Harvey translate Spanish
6,336 parallel translation
Desteklerini o zaman alamamıştım, ama şimdi alacağım, çünkü Harvey'inin..... korunaklısı şirketten kelepçeli çıktı.
No tenía su apoyo en ese momento, pero ahora así, porque al protegido de Harvey lo acaban de arrestar públicamente en este bufete.
Ve o zamandan beri Harvey hiç bir yerde bulunamıyor.
Y desde entonces, Harvey no aparece en ningún lado.
Harvey'inin nerede olduğu seni ilgilendirmez.
El paradero de Harvey no es de tu incumbencia.
Harvey, Rachel iyi değil.
Harvey, Rachel no está bien.
Bir dakika. Neden Harvey burada değil?
Un momento, ¿ por qué no está Harvey?
Harvey Mike'ın savunması için çalışıyor.
Harvey está trabajando en la defensa de Mike.
Böyle bir sıkıntı olmayacak, çünkü Harvey artık burada çalışmıyor.
Con eso no habrá ningún problema, porque Harvey ya no trabaja aquí.
Eğer Harvey burada değilse, bu bizi... Jack'e karşı daha korumasız yapar.
Si Harvey no está, eso nos hace más vulnerables ante Jack.
- Harvey için bir şeyler mi yapıyorsun?
- ¿ Estás trabajando para Harvey?
Ama o vakte kadar Mike ve Harvey'inin yardıma ihtiyacı varsa, onlara yardım edeceğim.
Pero hasta entonces, si Mike y Harvey necesitan mi ayuda, yo los ayudaré.
Harvey, artık senin hayatında değilim.
Harvey, ya no soy parte de tu vida.
Anita sana bir anlaşma ile gelecek, ve Harvey Specter'e karşı olmayacak.
Anita te ofrecerá un trato y no será a través de Harvey Specter.
Tahmin edeyim... Harvey'i ele vermemi istiyor.
Déjame adivinar... quieren que traicione a Harvey.
Harvey'e sırtımı dönmem kadar iğrenç... bir fikri aklından geçireceğini.. asla düşünmezdim.
Ni por un segundo pensé que podrías considerar la idea tan repugnante de traicionar a Harvey.
Bunu Harvey'nin suç ortağı olmasına dair... kanıt olarak kullanacak, eğer bunu yaparsa, Harvey beni temsil edemez.
Significa que tratará de usarlo como evidencia de que Harvey es un cómplice y si lo hace, Harvey no me puede representar.
Neden Harvey ve Jessica'yı ele vermediğimi mi?
Quieres decir por qué no traicioné a Harvey y Jessica.
Harvey ve Jessica'nın peşinden gelmeyi... bırakmazsan bakacağın tek kapının... üzerinde parmaklıklar olacak.
Si no dejas de atacar a Harvey y a Jessica, la única puerta que verás será una de rejas.
Ama Harvey yarın işe gelecek... ve eğer sen o telefonu Charles Forstman'ı aramak için kaldırırsan, o zaman bende telefonu kaldırırım ve davacıya bizden bahsederim.
Pero Harvey regresará mañana en la mañana y si llamas a Charles Forstman, entonces yo llamaré y le diré a la fiscal todo sobre nosotros.
Ve gerçek şu ki, Harvey'nin Donna'ya benden daha çok ihtiyacı var.
Y la verdad es que Harvey necesita a Donna más que yo.
O kadın senin gibi bir sahtekarı dava ederek bir şey kazanamaz ancak Harvey Specter'ı elde etmek hoşuna gidecektir.
Esa mujer no gana nada con enjuiciar a un impostor como tú, pero le encantaría enjuiciar a Harvey Specter.
- Harvey'yi ele vermeyeceğim.
No traicionaré a Harvey.
Harvey'e sırtımı dönmem kadar iğrenç bir fikri aklından geçireceğini asla düşünmezdim.
Ni por un segundo pensé que podrías considerar la idea tan repugnante de traicionar a Harvey.
Mike Ross ve Harvey Specter'ın yanlış bir şey yapmaması gibi mi?
¿ Al igual que Mike Ross y Harvey Specter nunca han hecho nada malo?
Harvey Specter konusunda bana yardım etmek için fikrini değiştirirsen diye.
En caso de que cambies de opinión sobre ayudarme con lo de Harvey Specter.
