora mismo.
Tanakura'nın işini Hana-kai'de bitirmek için bir planımız var.
Hay un plan para que Tanakura lo haga durante el Hana-kai.
Bir Hana-kai misafirine hiç benzemiyorsun.
Ud no parece un invitado Hana-kai.
Hana-kai'nizi yerle bir edeceğim için beni nasıl öldüreceksiniz görelim bakalım.
Veamos como es que van a matarme por aruinarles su Hana-kai.
Bugün Sakichi varisinin ilk Hana-kaisi.
Hoy es el primer Hana-kai del heredero de Sakichi.
- Hana-ogi geliyor mu bu gece?
¿ Hana-ogi vendrá esta noche?
Hana-ogi gerçekten gitti, Binbaşı.
Hana-ogi se fue de verdad, mayor.
Merhaba, Hana-ogi.
Hola, Hana-ogi.
İşte Hana-ogi.
Es Hana-ogi.
Hana git ve doktorlardan birini getir.
Acude al albergue y trae a uno de los dos médicos.
Sen hana git.
Ve al hostal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]