Hassas translate Spanish
7,368 parallel translation
Jamie ve ekibi bir dizi küçük süper hassas teleskop tasarladı. Gökyüzünün pırıl pırıl olduğu bir yere yerleştirdiler.
Jamie y su equipo diseñaron una serie de pequeños telescopios suprasensib / es que instalaron donde los cie / os son cristalinas.
Bu kadar hassas mısın?
¿ Eres capaz de sentirlas?
Çünkü çok hassas bir konu.
Se trata de un asunto delicado.
Ekonomi kötü, demokrasi hassas durumda.
Una economía en problemas, una democracia frágil.
Ben yapamam, fazla hassasım.
Yo no, soy demasiado sensible.
Eğer doğrudan daha hassas olursanız daha iyi olur.
Es mejor ser sensible, que ser honesto.
Sen çok akıllı ve hassas bir çocuksun.
Eres un niño inteligente y sensible.
O çok hassas bir çoçuk, ve bu nedenlerden dolayı..
Es un niño muy sensible, Y esa es una razón más para evitar dañarlo.
Bunlar hassas. Öyle basılmaz.
Es delicado, no puedes hacer eso.
- Geçen seferle aynı ayardaydı. - Biliyorum ama çok hassas.
Sí, pero en muy preciso.
Ve sonra Kral sayacı yaptımbölü bir baraj ile Ve böylece hızlı ve hassas thrustsAdım o Kral savuşturmak için bir yol vardı.
Y entonces el rey hizo contador con un aluvión de barras y enfoques de manera rápida y precisa Paso el rey no tenía forma de parar
Bak, bu alandaki tecrübeme dayanarak, sanırım bununlar özel ve hassas bir biçimde baş etmemiz gerekiyor.
Mi experiencia en este campo me indica... que debemos manejar el asunto de forma privada y sensible.
Baba figüründen mahrum hassas çocuk seni.
Eres un chico sensible sin figura paterna.
Hassas ve emniyetli bir biçimde savaş başlığı ateşleyebilen bir silah platformuna ihtiyacınız olduğunu düşünüyorum.
Necesita una plataforma de armas que pueda disparar altos explosivos con precisión.
Ve inanılmaz hassas mikrofon.
Y un micrófono increíblemente sensible.
Eğer hassas mevzuysa Söz veriyorum göz atmam.
Porque si es de naturaleza delicada, te prometo que no voy a espiar nada.
Peşinde olduğunuz kayıtlar Bay Rezendes çok hassas kayıtlardır.
Estas pruebas que necesita Sr. Rezendes... Son registros muy sensibles.
Hafif içten ve hassas yaklaşmak isteyebilirsin yani.
Podrías probar un poco de sensibilidad, de calidez.
Bildiğin üzere işimiz aşırı hassas testler içeriyor.
Como ustedes saben, nuestro negocio implica una alta cuota de prueba de alta sensibilidad.
O da annen gibi hassas biri, tamam mı?
Ella es sensible como su mamá, ¿ de acuerdo?
Ormanda istedikleri yerle kesişen noktayı çok hassas bir şekilde tespit ettiler.
Identificaron con exactitud la línea perfecta de intersección con la selva justo donde ellos querían.
Kariyerim konusunda hassas bir noktada olduğumu ve bunu yapmam gerektiğini söylediler.
Posición precaria justo ahora, mi carrera esta riesgo... y entonces tengo que, no lo sé...
Her zaman bu kadar hassas mısın?
¿ Siempre eres tan susceptible?
Ama bazı insanlar hassas olabiliyorlar.
Pero algunos se ponen muy sentimentales.
Ne kadar saf, ne kadar hassas.
Tan confiado, tan frágil,
Evet, kabul ediyorum, başarısız doktora sürecinden sonra belki biraz hassasım.
Sí, lo admito, lo más probable es que estaba un poco sensible luego de la indiferente mención de mi doctorado fallido.
Hassas özellikleri ve güzel bir moda anlayışı var.
Rasgos delicados. Buen sentido de la moda.
Ben hassas bir erkeğim.
Sabes, soy un hombre sensible.
Arkadaşın çok hassas basınçlı tetiğin üzerinde oturuyor.
Su amigo está sentado sobre un gatillo de presión.
Bırak bu hassas, gelişmiş bilim ayaklarını.
Malditas mentiras de engreído que se hace el científico.
Çok hassas birisin Michael. Bu halinle çok tatlısın.
Eres tan sensible, Michael, e increíblemente dulce
Sizinle konuşmak istediğim hassas bir konu vardı. - Sorun ne?
- Tenemos que hablar - ¿ Qué está pasando?
Hükümetin endişelerine çok hassasız Sayın Baş yargıç. İçinden çıkılması zor bir iddia.
Comprendemos las inquietudes del gobierno, señor, en cuanto al tema de la caja de Pandora.
Şimdi daha hassas ol.
Suavemente ahora.
Sen çok hassas birisin.
Eres tan sensible..
- Çok hassas.
- Es muy sensible.
Temel olarak G3'ün hassas keskin nişancılık için yeniden tasarlanmış hali.
Es básicamente un G3 reelaborado, para francotiradores de precisión.
Sana verdiğim bu son derece hassas ve çok gizli bilgiden sonra ne düşünüyorsun Toretto?
Ahora que ya te di esta información increíblemente delicada y confidencial ¿ qué dices, Toretto?
"Basit, toy, hassas, korunmasız."
"Simple", "natural", "vulnerable", "descubierto".
Ben en hassas insanım.
Soy la persona más sensible que hay.
Ben gördüklerime hassas ruhlar diyorum.
Tengo lo que me gustaría llamar un alma sensible.
Toplumumuz için bu kadar hassas bir zamanda sizce bu film ülkenin vicdanına dokunacak mı?
En un momento tan delicado para nuestra sociedad, ¿ piensa que esta película ayudará a hablar de la conciencia del país?
Hassas!
¡ Sensibilidad!
Sen hep hassas olandın.
Siempre fuiste el sensible.
Hassas bir midem var benim!
¡ Tengo el estómago delicado!
Hassas arkadaşım akustik gitarını çalıyordu, bu küçük kuş içeri girdi.
Mi amigo muy sensible estaba tocando la guitarra acústica, y este animalito entro volando por la ventana.
Ülke çok hassas bir süre geçiyor.
El país atraviesa un período muy difícil.
# Rahatlamışsındır # Hassas tarafımı gördün ya
♪ Debes haber estado aliviado ♪ ♪ Para ver el lado más suave ♪
Hassas ve güçsüzdü.
Él estaba vulnerable y débil.
Biraz hassas bir konu. Özet geçeyim.
Es un tema sensible.
- Onun güvenliği biraz hassas!
- ¡ El seguro está un poco flojo en esa!