Harvey için Donna'nın yerini doldurmuş olabilirsin ama benimle bu o kadar kolay olmayacak.
Podrás haber sustituido a Donna con Harvey, pero eso no será tan fácil conmigo. Bueno.
- Evet. - Geri dönmen güzel, Harvey.
Me alegra verte, Harvey.
Sana söyleyeyim Harvey, bu olayın şakası yok.
Te lo aseguro, Harvey, esto no es broma.
Harvey, madem Gerard ötecekti neden bu zamana kadar bekledi?
Harvey, si Gerard iba a decir algo, ¿ por qué esperaría hasta ahora?
Harvey, Donna'nın içeri alınması her şeyi değiştirir.
Harvey, esto de Donna lo cambia todo.
- Bekle bir saniye.
Un momento. ¿ Y Harvey?
Harvey nerede? - Önemli bir görüşmesi var -
Tiene una reunión importante que...
Louis, beni dinle. Donna'ya Harvey'i satması için baskı uygulayacaklar ve o baskıyı kaldırmanın en iyi yolu Gerard'ın geri adım atmasını sağlamak... -... böylece tüm dava kapanabilir.
Tratarán de presionar a Donna para que traicione a Harvey y la mejor manera de evitar esa presión es a través de Gerard, con lo cual podríamos salir de este caso.
Hep şu Harvey'nin lafını söylemez misin bana : "Öne geçmek istiyorsan, risk alman gerek."
¿ No dices que Harvey dice que para salir adelante hay que arriesgarse?
Benim paramı istemiyorsun, Harvey'nin parasını istiyorsun.
No quieres mi dinero, sino el de Harvey.
Lütfen tek yapman gereken, Harvey'e sormak.
Por favor, solo tienes que pedírselo a Harvey.
- Harvey...
Harvey...
- Harvey'le konuştum ve o her şeyin -
Hablé con Harvey y dijo que todo saldrá bi...
Harvey onları oradan çıkaracak.
Harvey lo resolverá.
Donna'nın babasının peşinden gitmelerinin tek sebebi Harvey ve Jessica'yı yakalamak.
La única razón por la que están acusando al papá de Donna es para llegar a Harvey y Jessica.
Ben ve Harvey'e sırtını dönmeyi düşündüğünü biliyordum.
Lo sabía. Estabas considerando darnos la espalda a Harvey y a mí.
Yani geçen sene hayatım Harvey'nin ellerindeydi ve eğer kaybederse diye endişe duymamın onun kaybetmesine daha çok sebep olacağını söylemişti.
El año pasado, mi vida estuvo en manos de Harvey y me dijo que si me preocupaba por lo que podría pasar si perdía solo ocasionaría que él perdiera.
Çünkü iş o noktaya geldiğinde Mike'ın Harvey'i ele vermeyi düşünmesini istiyorsun.
Porque si no hay escapatoria, quieres que Mike considere traicionar a Harvey.
- Eğer her şeyi Harvey yaptı desem bütün sorunların son bulacağını bilmediğimi mi sanıyorsun?
¿ Crees que no sé que todos tus problemas se resuelven si les digo que esto es culpa de Harvey?
Ama evet yani Harvey yaptıklarının sorumluluğunu alırsa çok daha iyi olur.
Pero, sí, todos mis problemas se resolverían si Harvey asume la responsabilidad de lo que hizo.
Bunu düşünmek ve dile getirmek farklı şeyler ve şu anda Harvey'ye olan inancıma odaklanıyorum.
Pensarlo y decirlo no son la misma cosa y ahora mismo, estoy decidida a confiar en Harvey.
Hayır Harvey kız arkadaşına bahseden sendin.
No, Harvey, tú le dijiste a tu novia sobre mí.
-... sebebi olan kişi benim. - Harvey bu durum beni öldürüyor!
¡ Harvey, esto me está matando!
Harvey senden bir şey yapmanı isteyeceğim.
Harvey, tengo que pedirte algo. Por supuesto, Donna.
Harvey Specter uzun zamandır patronunuzdu hatta belki de daha fazlası.
Harvey Specter fue tu jefe durante mucho tiempo...
Harvey bunu asla kabul etmez.
Nunca convencerás a Harvey.
- Mike, Harvey sana söylememi...
Mike, Harvey me pidió no hablar...